30 Haziran 2016 Perşembe

HELAL VE TEMİZ YEMELİ



HELAL VE TEMİZ YEMELİ…

Allâh’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl ve temiz olarak yiyin. Kendisi’ne inanmakta olduğunuz Allah’tan korkup-sakının. (Mâide Sûresi, 88)

Sağlık, Allâh’ın, Rahmân sıfatının tecellîsi olarak dünyâ hayâtında insana verdiği en önemli nimetlerden biri. Ve şüphesiz îmân ile birlikte yaşandığında önemi daha iyi kavranır ve şükür vesîlesi olur. Peygamberimiz (sav) sağlığın cennet nimeti olduğunu şu hadîsiyle bildiriyor: “Zenginlik hoştur, takvâ ile olursa zarar vermez. Sağlık, takvâ ile olursa, zenginlikten üstündür. Sağlıklı olmak, cennet ni’metlerindendir.”
Din ahlâkından uzak ve İslâm’ın kazandırdığı ince düşünceden yoksun bir insan, maddî ve mânevî temizliği gerçek mânâda bilemez. Bu insan muhtemelen temiz olanı kirli olandan ayırtedebilecek ve pis olandan rahatsızlık duyacak bir şuura da sâhip olamaz. Ve elbette, Kur’ân ahlâkını yaşayan insanların temizlik konusunda olduğu gibi helâl ve haram yiyecekler konusundaki duyarlılıklarını anlaması da beklenemez.
Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve şeytânın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. (Bakara Sûresi, 168) buyuran Allah, yine müminlerin temiz yiyecekleri seçtiklerini Ashâb-ı Kehf’in kıssasında da haber verir.

“… şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin…” (Kehf Sûresi, 19)

Kur’ân’ın, “O, size ölüyü (leşi)-kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Bakara Sûresi, 173) âyetiyle kan, ölü ve Allah’tan başkası adına kesilmiş hayvanlar ve domuz eti açıkça haram kılınır.

Domuzda, diğer hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda üretilen büyüme hormonu ve antikorlar bulunur ve eti, çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Ayrıca domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerden biri de trişin parazitidir. Bu parazit, insan vücuduna girdiğinde doğrudan kâlp kaslarına yerleşerek ölümcül tehlike oluşturur.
Helâlinden yemenin sonuçları da olumludur. Yediğimiz her helâl lokma rûhumuzu parlatır, kâlbimizi temizler, vicdânımızı diriltir. Peygamberimiz (sav)’in müjdelediği gibi; “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah güzeldir, temizdir; ancak güzel ve temiz olanı kabûl eder.” (Tirmizî, Tefsir, 2/36, Edeb, 41; Daremî, Rıkak, 9; Ahmed b.Hanbel, age., II, 328.)
İbn-i Abbas (ra) şöyle rivâyet ediyor;

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerden helâl ve temiz olanlarını yiyin.” (Bakara, 168) âyeti, Resûlullâh (sav)’in huzûrunda okundu. Bunun üzerine Sa’d b. Ebi Vakkâs kalkıp şöyle dedi:

-Ey Allâh’ın Resûlü! Yüce Allâh’a duâ edin de beni duâsı kabûl olunan bir adam kılsın.

Bunun üzerine Resûlullâh (sav) ona şöyle buyurdu:

-Ey Sa’d! Temiz (helâl) şeyler ye! Duâsı kabûl olunan bir kimse olursun. Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allâh’a yemîn ederim ki kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duâsı) kabûl olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve fâizden büyüyüp gelişirse ateş ona daha lâyıktır.” (Ahmed b.Hanbel, age., III, 321, 399; Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risâle Yayınları, I, 361-362)

Rabbimizin bahşettiği helâl nimetler, harama düşürmeyecek kadar geniştir. Bediüzzaman’ın ifâdesiyle; “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”
İmam Gazâlî de bu konuda şu sözleri nakleder: “Bazen olur ki kulun kâlbi yediği bir yiyecekten dolayı ters çevrilir ve tıpkı tabaklanmış derinin büzülüp çekildiği gibi büzülüp çekilir de bir daha da eski durumuna dönemez… Biz başka değil sâdece helâl yiyecekleri yeriz. Bu sebepledir ki kâlblerimiz müstakim olur, hâlimiz aynı kalır, melekût âlemine muttalî olur ve âhiret âlemini müşâhede ederiz.”
“Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve sâlih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum. (Mü’minûn Sûresi, 51) âyetinden anlıyoruz ki, sâlih amellerde bulunmak helâl ve haramlara dikkat etmekle alâkalıdır.

“İlim de hikmet de helâl lokmadan doğar; aşk da, merhamet de helâl lokmayla meydana gelir. Bir lokma haset ve hileyi netîce verirse, cehâlete ve gaflete sebep olursa bil ki, o lokma haramdır. Hiç buğday ekilip de arpa hasat edildiğini gördün mü?”

ELİF NİSA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder