HAYATIMIZIN SÜSÜ VE İMTİHANI ÇOCUKLARIMIZ
İmtihan
dünyasındayız. Vakit imtihan vakti. Çocuklarla imtihan edilmenin, onlarla
sınanmanın yaman mı yaman olduğu bir vakit. Birçok şeyle imtihana tabi
tutulduğumuz bu cahiliye çağında çocuklarımızla imtihan edilmek imtihanların en
çetini olsa gerek. “Biliniz ki, servetleriniz ve çocuklarınız birer imtihan
vesilesidir ve büyük mükafat Allah katındadır.” (Enfal 28) diye buyuran
Allah (cc) mallarımızın ve çocuklarımızın bizler için birer sınav aracı
olduğunu buyurmaktadır.
Çocuklar,
hayatımızın süsü, Allah’ın insana birer hediyesidir. İnsanlar onları görünce
yüzü güler, gönlü rahatlar ve içi coşar. Onlarla konuşunca insan zevk ve sevinç
duyar. Onlar bu dünyanın çiçeğidir. İşte biz Müslümanlara düşen en büyük görev
bizlere nimet olarak verilen çocuklarımızın belaya dönüşmesinin önüne
geçmektir. Müslüman aileler, salt çocuk sahibi olmak ve bununla övünmek
yarışına girmez. Çünkü anne ve babalar bilirler ki mal ve çocuk ile övünmek
cahiliye adetlerindendir. “Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de
evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar
cehennemin yakıtıdır.”(Ali İmran 10)
Eğitim
sisteminin eritim sistemi haline geldiği, ilahi ve aşkın değerlerimizin
sekülerizmin ve kapitalizmin ruhsuz atmosferine kurban edildiği bir demde, nesillerimizi
yetiştirmenin kolay olmadığını biliyoruz. Bu çağda imtihanımız daha da zor
elbette. Elimizden kayıp giden nesillerimizi, masumiyetini yitiren
çocuklarımızı, televizyonun ve internetin insafına terk edilen
ciğerparelerimizi gördükçe sorumluluğumuzun ağırlığı daha bir belimizi büküyor.
Ve biz anne ve babaların imdadına yine yüce Kitabımız Kuran ve peygamberimizin
şahika ve şahane örnekliği yetişiyor.
Anne
ve babalar, çocuklarının nasıl ki yeme içme, giyinme, barınma ve iş edinme gibi
ihtiyaçlarını üstleniyorlarsa; bütün bunlardan daha önemlisi; Allah’ın emir ve
yasaklarını öğretmekle de sorumludurlar. Rabbimiz: “Ey inananlar! Kendinizi
ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”(Tahrim 6)
buyuruyor. Önderimiz (s.a.v.) de bu konuda: “Hepiniz gözetleyicisiniz ve
hepiniz, gözetiminiz altındakilerden sorumlusunuz” buyuruyor.
Anne ve
babalar, salih bir evlat yetiştirmek için gayret göstermişlerse; ölseler dahi o
çocuklar her güzel davranışta bulunduklarında amel defterleri açılır; baba ve anasına da
sevap yazılır. Anne ve babalar, kötü bir evlat yetiştirmişlerse; o çocuk her
günah işlediğinde; anne ve babasının amel defterleri açılır; onlara da günah
yazılır.
Elbette “Hiçbir
günahkâr, başkasının günahını yüklenmez.”(Fatır 18) ve “Herkese
kazandığının karşılığı verilir.” (Mumin 17) Anne ve babalar da çocuklarının
günahlarından sorumlu tutulmazlar: Peygamberimiz: “Babanın suçundan evladı
sorumlu değildir. Baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulmaz” buyuruyor. Ancak,
anne babanın ve çocukların müştereken üstlendikleri sorumlulukları vardır.
Unutmamak gerekir ki günaha aracı olmak ta günahtır. Bu durum yukarıdaki
naslarla çelişmez kanaatindeyim. Şöyle ki; Bir baba, küçük yaştan itibaren
çocuğunu, yalana alıştırmış, insanları nasıl dolandıracağı konusunda eğitmişse;
karşısına alıp içki içmiş, kumar oynamışsa; eve, kötülüğe teşvik eden kitap,
dergi ve gazete getirmiş, ahlak dışı TV kanallarını açıp seyrettirmişse;
bunlarla çocuğunu tanıştırmış fakat vahiyle ve Resulle tanıştırmamışsa;
sorumlulukları konusunda hiçbir şey öğretmemiş hatta öğrenmesine engel olmuşsa
(ki; bunu yapan bazı babaları tanıyorum); evet, bu baba, çocuğun işlediği
kötülüklerden sorumlu olmayacak mı? Baba
veyahut ta anne, çocuğunun işlediği suçtan ziyade o suça dolaylı yoldan sebep
olduğu için sorumludur diyebiliriz.
Öte yandan
sorumluluğunun idrakinde olan bir baba, çocuğunu Vahiyle tanıştırmak için
gayret sarf etmiş; kötülüklerden uzak tutmak için yorulmuşsa; (Yakıtı insanlar
ve taşlar olan cehennemden korumaya çalışmışsa); mükâfatını biiznillah
görecektir. Nisa:4/85. ve Nahl:16/25. ayetlerde Rabbimiz, iyiliğe de, kötülüğe
de aracılık edenlerin (şefaatçi olanların) bu fiillerinin karşılıksız
kalmayacağını ifade buyuruyor.
Çocuklarımız bizler için zorlu bir
imtihandır. Rabbimiz, Enfal suresi 28. ayetteki gibi Teğabün suresi 15. ayette de “Mallarınız ve çocuklarınız
ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.” buyurmuştur.
Rabbimiz bu verdikleriyle bizi sürekli denemektedir. Mallarımız, mülklerimiz,
oğullarımız ve kızlarımız konusunda cennete gidebilmenin hesabını güzel yapmak
zorundayız. Eğer bir imtihan sebebiyle bize verilen mallarımız ve
çocuklarımızla ilişkilerimizi Allah’ın istediği biçimde ayarlayamaz ve onların
altında ezilirsek, dünya bize hakim olursa, bu sahip olduklarımız bize Allah’ı,
ahireti, Allah’ın hesabını unutturursa, Allah korusun bu imtihanı kaybettik
demektir.
Yani bu Rabbimizin bize verdiklerini
imtihan sebebi bilmez de, mutlak gâye olarak görmeye başlarsak kaybetmişiz
demektir. Ama bütün bu sahip olduklarımızı bize bir imtihan sorusu olarak
Allah’ın verdiğinin bilinci içinde onları Allah’a kullukta kullanmayı
becerebilirsek, çocuklarımızı Allah’ın
istediği bir yöne yönlendirebilirsek, işte o zaman imtihanı kazanmışız
demektir. Eşimizle, malımızla, oğlumuzla, kızımızla Allah’a itaate ve cennet
kazanmaya yönelebilirsek, unutmayalım ki Allah’ın öbür taraftaki mükâfatı çok
büyük olacaktır.
Çocuklar
da imtihan vesilesidir. Nesebinin sıhhatiyle, dünyaya gelişinden itibaren
nafakasının teminiyle, diğer ihtiyaçlarının giderilmesiyle, korunup
gözetilmesiyle, gösterilmesi gereken ilgiyle, sevgiyle... Edeb, terbiye ve
eğitiminin hak yolda sarsılmadan ilerleyebilecek şekilde yapılıp-yapılmasıyla
veya yapılması için gereken gayretin gösterilip-gösterilmesiyle. Onların
hatalarının doğrultulması için sarf edeceğimiz gayretlerle. Bu hataların
savunulup savunulmamasıyla... Bizi doğrularımızdan koparıp koparamamasıyla...
Allah'a olan vazifelerimiz konusunda bizi meşgul edip etmemesiyle. Kibir ve
gurur kaynağımız olup olmamasıyla. Ahireti unutturup unutturmamasıyla. Onlara
göstereceğimiz sevginin sadece dünya menfaatlerine bağlı olup olmamasıyla...
Ne
mutlu, dünya süsü ve imtihanımızın bir parçası olan çocuklarımızı Aziz dinimiz
İslam’ın ahlaki düsturları ile terbiye edenlere. Ne mutlu hayırlı
geleceklerimizin mimarı çocuklarımızı İslam’ın hadimi olarak yetiştirenlere. Ve
ne mutlu çocuklarımızı Kur’an’ın ve Sünnetin evrensel öğretileriyle tanıştıran
anne ve babalara…
İdris GÖKALP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder