BIRAKIN ÇOCUĞUNUZ
AĞLASIN
‘Gülüyorsunuz. Ağlamıyorsunuz’
(Necm/60)
Toplumsal olarak çocuklarımızı susturmak
üzerine binâ ettiğimiz bir ebeveynlik modelimiz olsa da, aslında gözyaşı her
yaştan insan için çok özel bir sağaltma/iyileştirme mekanizmasıdır.
Yetişkinlerin “ağladım rahatladım” cümleleri gibi, pek çoğumuzun zaman zaman
hissettiği duygu yoğunluğunun göz pınarlarımızdan süzülmesi bizi denge hâline
getirir. Olayların yoğunluğunu ve etkilerini üzerimizden atmamızı sağlar.
Konu çocuk olunca da durum farklı değildir.
Çocuklar da -aynı yetişkinler gibi- üzülür, korkar, hayal kırıklığına uğrar ve
kızarlar. Hattâ bu duyguları yetişkinlerden çok daha yoğun ve sık yaşarlar.
Zîrâ bizler gibi hikmet boyutunu bilemedikleri ve olayların olası sonuçlarını
tespit edemedikleri için anlık duygu yoğunluklarıyla başedebilme becerileri gelişmemiştir.
Bu yüzden bu duyguları dengelemek için gözyaşlarına ihtiyaç duyarlar.
Çocuğun ağlamasına izin vermek ve duygularını
kabûllenmek bir ebeveyn için kazanılması gereken en önemli becerilerden
biridir. Lâkin pek çoğumuz ağlayan bir çocuğu gördüğümüzde hemen susturmak
gayretinde bulunuruz. Oysa bir olay karşısında ağlayıp rahatlayan bir çocuğun
iki dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi oyununa devâm edebilmesi,
gözyaşlarının ne denli sağaltıcı bir etkisi olduğunu bize isbât eden yegâne
işâretlerdendir.
Bebeğiniz ağlarken;
– 2 yaşından küçük
çocuklar –yâni bebekler- pek çok sebepten ağlayabilirler. Bu sebep bâzen açlık,
gaz gibi fizyolojik bir sebep olabilecekken bâzen sâdece kucağa alınma isteği
ya da annesini özleme gibi bir durum olabilir.
– Bu dönem bir çocuğun gözyaşlarının nedenini
anlamak zor olabileceği için öncelikle fizyolojik yoksunluklar giderilmelidir.
Karnı aç mı, altı temiz mi bakılmalı, eğer fizyolojik bir mahrumiyet tespit
edilemiyorsa kucağa alınarak ağlamasına izin verilmelidir.
– Bebeğe destek olmak ve ağlamasını kabûl
etmek için bir şey söylemeniz gerekmez. Hattâ “yok yok” gibi telkinler
bebeğiniz için “var” olan sebebi yok saymanız anlamına geleceği için onun daha
çok ağlamasına sebep olacaktır. Böyle yapmak yerine kucağınıza alıp şefkatle
sarılmak ve “Annen yanında.” cümlesini kurmak bebeğiniz için çoğu zaman
yeterlidir.
– Bebeğiniz ağlarken onu susturmak için
emzirmek ya da emzik kullanmak, çocuğunuza “üzüldüğünde yemeğe yönel, ağzına
bir şey at” telkini verecektir. Günümüz yetişkinlerinin “üzülünce kontrolsüz
yemek yiyorum” yakınışının altında çoğunlukla bu anne tutumu bulunmaktadır.
– Bebeğiniz kolik gibi bir rahatsızlık
yaşıyor ve sürekli ağlıyorsa, bu süreçte onunla şefkatli konuşmalar yapmanız ve
sevgi dolu dokunuşlarla masajlar uygulamanız ona istediği sıcaklığı sunacaktır.
Çocuğunuz ağlarken;
– 2 yaşın üzerinde
bir çocuk için pek çok şey değişse de, değişmeyen yegâne şey ağlama
ihtiyâcıdır. Bu ihtiyaç öyle kuvvetlidir ki bâzen çocuğunuzun biriken stresini
boşaltmak için ağlama sebepleri bulduğunu fark edebilirsiniz. Ona söylediğiniz
bir sözü abartıp, gözyaşlarının akmasına kapı araladığını görebilirsiniz.
– Böylesi durumlarda yapmanız gereken çocuğun
ağlama sebebi olarak öne sürdüğü olayı irdelemeden, sebeplerini sorgulamadan,
çözüm üretmeye kalkmadan onun gözyaşlarına izin vermektir. Zîrâ çocuğunuz bir
süre ağladıktan sonra hayatına stressiz bir şekilde devâm edecektir.
– Pek çok ebeveyn çocuğu uzun süre ağlarsa,
özellikle bunu toplum içinde yaparsa kötü anne-baba olarak algılanacaklarını
düşünür. Oysa iyi anne-babalık “el iyisi” uygulamaları bırakarak, çocuğu için
“en iyisi”ni yapma gayretinde olmaktır.
– Çocukları ağlatan bir diğer sebep ise
ağladığı sırada ebeveyninin ona neden ağladığını sormasıdır. Zîrâ ergenlik öncesi
yaştaki her çocuk ağlama sebebinin gâyet açık olduğunu düşünür. Bu sebebi soran
anne-baba ise aslında “seni anlamıyorum” diyen bir yetişkin rolü benimsemiş
olur. Bu da çocuğu hayâl kırıklığına uğratır ve ağlamasını arttırır.
– Ağlayan çocuğunun yanında olmak istemekle
bunu zorla yapmak arasında fark vardır. Eğer çocuğunuz, ağlarken ona
sarılmanızı, yanında olmanızı istemiyor bilakis yalnız kalmayı tercih ediyorsa
bu tercihine saygı göstermek ve “eğer ihtiyâcın olursa içerideyim” diyerek
mahremiyetine saygı duymak önemli bir ebeveyn tutumudur.
Siz de biraz ağlamak ister
misiniz?
– Çocuklar gibi
yetişkinlerin de duygularını sağaltmaya ihtiyaçları vardır. Bu yüzden, ağlama
eyleminin zayıflıkla eşdeğer kabûl edildiği bir toplum olsak da ağlayabilmek
sağlığımız adına da büyük önem taşır.
– Eğer çocukken “sus ağlama” telkiniyle büyütülmüş
bir yetişkin iseniz ve ağlayamıyorsanız duygusal bir şarkı dinlemek, film
izlemek gibi yardımcı yöntemler kullanabilirsiniz.
– Ağlama kanallarını açmanın en güzel yolu
ise, gecenin bağrına serilmiş bir teheccüd seccâdesidir. Zîrâ insana
gözyaşlarıyla ıslanmış bir seccâdeden daha iyi gelen bir liman olmayacaktır.
Böylesi bir yetişkin olabilmekse, çocukluğunda ağlamasına sevecenlikle izin
verilmiş bir süreçten geçmekle mümkün olur.
Hatice Kübra TONGAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder