BİR EBEVEYNİN İSLAMİ PERSPEKTİFE GÖRE ÇOCUK YETİŞTİRME
REHBERİ
Wahida Chisti Valiante
Hırsın,
ırkçılığın, şiddetin yanı sıra adaletsizliğin ve ahlaksızlığın diğer
formlarının da günlük yaşamın gerçekleri olarak algılandığı bir dünyada
yaşıyoruz. WAHIDA CHISTI VALIANTE böyle bir zamanda çocuk yetiştirmenin
ilkelerini Kur'ani bir yaklaşımla ele alıyor... Bir aile danışmanı olan bayan
Wahida Valiante MSW Kanada İslam Kongresinin milli ikinci başkanlığını
yapmaktadır. Ayrıca, Güney Afrika'daki aileler ve gençler hakkında araştırmalar
yapmış bir yazardır.
Çağlar boyunca, ebeveynler, öğretmenler, filozoflar,
dini ve sivil liderler manevi ve ahlaki açıdan sorumlu vatandaşların nasıl
yetiştirileceği sorusuna cevap aramakla uğraşmışlardır. Bugüne gelindiğindeyse
sorun biraz daha karmaşık: anne babalar sadece devlete iyi vatandaşlar
yetiştirmekle sorunu halletmiş olmuyorlar. Anne babalar devlete iyi bir
vatandaş yetiştirmenin yanı sıra iyi bir dünya vatandaşı, birleşmiş milletlere
ve soykırım ve etnik temizlik gibi felaketlerle kirlenmiş insanlığa bir üye
yetiştirmek zorundalar. Neyse ki, ebeveynlerin önünde insanlığı kin, zulüm,
baskı ve savaş döngülerinden kurtarmada rehberlik edecek ilahi bir kitap var:
"Kur'an". "Bu, insanları Rabb'lerinin izniyle karanlıklardan
aydınlığa, Aziz ve Hamid olanın yoluna çıkarman için, sana indirdiğimiz kitaptır.
"(İbrahim 14:1) Gerçekten de, Kur'an'ın sunduğu basit direktifler insanın
rahatça anlayıp amel edebileceği sade ve kolay bir dile sahiptir. "Öğüt
alsınlar diye onu senin dilinle kolaylaştırdık." (Duhan 44:58 )
Kur'an, insanın fıtratı ve eğilimleri ile ilgili oldukça
derin açıklamalar yapar, mutlak yaratıcı olan Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi
(halife) olarak yarattığı insandan sergilemesini beklediği davranış biçimi
hakkında vurgularda bulunur. Allah, insanın yaratılışı hakkında "Ben,
yeryüzünde (temsilcim olarak) bir halife yaratacağım." (Bakara, 2/30)
derken, "Herkese (kendi) çalışmasının bedeli haksızlık yapılmadan
ödenir." (Nahl, 16/11) ayetiyle de insanın dilediği gibi amel etme
özgürlüğü olduğuna fakat amellerin sonucundan da yalnız kişinin kendisinin
sorumlu olduğuna vurgu yapar. Kur'an'da iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan
fertlerin ahlaki ve sosyal açıdan dengeli bir toplum oluşturacağı belirtilir
(Al-i İmran, 3/110). Kur'an, insanın sadece fiziksel ve fizyolojik bir varlık
olmadığını, ruh sahibi olduğunu, kendisini ve yaratıcısını tanımlayacak bir
bilinç taşıdığını net olarak ifade eder. (Araf 7/172)
Gerçekten de ebeveynlerin, insan yaratılışının
gayelerini tam olarak yerine getirmek için, dürüst ve barışçı bir dünya
oluşturma amacının yanı sıra yerel olarak da sağlıklı bir toplum oluşturma
bilincine sahip ahlaki sorumluluk taşıyan bireyler yetiştirmesi gerekir.
"Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder,
kötülüğü yasaklarsınız. Allah'a iman edersiniz." (Al-i İmran, 3/110) Görüldüğü
gibi Kur'an, kişinin kendisiyle, yaratıcıyla ve Allah'ın diğer tüm
yarattıklarıyla olan ilişkisini belirler. Ayrıca, Kur'an bize Allah'ın
insanlığı aynı öz veya nefisten (ruhtan) yarattığını söyler. "Ey insanlar
sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok
kadın ve erkek yaratan Rabbinizden korkun." (Nisa, 4/1) "Tek nefisten
yaratılma" kavramı insanlığa sunulan diğer sosyal, felsefi veya dini
fikirlerden farklıdır. Çünkü bu kavram, insanlar arasında ırk veya cinsiyet üstünlüğüne
bağlı bir sınıflandırma yapmaz, aksine tüm insanların aynı nefisten
yaratıldığını vurgular. "Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve
renklerinizin farklılığı da onun ayetlerindendir. Bunda, düşünen toplum için
ayetler vardır."(Rum, 30/22)
Bununla beraber Kur'an'da değişimin odak noktası şahsi
birimlerdir. Ra'd suresinin 11. ayetinde "Bir toplum kendini
değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez" buyrulur. Kur'an'a
göre kontrol kişinin kendi elindedir "De ki: herkes kendi eğilimine göre
hareket eder." (İsra, 17/84). Çocuk, küçük yaşlarından itibaren
davranışından kendisinin sorumlu olduğunu ve bu sorumluluğun nasıl bir mana
taşıdığını öğrenir; bu davranışlar çocuğun ailesiyle, toplumla, ve dünyayla
olan ilişkilerini içerir. Bu yüzden, anne-babanın çocuklara bazı değerleri
aşılaması (eğitim, resmi/özel kuruluşlar, veya ajanslar yoluyla) elzemdir.
Günümüzde -kendi hayat şartlarından dolayı-
çocuklarının eğitimi konusunda günlük bakım merkezlerinden, bebek
bakıcılarından, eğitimcilerden, özel öğretmenlerden, sağlık merkezlerinden,
okul öncesi bakım merkezlerinden ve organize edilmiş sosyal faaliyetlerden
yardım alan ebeveynlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Halbuki, hayat
şartlarındaki her türlü zorluğa rağmen, çocuklarımızın eğitimleriyle ilgili
kişiler olarak kendi sorumluluğumuzdan feragat edip, çocuklarımızın ahlaki ve
manevi değerlerle donatılmasını, çocuğun eğitimini evde takviye etmeksizin,
tamamen eğitimcilere ve diğer uzmanlara bırakamayız.
Çocuklar kendilerine örnek alacakları ("iyi
örnekler" olarak da bilinen) modellere ihtiyaç duyarlar ve bu konudaki
başlıca modelleri ebeveynleridir. Ebeveynlerin iyi örnekler olabilmesi için
kendilerinin de örnek aldığı ve izinden yürüdüğü birilerinin olması gerekir.
Müslüman ebeveynler için esas örnek, peygamber Hz. Muhammed(s)'dir. "Sizin
için, Allah 'a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah'ı çok zikreden
kişiler İçin Allah resulünde güzel örnekler vardır." (Ahzab, 33/21).
Peygamberin fiilleri yereldir fakat, coğrafyaları ve çağları aşan, sosyal
adalet ve ekonomik eşitlik getiren, farklı kültürlerden, yaşlardan, ırklardan
ve cinsiyetlerden olan insanlar arasında uyum sağlayan evrensel uygulamaları
vardır. Çocuklarımız Allah'ın gelecekteki değerli halifeleri olacaksa, onlar
için evrensel İslami değerleri günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden gözden
geçirmemiz ve bu değerleri hayatımızın merkezine almamız gerekmektedir.
Ebeveynler için en zor ve en fazla emek isteyen husus
dini ve siyasi ideallerini çocuklarına aktarmak değil, bilakis bu ideallere
günlük hayatın rutin işleyişi içinde etkili bir rol kazandırmaktır. Her ikisi
de çok yönlü işlerle uğraşan ebeveyn bunu nasıl başarabilir? Sosyal ve ekonomik
baskılar, suç, şiddet, stresli aile İlişkileri ve karmaşık siyasi hava gibi
sorunlar tarafından yükü ağırlaşan ebeveynler, sadece çocuklarının beslenme
ihtiyacını karşılamakla uğraştıklarında ve sadece onlara "iyi örnek"
olmak kaygısıyla, yaptıkları işi idrak etmeden hareket ettiklerinde
özgüvenlerinin sürekli bir aşınma sürecinde olduğunu hissediyorlar. Bu yüzden
ebeveynlerin de, İslami değerleri kendilerinin ve çocuklarının günlük hayatında
etken kılabilmek adına rehberliğe ihtiyaçları vardır.
Aileyi çocukların fiziksel, psikolojik ve ahlaki
gelişimi için elverişli doğal ortam ve toplumun temel birimi olarak
geliştirmeli ve korumalıyız. Büyüme sürecindeki çocuklar güvenli, barışçıl ve
huzurlu bir ortama, anlayışa ve sevgiye ihtiyaç duyarlar. Böyle bir ortam
sağlayabilmek için, postmodern dünyanın ebeveynlerine yol gösterecek, onlara
işaret olacak temel prensipler bulmalıyız. Bu temel prensiplere veya işaretlere
(ayetlere) olan ihtiyacımızı Kur'an fazlasıyla karşılamaktadır. Sözlü
geleneğimizde de Kur'an merkezli prensipler vardır, fakat yapılması gereken bu
prensiplere ev yaşantısında aktif bir rol sağlayarak işlev kazandırmaktır.
Ebeveynlerin ihtiyacı olan Kur'an ayetlerini ve Kur'an kavramlarını anlamak ve
Kur'an mesajını güncel hayatlarına yansıtabilmektir.
Çocuklar bir müslümanın ebeveynlerine, halkına,
toplumuna ve dünyaya karşı sorumluluklarını, yükümlülüklerini, sahip oldukları
haklan bütünüyle kavrayabilecek şekilde yetiştirilmelidir. Kur'an çocukların
duygularına seslenir, onları razı ederek yönlendirir. Kur'an çocuklara
"Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana babaya iyilik etmenizi
emretmiştir. Eğer onlardan biri veya her ikisi de senin yanında yaşlanacak
olurlarsa, onlara öf bile deme! Onları azarlama. Onlara güzel söz söyle."
(İsra, 17/23) diye hitap ederek anne babalarına karşı nezaket göstermelerini
öğütler. Ayrıca ayette görüldüğü gibi, Kur'an Allah'a kulluk etme ile anne
babaya iyilik etmeyi ard arda sıralamakta, anne babaya gösterilecek olan
saygının Allah'a kulluktan sonra zikredilmesiyle önemini vurgulamaktadır. Anne
babalara nezaket gösterilmeli, iyi muamele edilmeli ve merhametli
davranılmalıdır: "Onlara merhamet ile tevazu kanadını indir ve şöyle dua
et: Rabbim, onların küçükken bana merhametle muamele ettikleri gibi şimdi sen
de onlara merhamet et." (İsra, 17/24), "İnsana anne ve babasına iyi
davranmasını tavsiye ettik." (Lokman, 31/14).
Çocuklar müslüman olmanın nasıl bir mana taşıdığını
anlamalıdır. Müslüman olmak her şeyden önce, alemlerin rabbi, tüm İnsanlığın ve
evrenin yaratıcısı ve koruyucusu olan Allah'a iman etmek demektir. Kur'an,
Allah'ın "hakk ile" yarattığını, kıyamet gününün mutlaka geleceğini
söyler (Hicr, 15/85). Allah'ın hiçbir şeyi "oyun olsun" diye
yaratmadığını (Enbiya, 21/16) belirtir; insanın en güzel şekilde yaratıldığını
(Tin, 95/4), insanın yaratılış gayesinin Allah'a kulluk etmek olduğunu vurgular.
Kur'an öğretisine göre Allah'a hizmet etmek insanlığa
hizmet etmek demektir. Diğer bir deyişle, Allah'a inananlar hem Allah'ın
hukukunu hem de onun yarattıklarının hukukunu gözetirler. Kişinin Allah'a ve
insanlığa karşı görevlerini hakkıyla yerine getirmesi, kişinin dürüst ve
erdemli olması demektir (Bakara, 2/177).
Kur'an'ın bu temel prensipleri öncelikle evde pratiğe
dökülmeli, daha sonra geniş aile, okul, arkadaş çevresi, iş ve ibadet yerleri,
toplum, ülke ve son olarak da dünyada pratik edildiği bir ilişkiler zinciriyle
çocuğun zihninde pekiştirilmelidir. Bu süreçte ebeveynler çocuklarına bazı
sınırlamalar getirir, kurallar koyar ve Allah'ın "halifesi" olan
çocuğun davranışlarından bizzat çocuğun kendisinin sorumlu olduğu bilincini çocuğa
aşılar. Ayrıca, bu öğrenme sürecinde ödüllere ve ufak cezalara da
başvurulabilir. Bunun yanı sıra bilinen bir gerçek vardır: çocukları asıl
etkileyen anne babaların sözlü tavsiyelerinden ziyade yaptıkları fiiller ve
sergiledikleri davranışlardır. Buradan yola çıkarak söyleyebiliriz ki, hızlı
bir şekilde yayılan global kültürü miras almaya hazırlanan ebeveynlerin
davranışlarının çocuğun İslami kimliğini şekillendirmede uyandıracağı etki,
üzerinde düşünü'me-si gereken bir konudur.
Bu işin nasıl bir şekilde sonuç vereceğine dair kesin
bir garanti olmamakla beraber, İslami değerlere ve kavramlara önem veren, bu
konuda hassas ebeveynler ileride yetişkinleri teşkil edecek olan çocuklarını
hayata hazırlarken onları bu değerlerle tanıştırırsa geleceğin bilinçli
müslümanları oluşabilir. Bu gayeye ulaşmak için, çocukların temel Kur'ani
ilkeleri günlük hayatlarına nasıl uygulayıp harmanlayacaklarını bilmeleri
gerekir. Burada, çocukların yetiştirilmesiyle ilgili bazı önemli hususları
sıralayabiliriz:
1-
Bilgi ('ilm) ve pratik ('amel) arasında sağlam bir denge kurmak için, insan
davranışlarını yöneten Kur'ani ilkeleri kavrayabilmiş çocukların eleştirel ve
gerçekçi bir düşünme tarzına sahip olmaları gerekir. Kur'an, inanç ve doğruluğu
bir tarafa bırakıp sadece duygulara hitap eden bir kitap değildir. Kur'an,
metni aracılığıyla aklımıza, mantığımıza seslenir; insanları yerde ve gökteki
doğal olayları/işaretleri düşünmeye ve akıl yoluyla bu işaretlerden ibret
almaya, sonuç çıkarmaya sevk eder.
2-
Çocuklar evde ve dış dünyada sahip oldukları ilişkiler ağı çevresinde
haklarının ve sorumluluklarının neler olduğunu bilmelidir.
3-
Çocuklar yardımseverliğin önemini anlamış olmalıdır. Evde düzenli olarak anne
babasına yardım etme; toplum içindeyse komşulara yardım etme, yaşlı insanlara
vakit ayırma, hastaları ziyaret etme ve sahip olduklarını başkalarıyla paylaşma
gibi fiiller yardımseverliği pekiştirecek başlıca faaliyetlerdir.
4-
Çocuklar diğer insanlarla uyumlu geçinmeyi öğrenmelidir. Konuşurken nazik bir
üslubu olmalı, kötü söz söylememeli, yumruklarına hakim olmasını bilmelidir.
Karşısındakini dinlemesini bilmeli, kendisini olduğu gibi ifade edebilmeli, öz
güven sahibi ve iyi bir takım oyuncusu olmalı, bütün insanlara nezaket
göstermelidir.
5-
Çocuklar siyasi sürece aktif bir şekilde katılmayı öğrenmelidir. Bu, onların
-öncelikle kendi çevrelerinde daha sonra da dünya çapında- ekonomik ve sosyal
koşulları, hayat şartlarını iyileştirme şansını yakalayabilmeleri için
gereklidir.
6-
Çocukların kendi doğal çevreleri hayat görüşlerinin bir yansıması olmalıdır. Bu
gezegenin varisleri olan çocuklar dünyanın kaynaklarını etkili bir şekilde
kullanma ve anlamsız tüketim alışkanlığını düzene sokma sorumluluğunu
taşıdıklarını bilmelidir. Bu anlamda, materyallerin geri dönüşümünü ve tekrar
kullanımını sağlamak, sağlıklı bir şekilde üretilmiş yerel besin maddelerini
kullanmak, bitki ekolojisinin dengesini korumada hassas olmak, eldeki malları
ve donanımı akıllıca kullanmak geleceğin yetişkinleri olacak çocukların çevre
bilincini geliştirecek fiillerdir.
7-
Çocuklar diğer coğrafyalardaki insanlarla ilgili projelerde yer alıp insanlar
arasındaki farklılıkları kabul etmeli ve özgüvenlerini kazanmalıdır. Çocuklar,
bu gezegeni ve onun kaynaklarını paylaştığımız bizden başka binlerce insanın
daha olduğunu bilmelidir.
8-
Çocuklar tarihi olayların önemini kavramalıdır. Kur'an, tarihte hata yapan
insanları ve bu insanların işledikleri hataların sonucunda helak edilmelerini
anlatan kıssalara yer verir. Burada dikkat çekilen husus, yapılan hataların
feci sonuçlara, iyi işlerin de güzel meyveler veren hayırlı sonuçlara sebep
olmasıdır. Yani Allah'ın dilemesiyle insanın fiilleri arasındaki ilişki
sabittir.
9-
Çocuklar nereden geldiklerini anlamalı, ait oldukları dini ve kültürel kimlikle
kendilerini güvenli hissetmelidirler. Ancak buradan aldıkları özgüvenle diğer
insanların örflerini ve pratiklerini anlayabilirler.
10-
Çocukların ihtiyaç duyduğu bir diğer şey de ailelerinin ve dostlarının sürekli
yanlarında hissedecekleri sevgileridir. Bu sevgi kaynağı, onların aile
içerisinde duygu ve düşüncelerini özgür bir şekilde ifade edebilmelerine olanak
sağlayacaktır.
İnsanlık tarihi boyunca ebeveynlerin topluma geleceğin
uyumlu, çalışkan ve dürüst vatandaşlarını yetiştirdikleri görülmüştür, İslami
değerlere dayalı etkili bir eğitimin temelleri ise evde aile tarafından atılır.
Manevi ve ahlaki değerlerin gelişmesi önce aile, sonra okul ve toplum gibi
etkenler tarafından şekillendirilir. Çocuklar hayata dair en önemli ve en temel
dersleri okuldan veyahut da bakım merkezlerinden ziyade anne-babalarından ve
aile dostlarından öğrenir, onları taklit eder. Bu yüzden aile, çocuğun
duygusal, fiziksel, ahlaki, dini, sosyal gelişimi için elverişli bir ortam ve
toplumun temel birimi olarak korunmalıdır. Çünkü, çocuklar iyi bir insan olmaya
ilişkin ilk izlenimlerini ailelerinde edinirler. Bu öğrenme sürecinin
başlangıcında önemli bir paya sahip olan ebeveynler aktif olmalı, toplumun
çekici gücünü oluşturan mekanizmada tüm varlıklarıyla yer almalıdır.
Çeviren: Zehra Öztürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder