24 Haziran 2016 Cuma

GENÇLİK ÜZERİNE MÜLAHAZALAR



GENÇLİK ÜZERİNE MÜLAHAZALAR

            Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik...” Diye gençliğe seslenen Necip Fazıl ,  “ Dininin, dilinin beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında "Hakimiyet Hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik...” diye devam ederek  özlemini duyduğu gençliğe seslenir  hitabesinde.

Özlemini duyduğumuz gençlik Rahmet Elçisi’nin yolunu yolu bilecek, başka bütün yolları elinin tersiyle iterek hakikatin izini sürecek bir gençliktir. İnsanlığın sorunlarıyla hemderd olan, Müslümanların sorunlarıyla hemdost olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik! Bir eline güneşi, bir eline dünyayı verseler, davasından, iddiasından ve hakikatten aslâ vazgeçmeyecek şuurda bir gençlik! İşte bu gençliktir geleceğe umutla bakmamıza vesile olan.

Her ne kadar gençlik biyolojik bir zaman dilimini ifade etse de bir ruh hali olarak kabul edilebilir. Öyle ki nice umut ve iddiasını kaybetmiş gençler görülebildiği gibi ileri yaşına rağmen gençlere taş çıkartan yaşlılarda görülebilmesi bunun kanıtıdır.
İslam dini gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü gençler, bir milletin geleceğinin teminatıdır. Bugünün gençleri yarının büyükleri demektir. Gençlerini iyi yetiştiren milletlerin geleceği daima aydınlık olmuştur.

Gençlik dönemi, insanın kanının kaynadığı hareketli bir dönemdir. Bu dönemde kişiye, hisleri/duyguları hâkim olduğu için pekiyi düşünmeden çabucak karar verir. Bu nedenle gençlerin kolaylıkla yanlış yapma ve hataya düşme ihtimali vardır. Gençler, yaş çubuk gibidirler, telkinlere açıktırlar. Bu dönemde onlara istenilen şekil verilebilir. Gençlerin ihmal edilmesi, telafisi zor yaralar açar. O halde gençlerimizi iman ve ibadet neşvesiyle yetiştirmeliyiz. Çünkü iman ve ibadet neşvesiyle yetişen gençler, gençlik dönemlerini sıkıntısız ve problemsiz geçirirler.

            Gençlik idealizm ve dinamizmiyle toplumsal değişimin motor gücüdür. Bu sebepten her dava gençlik üzerinden yol almaya çalışır. Çünkü en yalın haliyle gençlik gelecektir.

            Müslüman gencin bir sosyal çevre-cemaat ile hareket etmesi, takvayı esas alması, kadın erkek ilişkilerinde ölçülü olması, namaz hassasiyetini koruması ve davet cehdi içerisinde olması nasihat kabilinden söylenebilir.

İslam Gençliğinin ideal örneği: Mus'ab b. Umeyr (R.Anh) Sahabe-i Kiram arasındaki gençlerden her biri, müslüman gençlik için örnek ve rehber olacak derecede idi. Dinamizm… Fedakârlık… Çalışkanlık... Cömertlik... Ahlak… Hizmet… Hicret... Davet... Tebliğ… Cesaret... İşte Mus'abın ve genç sahabelerin kişiliğinde örnek müslüman gencin özellikleri. Bugün -Allah'a hamd olsun- kendisine Mus'abları örnek alan imanlı ve şuurlu gençliğimiz, modernizmin, beşeri ideolojilerin ve şeytani  projelerin tüm engellemelerine rağmen çığ gibi büyümekte, sorumluluğunu ve görevini müdrik olarak hayata damgasını vurmaya hazırlanmaktadır.

Beklenen nesil, kaliteli ve seviyeli manevî bir eğitim almalıdır. Genç sahabîler, Efendimiz'den aldıkları maneviyat dersi ile insanlığa en güzel dersi verdiler. Onlar, kurdukları Takva Medeniyeti'ni kıtalardan kıtalara ulaştırdılar. 

 Gençler, kendisini hem teknik, hem sosyal açıdan, hem tarihî hem de dinî açıdan iyi yetiştirmelidir. Okulda istediği ölçüde alamadığı, bulamadığı ama mutlaka elde etmek zorunda olduğu ilmî ve manevî seviyeyi okul dışındaki özel çalışmalarda kitap, seminer, sohbet ve konferanslarda kazanmalıdır. Genç, elde ettiği ilmî seviyenin yeterli olduğu kanaatine varmamalı, ilim yolunda hırslı, açgözlü ve son derece gayretli olmalıdır.

Menfaatiyle imanı çatıştığında imanını ön plana alan, manevî ilke ve prensipleriyle maddî kazancı çeliştiğinde manevî ölçüleri tercih eden; basit dünya çıkarı karşılığında dinini satmayan genç adam,  arzulanan yeni dünya düzenini kurmaya aday gençtir.

 Bir düşünürün dediği gibi “Gençliği ayakta olmayan cemiyet yataktadır’’. Ayakta olan gençlikten amaç, her türlü olaylar ve durumlar karşısında adaletin yanında yer alan, kalbindeki insanla kafasındaki iz’anı daimi olarak dayanışma halinde bulunduran gençliktir. Yoksa kararsızlık içinde ne yaptığını bilmeden, bilinçsiz, yetersiz, sokaklara dökülen, ideoloji oyuncağı olarak kötü kişi ve zümrelerin kuklası olan gençlik değildir.

 Kesinlikle satın alınamayan, çirkin emeller için kullanılmayan, fitneye alet olmayan, terör ve anarşiye figüran olmayan, asla tahriklere kapılmayan, rüzgâra göre yön değiştirmeyen, mesleğinde ve alanında başarılı, ülke insanını ve davasını seven, İslam kardeşliğine gönül veren, karakterli ve kişilikli genç günümüz toplumunda aranan ve beklenen gençtir. Arzulanan genç nesil her konuda en güçlü ve en üstün olmaya çalışmalıdır.

Dünya Hakk’a adanmış gençler bekliyor, çünkü artık tahammülü kalmadı. Hakk’a adanmışlık, temiz kalma iradesinden geri adım atmamak, kirlenmeye karşı direnmek demektir. Hakk’a adanmışlık, masum kalmayı istemektir.

Gençlik, ihlaslı olma halinin, zirvede oluşunun adıdır. Yani, her şeyi Allah (c.c.) için yapmanın adıdır, ihlas. Görsünlere, duysunlara ve desinlere yer yoktur. Müslüman genç aşağılanmaz, zayıf düşmez, geriye çekilmez, fitne rüzgârına kapılmaz, fesada tahriklere teslim olmaz, ümitsizliğe düşmez, çözülme ve istikrarsızlık  zeminlerinde ayağı kaymaz. Müslüman genç'in gözlen şerre kapalı, ayaklan batıla yavaş gece ibadetiyle meşgul, gündüz atılgan ve cesur, kimsenin ayıplamasına aldırmadan, Allah(c.c.) yolunda hayatlarını ikame ederler.

Gençlik, başlı başına bir değerdir. Gençlik dönemini ganimet bilip değerlendirmek, her Müslüman’ın görevidir. Resûlüllah (sav) buyuruyor: “Beş şeyden önce beş şeyi fırsat ve ganimet bil. İhtiyarlık gelmeden gençliği; hastalık gelmeden sıhhati; fakirlik gelmeden zenginliği; meşguliyet gelmeden rahatı ve ölüm gelmeden hayatı ganimet bil.”

İslâm’ın doğuşu aslında bir gençlik hareketini, bir gençlik serüvenini andırmaktadır. İlk doğuş yıllarındaki söylemlere, karşı çıktıklarına, isyan ettiği meselelere, korkusuzca meydan okuyuşuna, saf hareketine, durmuş oturmuş cahili statükoları hiçe sayan tavrına, taşıp gelen heyecanına bakılırsa tam bir gençlik hareketi özelliği taşıdığı görülür.

Şurası gerçek ki, günümüzde de İslâmiyet, usulüne uygun bir şekilde insanlara takdim edilirse, ona ilk önce koşacak olanların gençlik kitlesi olacağı bilinmelidir. Gençlik, İslâm’ın hazır potansiyelidir. Çünkü İslâm dini verdiği evrensel ve insani mesajlarla gençliği cezp etmeye müsait bir dindir.  Gençliği İslâm’dan gayri mutmain kılmaz. Bilinmesi gereken önemli bir husus şudur ki; Asr-ı Saadetteki bu gençler sadece verdiği sözlerle kalmamışlar, bu sözlerin gereğini yerine getirerek, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e inanılmaz bir bağlılık göstermek suretiyle, Peygambere nasıl sadakatte bulunulacağına dair de eşsiz örnekler sergilemişlerdir.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) dünyasında gençlerin daima özel bir yeri olmuştur. Gençlerle samimiyet ve güven üzerine bir iletişim dili geliştirmiş olan Rasul-i Ekrem (s.a.s.), onlara çok özel tavsiyelerde bulunmuş ve onların yetişmeleriyle özel olarak ilgilenmiştir. Onun rahle-i tedrisinden geçen gençler, insanlığı aydınlatan birer kandil olmuşlardır. Gençlere duyulan güven sayesindedir ki onlar, idarecilikten komutanlığa; öğretmenlikten ticarete kadar geniş bir yelpazede sorumluluk üstlenmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in dizinin dibinde yetişen Ashab-ı Suffa’nın seçkin gençleri, Ebu Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Abbas, Muaz b. Cebel ve Enes b. Malik’in İslam medeniyetinin inşasındaki emsalsiz katkıları şayan-ı dikkattir. Bundan dolayı kültür ve medeniyetimizde nice örnek gençler, kökü ezelde ve dalı ebette olan bir hakikatin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına ve idrakine sahip olmuşlardır.

Gençlerin kendileriyle ve Yüce Yaratıcıyla barışık olmalarının tek yolu, “Allah İnancı”dır. Onların, birtakım buhranları atlatabilmeleri de olaylar karşısında sağlam bir duruş sergileyebilmeleri de ancak çocukluk yıllarında başlatılması gereken din eğitimiyle mümkündür.

Netice olarak diyebiliriz ki, insan hayatında gençlik çok önemli bir dönemdir. Çünkü insan, hayatını çoğunlukla bu dönemde öğrendiği bilgiler vasıtasıyla yönlendirir. İşte bu yüzden gençlik, çok kritik ve önemli bir dönemdir. Bu dönemin ihmal edilmesi ve iyi değerlendirilmemesi daha sonraki dönemlerin sıkıntılı geçmesine sebep olabilir. Gençler, bir milletin geleceğini şekillendirmektedirler. Geleceğinin aydınlık olmasını isteyen, gençlerini iyi yetiştirmek zorundadır. Dolayısıyla bizlere her konuda en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimizin tavsiyelerine kulak vererek gençlerimizi iyi bir din eğitimi vererek yetiştirmeliyiz.

Gelecek sağlıklı bir şekilde kurulacaksa, bu kesinlikle “derdi” olan gençliğin sayesinde gerçekleşecektir. Bugün, gençlerimizin yeryüzünü imar etmesi şuuruyla, değerlerimiz doğrultusunda ve geleceğin sorumluluğunu da yüklenebilecek nitelikte yetişmesi Rabbimizden en büyük niyazımızdır.

                                                                                  İdris GÖKALP


Kaynaklar:
Erbain Çıl Kırk -Fırat toprak- Bera kitap
Vuslat Dergisi sayı:4
Genç Dergisi sayı :98
Diyanet Dergi- Ekim 2014
Doğruhaber Gazetesi:10.11.2011
İslam Ve Gençlik- Prof.Dr. Mehmet SOYSALDI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder