HELAL VE TEMİZ YEMELİ…
Allâh’ın size rızık olarak
verdiklerinden helâl ve temiz olarak yiyin. Kendisi’ne inanmakta olduğunuz
Allah’tan korkup-sakının. (Mâide Sûresi, 88)
Sağlık, Allâh’ın, Rahmân sıfatının tecellîsi olarak dünyâ hayâtında
insana verdiği en önemli nimetlerden biri. Ve şüphesiz îmân ile birlikte
yaşandığında önemi daha iyi kavranır ve şükür vesîlesi olur. Peygamberimiz
(sav) sağlığın cennet nimeti olduğunu şu hadîsiyle bildiriyor: “Zenginlik
hoştur, takvâ ile olursa zarar vermez. Sağlık, takvâ ile olursa, zenginlikten
üstündür. Sağlıklı olmak, cennet ni’metlerindendir.”
Din ahlâkından uzak ve İslâm’ın kazandırdığı ince düşünceden yoksun bir
insan, maddî ve mânevî temizliği gerçek mânâda bilemez. Bu insan muhtemelen
temiz olanı kirli olandan ayırtedebilecek ve pis olandan rahatsızlık duyacak
bir şuura da sâhip olamaz. Ve elbette, Kur’ân ahlâkını yaşayan insanların
temizlik konusunda olduğu gibi helâl ve haram yiyecekler konusundaki
duyarlılıklarını anlaması da beklenemez.
Ey insanlar, yeryüzünde olan
şeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve şeytânın adımlarını izlemeyin. Gerçekte
o, sizin için apaçık bir düşmandır. (Bakara Sûresi, 168) buyuran Allah, yine müminlerin temiz yiyecekleri
seçtiklerini Ashâb-ı Kehf’in kıssasında da haber verir.
“… şimdi birinizi bu paranızla
şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık
getirsin…” (Kehf Sûresi, 19)
Kur’ân’ın, “O, size ölüyü (leşi)-kanı,
domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak
haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve
haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur.
Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Bakara Sûresi, 173) âyetiyle
kan, ölü ve Allah’tan başkası adına kesilmiş hayvanlar ve domuz eti açıkça
haram kılınır.
Domuzda, diğer hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda üretilen
büyüme hormonu ve antikorlar bulunur ve eti, çok yüksek oranlarda kolesterol ve
lipid içerir. Ayrıca domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerden biri de trişin
parazitidir. Bu parazit, insan vücuduna girdiğinde doğrudan kâlp kaslarına
yerleşerek ölümcül tehlike oluşturur.
Helâlinden yemenin sonuçları da olumludur. Yediğimiz her helâl lokma
rûhumuzu parlatır, kâlbimizi temizler, vicdânımızı diriltir. Peygamberimiz
(sav)’in müjdelediği gibi; “Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah güzeldir, temizdir;
ancak güzel ve temiz olanı kabûl eder.” (Tirmizî, Tefsir, 2/36, Edeb, 41; Daremî,
Rıkak, 9; Ahmed b.Hanbel, age., II, 328.)
İbn-i Abbas (ra)
şöyle rivâyet ediyor;
“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerden helâl ve temiz olanlarını yiyin.” (Bakara, 168) âyeti, Resûlullâh (sav)’in huzûrunda okundu. Bunun üzerine Sa’d b. Ebi Vakkâs kalkıp şöyle dedi:
-Ey Allâh’ın Resûlü! Yüce Allâh’a duâ edin de beni duâsı kabûl olunan bir adam kılsın.
Bunun üzerine Resûlullâh (sav) ona şöyle buyurdu:
-Ey Sa’d! Temiz (helâl) şeyler ye! Duâsı kabûl olunan bir kimse olursun. Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allâh’a yemîn ederim ki kişi haram bir lokmayı midesine indirir de bu sebepten kırk gün (duâsı) kabûl olunmaz. Hangi kulun eti (bedeni) haram, murdar ve fâizden büyüyüp gelişirse ateş ona daha lâyıktır.” (Ahmed b.Hanbel, age., III, 321, 399; Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risâle Yayınları, I, 361-362)
Rabbimizin bahşettiği helâl nimetler, harama düşürmeyecek kadar
geniştir. Bediüzzaman’ın ifâdesiyle; “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir.
Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”
İmam Gazâlî de bu konuda şu sözleri nakleder: “Bazen olur ki kulun kâlbi
yediği bir yiyecekten dolayı ters çevrilir ve tıpkı tabaklanmış derinin büzülüp
çekildiği gibi büzülüp çekilir de bir daha da eski durumuna dönemez… Biz başka
değil sâdece helâl yiyecekleri yeriz. Bu sebepledir ki kâlblerimiz müstakim
olur, hâlimiz aynı kalır, melekût âlemine muttalî olur ve âhiret âlemini
müşâhede ederiz.”
“Ey elçiler, güzel ve temiz
olan şeylerden yiyin ve sâlih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta
olduklarınızı biliyorum. (Mü’minûn Sûresi, 51) âyetinden anlıyoruz ki, sâlih amellerde
bulunmak helâl ve haramlara dikkat etmekle alâkalıdır.
“İlim de hikmet de helâl lokmadan doğar; aşk da, merhamet de helâl
lokmayla meydana gelir. Bir lokma haset ve hileyi netîce verirse, cehâlete ve
gaflete sebep olursa bil ki, o lokma haramdır. Hiç buğday ekilip de arpa hasat
edildiğini gördün mü?”
ELİF NİSA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder