GENÇLİK ÜZERİNE MÜLAHAZALAR
“Bir gençlik, bir gençlik, bir
gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir
gençlik...” Diye gençliğe seslenen
Necip Fazıl , “ Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin,
kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan, meclisinin
duvarında "Hakimiyet Hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek
adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir
gençlik...” diye devam ederek özlemini
duyduğu gençliğe seslenir hitabesinde.
Özlemini duyduğumuz gençlik Rahmet Elçisi’nin yolunu
yolu bilecek, başka bütün yolları elinin tersiyle iterek hakikatin izini
sürecek bir gençliktir. İnsanlığın sorunlarıyla hemderd olan, Müslümanların sorunlarıyla hemdost
olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik! Bir eline güneşi, bir eline dünyayı verseler,
davasından, iddiasından ve hakikatten aslâ vazgeçmeyecek şuurda bir gençlik!
İşte bu gençliktir geleceğe umutla bakmamıza vesile olan.
Her ne kadar gençlik
biyolojik bir zaman dilimini ifade etse de bir ruh hali olarak kabul
edilebilir. Öyle ki nice umut ve iddiasını kaybetmiş gençler görülebildiği gibi
ileri yaşına rağmen gençlere taş çıkartan yaşlılarda görülebilmesi bunun
kanıtıdır.
İslam dini gençliğe ve gençlerin yetişmesine
çok büyük önem vermiştir. Çünkü gençler, bir milletin geleceğinin teminatıdır.
Bugünün gençleri yarının büyükleri demektir. Gençlerini iyi yetiştiren
milletlerin geleceği daima aydınlık olmuştur.
Gençlik dönemi, insanın kanının kaynadığı
hareketli bir dönemdir. Bu dönemde kişiye, hisleri/duyguları hâkim olduğu için
pekiyi düşünmeden çabucak karar verir. Bu nedenle gençlerin kolaylıkla yanlış
yapma ve hataya düşme ihtimali vardır. Gençler, yaş çubuk gibidirler,
telkinlere açıktırlar. Bu dönemde onlara istenilen şekil verilebilir. Gençlerin ihmal edilmesi, telafisi zor yaralar açar. O halde
gençlerimizi iman ve ibadet neşvesiyle yetiştirmeliyiz. Çünkü iman ve ibadet
neşvesiyle yetişen gençler, gençlik dönemlerini sıkıntısız ve problemsiz
geçirirler.
Gençlik
idealizm ve dinamizmiyle toplumsal değişimin motor gücüdür. Bu sebepten her
dava gençlik üzerinden yol almaya çalışır. Çünkü en yalın haliyle gençlik
gelecektir.
Müslüman
gencin bir sosyal çevre-cemaat ile hareket etmesi, takvayı esas alması, kadın
erkek ilişkilerinde ölçülü olması, namaz hassasiyetini koruması ve davet cehdi
içerisinde olması nasihat kabilinden söylenebilir.
İslam
Gençliğinin ideal örneği: Mus'ab b. Umeyr (R.Anh) Sahabe-i Kiram arasındaki gençlerden her biri, müslüman
gençlik için örnek ve rehber olacak derecede idi. Dinamizm… Fedakârlık…
Çalışkanlık... Cömertlik... Ahlak… Hizmet… Hicret... Davet... Tebliğ… Cesaret...
İşte Mus'abın ve genç sahabelerin kişiliğinde örnek müslüman gencin
özellikleri. Bugün -Allah'a hamd olsun- kendisine Mus'abları örnek alan imanlı
ve şuurlu gençliğimiz, modernizmin, beşeri ideolojilerin ve şeytani projelerin tüm engellemelerine rağmen çığ
gibi büyümekte, sorumluluğunu ve görevini müdrik olarak hayata damgasını
vurmaya hazırlanmaktadır.
Beklenen
nesil, kaliteli ve seviyeli manevî bir eğitim almalıdır. Genç sahabîler, Efendimiz'den aldıkları maneviyat dersi ile
insanlığa en güzel dersi verdiler. Onlar, kurdukları Takva Medeniyeti'ni
kıtalardan kıtalara ulaştırdılar.
Gençler, kendisini hem teknik, hem sosyal açıdan, hem tarihî
hem de dinî açıdan iyi yetiştirmelidir. Okulda istediği ölçüde alamadığı,
bulamadığı ama mutlaka elde etmek zorunda olduğu ilmî ve manevî seviyeyi okul
dışındaki özel çalışmalarda kitap, seminer, sohbet ve konferanslarda
kazanmalıdır. Genç, elde ettiği ilmî seviyenin yeterli olduğu kanaatine
varmamalı, ilim yolunda hırslı, açgözlü ve son derece gayretli olmalıdır.
Menfaatiyle imanı
çatıştığında imanını ön plana alan, manevî ilke ve prensipleriyle maddî kazancı
çeliştiğinde manevî ölçüleri tercih eden; basit dünya çıkarı karşılığında
dinini satmayan genç adam, arzulanan
yeni dünya düzenini kurmaya aday gençtir.
Bir düşünürün dediği
gibi “Gençliği ayakta olmayan cemiyet yataktadır’’. Ayakta olan
gençlikten amaç, her türlü olaylar ve durumlar karşısında adaletin yanında yer
alan, kalbindeki insanla kafasındaki iz’anı daimi olarak dayanışma halinde
bulunduran gençliktir. Yoksa kararsızlık içinde ne yaptığını bilmeden,
bilinçsiz, yetersiz, sokaklara dökülen, ideoloji oyuncağı olarak kötü kişi ve
zümrelerin kuklası olan gençlik değildir.
Kesinlikle satın alınamayan, çirkin emeller için
kullanılmayan, fitneye alet olmayan, terör ve anarşiye figüran olmayan, asla
tahriklere kapılmayan, rüzgâra göre yön değiştirmeyen, mesleğinde ve alanında
başarılı, ülke insanını ve davasını seven, İslam kardeşliğine gönül veren, karakterli
ve kişilikli genç günümüz toplumunda aranan ve beklenen gençtir. Arzulanan genç nesil her konuda en güçlü ve en üstün olmaya çalışmalıdır.
Dünya Hakk’a adanmış
gençler bekliyor, çünkü artık tahammülü kalmadı. Hakk’a adanmışlık, temiz kalma
iradesinden geri adım atmamak, kirlenmeye karşı direnmek demektir. Hakk’a
adanmışlık, masum kalmayı istemektir.
Gençlik,
ihlaslı olma halinin, zirvede oluşunun adıdır. Yani, her şeyi Allah (c.c.) için
yapmanın adıdır, ihlas. Görsünlere, duysunlara ve desinlere yer yoktur. Müslüman genç
aşağılanmaz, zayıf düşmez, geriye çekilmez, fitne rüzgârına kapılmaz, fesada
tahriklere teslim olmaz, ümitsizliğe düşmez, çözülme ve istikrarsızlık zeminlerinde ayağı kaymaz. Müslüman genç'in
gözlen şerre kapalı, ayaklan batıla yavaş gece ibadetiyle meşgul, gündüz
atılgan ve cesur, kimsenin ayıplamasına aldırmadan, Allah(c.c.) yolunda
hayatlarını ikame ederler.
Gençlik,
başlı başına bir değerdir. Gençlik dönemini ganimet bilip değerlendirmek, her
Müslüman’ın görevidir. Resûlüllah (sav) buyuruyor: “Beş şeyden önce beş şeyi fırsat ve ganimet bil. İhtiyarlık gelmeden
gençliği; hastalık gelmeden sıhhati; fakirlik gelmeden zenginliği; meşguliyet
gelmeden rahatı ve ölüm gelmeden hayatı ganimet bil.”
İslâm’ın
doğuşu aslında bir gençlik hareketini, bir gençlik serüvenini andırmaktadır.
İlk doğuş yıllarındaki söylemlere, karşı çıktıklarına, isyan ettiği meselelere,
korkusuzca meydan okuyuşuna, saf hareketine, durmuş oturmuş cahili statükoları
hiçe sayan tavrına, taşıp gelen heyecanına bakılırsa tam bir gençlik hareketi
özelliği taşıdığı görülür.
Şurası
gerçek ki, günümüzde de İslâmiyet, usulüne uygun bir şekilde insanlara takdim
edilirse, ona ilk önce koşacak olanların gençlik kitlesi olacağı bilinmelidir.
Gençlik, İslâm’ın hazır potansiyelidir. Çünkü İslâm dini verdiği evrensel ve
insani mesajlarla gençliği cezp etmeye müsait bir dindir. Gençliği İslâm’dan gayri mutmain kılmaz.
Bilinmesi gereken önemli bir husus şudur ki; Asr-ı Saadetteki bu gençler sadece
verdiği sözlerle kalmamışlar, bu sözlerin gereğini yerine getirerek, Peygamber
Efendimiz (s.a.v.)’e inanılmaz bir bağlılık göstermek suretiyle, Peygambere
nasıl sadakatte bulunulacağına dair de eşsiz örnekler sergilemişlerdir.
Sevgili
Peygamberimizin (s.a.s.) dünyasında gençlerin daima özel bir yeri olmuştur.
Gençlerle samimiyet ve güven üzerine bir iletişim dili geliştirmiş olan Rasul-i
Ekrem (s.a.s.), onlara çok özel tavsiyelerde bulunmuş ve onların yetişmeleriyle
özel olarak ilgilenmiştir. Onun rahle-i tedrisinden geçen gençler, insanlığı
aydınlatan birer kandil olmuşlardır. Gençlere duyulan güven sayesindedir ki
onlar, idarecilikten komutanlığa; öğretmenlikten ticarete kadar geniş bir
yelpazede sorumluluk üstlenmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dizinin
dibinde yetişen Ashab-ı Suffa’nın seçkin gençleri, Ebu Hüreyre, Abdullah b.
Ömer, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Muaz b. Cebel ve Enes b. Malik’in
İslam medeniyetinin inşasındaki emsalsiz katkıları şayan-ı dikkattir. Bundan
dolayı kültür ve medeniyetimizde nice örnek
gençler, kökü ezelde ve dalı ebette olan bir hakikatin, aşkına, vecdine,
diyalektiğine, estetiğine, irfanına ve idrakine sahip olmuşlardır.
Gençlerin
kendileriyle ve Yüce Yaratıcıyla barışık olmalarının tek yolu, “Allah
İnancı”dır. Onların, birtakım buhranları atlatabilmeleri de olaylar karşısında
sağlam bir duruş sergileyebilmeleri de ancak çocukluk yıllarında başlatılması
gereken din eğitimiyle mümkündür.
Netice olarak diyebiliriz ki, insan hayatında
gençlik çok önemli bir dönemdir. Çünkü insan, hayatını çoğunlukla bu dönemde
öğrendiği bilgiler vasıtasıyla yönlendirir. İşte bu yüzden gençlik, çok kritik
ve önemli bir dönemdir. Bu dönemin ihmal edilmesi ve iyi değerlendirilmemesi
daha sonraki dönemlerin sıkıntılı geçmesine sebep olabilir. Gençler, bir milletin geleceğini şekillendirmektedirler. Geleceğinin
aydınlık olmasını isteyen, gençlerini iyi yetiştirmek zorundadır. Dolayısıyla bizlere her
konuda en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimizin tavsiyelerine kulak vererek
gençlerimizi iyi bir din eğitimi vererek yetiştirmeliyiz.
Gelecek
sağlıklı bir şekilde kurulacaksa, bu kesinlikle “derdi” olan gençliğin
sayesinde gerçekleşecektir. Bugün, gençlerimizin yeryüzünü imar etmesi
şuuruyla, değerlerimiz doğrultusunda ve geleceğin sorumluluğunu da
yüklenebilecek nitelikte yetişmesi Rabbimizden en büyük niyazımızdır.
İdris GÖKALP
Kaynaklar:
Erbain Çıl Kırk -Fırat toprak- Bera kitap
Vuslat Dergisi sayı:4
Genç Dergisi sayı :98
Diyanet Dergi- Ekim 2014
Doğruhaber Gazetesi:10.11.2011
İslam
Ve Gençlik- Prof.Dr. Mehmet SOYSALDI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder