RAMAZAN AYI VE ÇOCUKLARIMIZ
Evveli
rahmet, ortası mağfiret ve sonu ateşten azad olan Ramazan ayına bizleri
kavuşturan Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun. 610 yılı Ramazan ayında
Kur’an’la şereflenen ve risalet görevini yine bu ayda alan Allah Resulu Hz.
Muhammed’e ve O’nu her yönüyle örnek alan ashabına salât ve selam olsun.
Bir
rahmet ve bereket ikliminin, bir arınma ve dirilme mevsiminin içindeyiz
elhamdülillah. Allahu Tealanın mesajının yeryüzüne inmeye başladığı, cehennem
kapılarının kapanıp cennet kapılarının açıldığı bir Kur’an ayındayız.
Çocukların, gençlerin ve ihtiyarların aynı manevi atmosferi teneffüs ettikleri,
hayırların çoğalıp şerlerin azaldığı bir bereket ayındayız.
Ramazan; içinde yaşadığımız tüm olumsuz cahili ortam ve şartlara rağmen, büyük bir
heyecan ve coşku ile karşılayıp, yaşamamız gereken bir aydır. Ramazan
on bir ay boyunca kir ve pas tutan nefislerimizi, heva ve heveslerimizi oruçla
dizginleyip Allah için dua, niyaz ve itikafta bulunmanın, Kur’an okuyup
üzerinde tefekkür ve tedebbür etmenin, sadaka vermenin, ibadet etmenin manevi
lezzetini tatmaya, teravihin, sahurun, iftarın coşkusunu yaşamaya
hazırlandığımız aydır.
“Ramazan; bir görüşe
göre “esmaullahtan” biridir. Şahrullah/ Allah’ın ayıdır Ramazan. Allahu
Teala’nın, mesajını yeryüzüne inzal buyurmaya başladığı Kadir gecesi ile
şereflenen kutlu aydır ramazan.
Ramazan, yaz mevsimi
sonunda yeryüzünü tozdan temizleyen güz yağmuru (ramza) gibi, iman ehlinin
günahlarını yıkayıp, kalplerini kir ve pastan arındıran bir bereket ayıdır.
Güneşin şiddetli hararetinden neredeyse kor haline gelen (ramaz) taşlar
üzerinde yalın ayak yürüyerek yanmaya eş, orucun açlık ve susuzluk hararetiyle
sıyamla; yani oruçla günahları yakıp yok eden bir imtihan ayıdır. Arapların bu
ayda kılıçlarını bileyip oklarını sivrilterek savaşa hazırlanmaları gibi,
mü’minlerin de küfre, şirke, şeytana, tağuta, fahşaya, münkere karşı
iradelerini çelikleştirip, imani hassasiyetlerini pekiştirdikleri bir kutlu
aydır.
Bu
mübarek ay çocuklarımız için de bambaşka güzellikleri içerisinde barındıran bir
aydır. Ramazanda çocuk olabilmek kadar güzel bir duygu olmasa gerek. Belki de
ibadetler içinde en çocuksu olanı oruçtur. Büyükler için de ramazan ayı
önemlidir fakat çocuklar açısında onun yeri bambaşkadır. Çocuklar ramazanın
gelişini hasretle bekler. İftarı, sahuru, teravih namazları, camide hep
birlikte söylenilen salât ü selâmlar çocuğun ruh dünyasında çok farklı akseder.
Ramazanın gelişiyle evde bir değişim başlamıştır. Çocuk bu değişime katılmaya
çalışır. Sahura kalkar. Büyükleri “uyu” dese de, o dinlemez sahurda
uyanır. İftar vaktini sabırla bekler. Bazen olan biteni anlamlandıramaz,
iftardan önce sorar etrafındakilere: Anne niçin yemeğe başlamıyoruz? Annesi
izah etmekte güçlük çeker. Yaşı biraz büyümüşse ara sıra oruç tutmaya başlar.
Bu onun için çok önemlidir. İlk defa büyüklerin yapabildiği bir şeyi
başarmaktadır. Acıkmıştır, susamıştır, zorlanmıştır ama bütün bunlara rağmen
görevi başarıyla tamamlamıştır. İftarda yenilen taze pidenin kokusunu ve
annesinin yaptığı güzel yemeklerin tadını hayatı boyunca unutamayacaktır.
Oruçluyken
sergilenen güzel davranışlar, evlerinizde verdiğiniz ikramlar, yardımlaşmalar
çocuklarınızın ahlâklı olması ve duygusal zekâsının gelişmesi açısından
önemlidir. Çocuklar yardıma muhtaç fakir insanlar da olduğunu ve her
istediklerinin de yapılamayacağını öğrenirler.
Anneler babalar çocuklarını en
iyi şekilde yetiştirmek isterler. Bu eğitimde en önemli olan ahlâk eğitimidir.
İşte içinde bulunduğumuz Ramazan ayı çocukların ahlâk eğitimi ve duygusal
zekâlarını geliştirmek için en güzel manevi zemini teşkil etmektedir. Allah’ın
mükâfatlandırıcı olarak bilinmesini sağlar. Çocuklar küçük yaşta dinî duygulara
yetişkinlerden daha yatkındırlar. Bu sebeple dinî ve ahlâki eğitimin küçük
yaşta başlaması önemlidir.
Yetişkinler
öncelikle çocuklara oruç ibadetinin Allah’ın çok sevdiği bir kulluk görevi
olduğunu, mükâfatının Allah tarafından verileceğini, bu ibadetin’ geçmişte
diğer peygamberlere de emredildiğini, oruç tutmakla irademizin güçleneceğini,
aç ve susuz kalarak fakir insanların durumlarını daha iyi anlayabileceğimizi
anlatmalıdır. Ayrıca iftar, sahur, imsak gibi oruçla ilgili kavramları,
oruçluyken dikkat edilmesi gerekenleri ve orucu bozan durumları da
anlatmalıdırlar. Ancak sadece yetişkinler için orucu bozan, çocukları
ilgilendirmeyen konulardan bahsedilmemelidir.
Çocuklara
orucun fakir ve açların halini anlamamızı sağladığını anlatmak gerekir. Bunun
için yardıma muhtaç insanlardan bahsetmek yararlı olur. Böylece çocuk, Allah’ın
oruç emriyle istediğinin insanların belli bir süre aç kalması değil açların
halini anlaması olduğunu anlamaya başlar ve nimetlere şükür etmeyi de öğrenir.
Böylece çocukta hem insanlara merhamet, cömertlik ve yardım etme duygusu
gelişir hem de Allah’a kendisini daha yakın hisseder.
Azalarına
oruç tutturmak davranış eğitimi kazandırır. Çocuğa sadece aç kalmak değil
kötülüklerden de uzak durmak gerektiğini anlatmak önemlidir. Kötü sözlerden ve
davranışlardan uzak durmaya çalışmak, kırıcı konuşmamak, kalp kırmamak, kimseye
zarar vermemek oruçlu insanın daha çok önem vermesi gereken özelliklerdir.
Çocuğa başka insanların arkasından konuşmanın da oruçlu insana hiç yakışmayan
bir davranış olduğunu anlatmak gerekir. Oruçluyken bu hususlara dikkat eden
kişi başka zamanlarda da bunu yapma alışkanlığını kazanmaya başlamış olur.
Çocuğun dinî arayışına en uygun cevap bu ayda verilir Namaz ve duanın kişinin
dinî ve ahlâki gelişimindeki rolü ve önemini hepimiz biliriz.
Çocuğun namaza alıştırılması
için (özellikle 7 yaşından sonra) Ramazan ayı da en uygun zamandır. Bu ayda
çocuklarla birlikte camilerin gezilmesi, büyük çocukların teravih namazı
kılmaya götürülmeleri, onların hayatları boyunca unutamayacakları manevi hazlar
almalarını sağlamaktadır.
Maddî ve manevî birçok faydası
bulunan oruç ibadetine, çocukların, büyüklerini taklit etme isteğinin sonucu
olarak, erken yaşlardan itibaren yöneldiği görülmektedir Çocuğumuzun manevî
eğitimi için son derece önemli olan bu yönelmenin iyi değerlendirilmesi gerekir.
Öncelikle bu ayın değerinin
Kuran-ı Kerimin bu ayda indirilmeye başlanmasından kaynaklandığı
unutulmamalıdır (Bakara, 185) Kur’an’la buluşmamız ve çocuklarımızı Kuranla
buluşturmamız için bu ay önemli bir fırsattır Yetişkinler camilerde ya da
evlerde karşılıklı Kuran okuma olarak bilinen mukabelelere devam etmek
suretiyle Kuranla buluşmaktadırlar Bu buluşma sevincini çocuklarımıza da
yaşatabilmek için onlara özel Kuran okuma saatleri düzenlenebilir Kuran okurken
çocuklarımızı Kuranın Arapça metni yanında Türkçesinden de haberdar etme
gayreti içinde bulunursak kutsal kitabımızla buluşmamızın tam manasıyla
gerçekleşmiş olacağını söyleyebiliriz
Çocuklar oruç ibadetine
alıştırılırken, bedensel gelişimleri ve sağlıkları göz önüne alınmalıdır Oruç
tutulan bir çevrede büyüyen, çocukların kendiliğinden yetişkinler gibi oruç
tutmak istedikleri gözlemlenmektedir Bu istek çocukların, oruç ibadetine
alıştırılmasında kolaylaştırıcı bir unsur olmakla birlikte, çocuğun oruca
dayanıp dayanamayacağını belirlemek çevresindekilere düşmektedir Oruca
alıştırma düşüncesiyle çocukların zayıf düşmesine ve bıkkınlık getirmesine
neden olacak yaklaşımlardan uzak durmak gerekir.
Okul öncesi yaşlardaki
(0-6yaş) çocuklara oruç tutturmak uygun değildir. Sahura kaldırılabilir, 2-3
saatlik veya yarım günlük denemeler yaptırılarak tam gün tutmuşçasına
sevindirilebilir.
7-11 yaşlarındaki çocukların
sağlık durumları müsaitse, hiç olmazsa hafta sonları veya bir-kaç gün oruç
tutturulabilir.
11-13 yaşlarında ise, oruç
ibadeti daha ciddiye alınmalıdır. Çünkü bu yaşlar ergenliğin başlangıcıdır ve
artık ibadet sorumluluğu da başlamaktadır.
Lise
yaşındaki çocuklarımızın yaşları uygun olduğu için oruç tutmak farzdır. Ne var
ki dersler bahane edilerek çocuklar yanlış yönlendirilmektedir. Oysa oruç
tutmanın zekâ veya başarı azalmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Sadece evde ders
çalışma saatleri yeniden düzenlenebilir.
Çocukların
oruç ibadetine ısındırılmasında tedriciliğe dikkat etmek gerekir. Bu yüzden
çocuklar başlangıçta tam gün oruç tutmaya zorlanmamalıdırlar. Dini tutum ve
davranışının gelişimine paralel olarak ibadetin ciddi bir iş olduğu
vurgulanmalı, çocukların tam gün oruç tutması da teşvik edilmelidir. Nitekim
sahabe çocuklarını eğitirken bu tür hususlara özen göstermiştir.
Hülasa
Ramazan ayı ve oruç ibadeti çocuğumuzun sosyalleşmesine, yardımseverlik
duygularının gelişimine, başkalarının duygularını anlamalarına, ibadetlere
alıştırılmasına, manevi anlamda
gelişmelerine vesile olan bereket ve rahmet ayıdır. Ne mutlu çocuklarını
Ramazan ayında hayırlı bir şekilde yetiştirenlere.
İdris GÖKALP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder