14 Haziran 2016 Salı

RAMAZAN AYI VE ÇOCUKLARIMIZ



RAMAZAN  AYI  VE ÇOCUKLARIMIZ

            Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu ateşten azad olan Ramazan ayına bizleri kavuşturan Allah’a sonsuz hamdu senalar olsun. 610 yılı Ramazan ayında Kur’an’la şereflenen ve risalet görevini yine bu ayda alan Allah Resulu Hz. Muhammed’e ve O’nu her yönüyle örnek alan ashabına salât ve selam olsun.

            Bir rahmet ve bereket ikliminin, bir arınma ve dirilme mevsiminin içindeyiz elhamdülillah. Allahu Tealanın mesajının yeryüzüne inmeye başladığı, cehennem kapılarının kapanıp cennet kapılarının açıldığı bir Kur’an ayındayız. Çocukların, gençlerin ve ihtiyarların aynı manevi atmosferi teneffüs ettikleri, hayırların çoğalıp şerlerin azaldığı bir bereket ayındayız.

            Ramazan; içinde yaşadığımız tüm olumsuz  cahili ortam ve şartlara rağmen, büyük bir heyecan ve coşku ile karşılayıp, yaşamamız gereken           bir aydır.  Ramazan on bir ay boyunca kir ve pas tutan nefislerimizi, heva ve heveslerimizi oruçla dizginleyip Allah için dua, niyaz ve itikafta bulunmanın, Kur’an okuyup üzerinde tefekkür ve tedebbür etmenin, sadaka vermenin, ibadet etmenin manevi lezzetini tatmaya, teravihin, sahurun, iftarın coşkusunu yaşamaya hazırlandığımız aydır.

            “Ramazan; bir görüşe göre “esmaullahtan” biridir. Şahrullah/ Allah’ın ayıdır Ramazan. Allahu Teala’nın, mesajını yeryüzüne inzal buyurmaya başladığı Kadir gecesi ile şereflenen kutlu aydır ramazan.

            Ramazan, yaz mevsimi sonunda yeryüzünü tozdan temizleyen güz yağmuru (ramza) gibi, iman ehlinin günahlarını yıkayıp, kalplerini kir ve pastan arındıran bir bereket ayıdır. Güneşin şiddetli hararetinden neredeyse kor haline gelen (ramaz) taşlar üzerinde yalın ayak yürüyerek yanmaya eş, orucun açlık ve susuzluk hararetiyle sıyamla; yani oruçla günahları yakıp yok eden bir imtihan ayıdır. Arapların bu ayda kılıçlarını bileyip oklarını sivrilterek savaşa hazırlanmaları gibi, mü’minlerin de küfre, şirke, şeytana, tağuta, fahşaya, münkere karşı iradelerini çelikleştirip, imani hassasiyetlerini pekiştirdikleri bir kutlu aydır.

            Bu mübarek ay çocuklarımız için de bambaşka güzellikleri içerisinde barındıran bir aydır. Ramazanda çocuk olabilmek kadar güzel bir duygu olmasa gerek. Belki de ibadetler içinde en çocuksu olanı oruçtur. Büyükler için de ramazan ayı önemlidir fakat çocuklar açısında onun yeri bambaşkadır. Çocuklar ramazanın gelişini hasretle bekler. İftarı, sahuru, teravih namazları, camide hep birlikte söylenilen salât ü selâmlar çocuğun ruh dünyasında çok farklı akseder. Ramazanın gelişiyle evde bir değişim başlamıştır. Çocuk bu değişime katılmaya çalışır. Sahura kalkar. Büyükleri “uyu” dese de, o dinlemez sahurda uyanır. İftar vaktini sabırla bekler. Bazen olan biteni anlamlandıramaz, iftardan önce sorar etrafındakilere: Anne niçin yemeğe başlamıyoruz? Annesi izah etmekte güçlük çeker. Yaşı biraz büyümüşse ara sıra oruç tutmaya başlar. Bu onun için çok önemlidir. İlk defa büyüklerin yapabildiği bir şeyi başarmaktadır. Acıkmıştır, susamıştır, zorlanmıştır ama bütün bunlara rağmen görevi başarıyla tamamlamıştır. İftarda yenilen taze pidenin kokusunu ve annesinin yaptığı güzel yemeklerin tadını hayatı boyunca unutamayacaktır.

            Oruçluyken sergilenen güzel davranışlar, evlerinizde verdiğiniz ikramlar, yardımlaşmalar çocuklarınızın ahlâklı olması ve duygusal zekâsının gelişmesi açısından önemlidir. Çocuklar yardıma muhtaç fakir insanlar da olduğunu ve her istediklerinin de yapılamayacağını öğrenirler.

Anneler babalar çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek isterler. Bu eğitimde en önemli olan ahlâk eğitimidir. İşte içinde bulunduğumuz Ramazan ayı çocukların ahlâk eğitimi ve duygusal zekâlarını geliştirmek için en güzel manevi zemini teşkil etmektedir. Allah’ın mükâfatlandırıcı olarak bilinmesini sağlar. Çocuklar küçük yaşta dinî duygulara yetişkinlerden daha yatkındırlar. Bu sebeple dinî ve ahlâki eğitimin küçük yaşta başlaması önemlidir.

            Yetişkinler öncelikle çocuklara oruç ibadetinin Allah’ın çok sevdiği bir kulluk görevi olduğunu, mükâfatının Allah tarafından verileceğini, bu ibadetin’ geçmişte diğer peygamberlere de emredildiğini, oruç tutmakla irademizin güçleneceğini, aç ve susuz kalarak fakir insanların durumlarını daha iyi anlayabileceğimizi anlatmalıdır. Ayrıca iftar, sahur, imsak gibi oruçla ilgili kavramları, oruçluyken dikkat edilmesi gerekenleri ve orucu bozan durumları da anlatmalıdırlar. Ancak sadece yetişkinler için orucu bozan, çocukları ilgilendirmeyen konulardan bahsedilmemelidir.

            Çocuklara orucun fakir ve açların halini anlamamızı sağladığını anlatmak gerekir. Bunun için yardıma muhtaç insanlardan bahsetmek yararlı olur. Böylece çocuk, Allah’ın oruç emriyle istediğinin insanların belli bir süre aç kalması değil açların halini anlaması olduğunu anlamaya başlar ve nimetlere şükür etmeyi de öğrenir. Böylece çocukta hem insanlara merhamet, cömertlik ve yardım etme duygusu gelişir hem de Allah’a kendisini daha yakın hisseder.

            Azalarına oruç tutturmak davranış eğitimi kazandırır. Çocuğa sadece aç kalmak değil kötülüklerden de uzak durmak gerektiğini anlatmak önemlidir. Kötü sözlerden ve davranışlardan uzak durmaya çalışmak, kırıcı konuşmamak, kalp kırmamak, kimseye zarar vermemek oruçlu insanın daha çok önem vermesi gereken özelliklerdir. Çocuğa başka insanların arkasından konuşmanın da oruçlu insana hiç yakışmayan bir davranış olduğunu anlatmak gerekir. Oruçluyken bu hususlara dikkat eden kişi başka zamanlarda da bunu yapma alışkanlığını kazanmaya başlamış olur. Çocuğun dinî arayışına en uygun cevap bu ayda verilir Namaz ve duanın kişinin dinî ve ahlâki gelişimindeki rolü ve önemini hepimiz biliriz.

Çocuğun namaza alıştırılması için (özellikle 7 yaşından sonra) Ramazan ayı da en uygun zamandır. Bu ayda çocuklarla birlikte camilerin gezilmesi, büyük çocukların teravih namazı kılmaya götürülmeleri, onların hayatları boyunca unutamayacakları manevi hazlar almalarını sağlamaktadır.

Maddî ve manevî birçok faydası bulunan oruç ibadetine, çocukların, büyüklerini taklit etme isteğinin sonucu olarak, erken yaşlardan itibaren yöneldiği görülmektedir Çocuğumuzun manevî eğitimi için son derece önemli olan bu yönelmenin iyi değerlendirilmesi gerekir.

Öncelikle bu ayın değerinin Kuran-ı Kerimin bu ayda indirilmeye başlanmasından kaynaklandığı unutulmamalıdır (Bakara, 185) Kur’an’la buluşmamız ve çocuklarımızı Kuranla buluşturmamız için bu ay önemli bir fırsattır Yetişkinler camilerde ya da evlerde karşılıklı Kuran okuma olarak bilinen mukabelelere devam etmek suretiyle Kuranla buluşmaktadırlar Bu buluşma sevincini çocuklarımıza da yaşatabilmek için onlara özel Kuran okuma saatleri düzenlenebilir Kuran okurken çocuklarımızı Kuranın Arapça metni yanında Türkçesinden de haberdar etme gayreti içinde bulunursak kutsal kitabımızla buluşmamızın tam manasıyla gerçekleşmiş olacağını söyleyebiliriz

Çocuklar oruç ibadetine alıştırılırken, bedensel gelişimleri ve sağlıkları göz önüne alınmalıdır Oruç tutulan bir çevrede büyüyen, çocukların kendiliğinden yetişkinler gibi oruç tutmak istedikleri gözlemlenmektedir Bu istek çocukların, oruç ibadetine alıştırılmasında kolaylaştırıcı bir unsur olmakla birlikte, çocuğun oruca dayanıp dayanamayacağını belirlemek çevresindekilere düşmektedir Oruca alıştırma düşüncesiyle çocukların zayıf düşmesine ve bıkkınlık getirmesine neden olacak yaklaşımlardan uzak durmak gerekir.

Okul öncesi yaşlardaki (0-6yaş) çocuklara oruç tutturmak uygun değildir. Sahura kaldırılabilir, 2-3 saatlik veya yarım günlük denemeler yaptırılarak tam gün tutmuşçasına sevindirilebilir.
7-11 yaşlarındaki çocukların sağlık durumları müsaitse, hiç olmazsa hafta sonları veya bir-kaç gün oruç tutturulabilir.
11-13 yaşlarında ise, oruç ibadeti daha ciddiye alınmalıdır. Çünkü bu yaşlar ergenliğin başlangıcıdır ve artık ibadet sorumluluğu da başlamaktadır.

            Lise yaşındaki çocuklarımızın yaşları uygun olduğu için oruç tutmak farzdır. Ne var ki dersler bahane edilerek çocuklar yanlış yönlendirilmektedir. Oysa oruç tutmanın zekâ veya başarı azalmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Sadece evde ders çalışma saatleri yeniden düzenlenebilir.

            Çocukların oruç ibadetine ısındırılmasında tedriciliğe dikkat etmek gerekir. Bu yüzden çocuklar başlangıçta tam gün oruç tutmaya zorlanmamalıdırlar. Dini tutum ve davranışının gelişimine paralel olarak ibadetin ciddi bir iş olduğu vurgulanmalı, çocukların tam gün oruç tutması da teşvik edilmelidir. Nitekim sahabe çocuklarını eğitirken bu tür hususlara özen göstermiştir.

            Hülasa Ramazan ayı ve oruç ibadeti çocuğumuzun sosyalleşmesine, yardımseverlik duygularının gelişimine, başkalarının duygularını anlamalarına, ibadetlere alıştırılmasına,  manevi anlamda gelişmelerine vesile olan bereket ve rahmet ayıdır. Ne mutlu çocuklarını Ramazan ayında hayırlı bir şekilde yetiştirenlere.

                                                                    İdris GÖKALP



           


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder