ZALİME MEYLETME EY OĞUL!
Ey Oğul!
Zulmün, cahiliyenin, şirkin ve
karanlığın ümmet coğrafyasını tarumar ettiği, insanlık tarihinin en acımasız ve
pervasız zalimlerinin türediği, milyonlarca insanın savaşlardan ve açlıktan
öldüğü, karunvari emperyalist güçlerin nesli ve ekini ifsad ettiği bir çağda
dünyaya geldin.
Ey Oğul!
Sana iç acıtıcı ve yürek burkucu
şeyler söyleyeceğim. Lakin ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılma. Ancak kafirler
Allah’tan ümidini keser. Ben, senin dünya ve ahiret saadetini düşündüğüm için
söyleyeceklerime kulak ver ve uyarılarımı dikkate al.
Ey Oğul!
Unutma ki, Rabbimiz Allah, kendi
yolunda çektiğimiz acı ve üzüntülerin karşılığını kat kat verecek olan, çok
bağışlayıcı, şükredenlere karşı sonsuz merhametli, nankörlere karşı adaletli ve
müntakimdir.
Ey oğul!
Ümmetim hal-i pür melali içler
acısı. Bu asırda İslam âlemi, düşmanları tarafından tarihte eşi ve benzeri görülmemiş
bir şekilde işgal edildi. İslam birliğinin yeryüzünden kaldırılması için batı
ve doğu ittifakı korkunç planlarını uyguladı. Ve İslam âlemi, ekonomik, siyasi,
dini ve kültürel yönden tam bir yıkıma ve bozulmaya uğradı.
Ey Oğul!
Bu bozulma, kokuşma ve yıkımdan en
büyük nasibi bizim coğrafyamız aldı. Yerli devşirmeler ve işbirlikçiler, bizi
işgal eden emperyalist güçlerin bile bu topraklarda cesaret edemediği melaneti
ve zulmü icra ettiler. Başsız bırakılmış bir ümmet, imamesi dağılmış tespih
tanesi gibi dört bir yana savruldu. Irkçılığın, şeytanı bile kıskandıracak
örnekleri sergilendi bu topraklarda. Gardırop devrimleriyle muasır medeniyet
seviyesine ulaşılacağımız zannedildi; lakin yanılgı büyüktü, ancak gaflet ve
dalalet daha da büyüktü.
Ey Oğul!
Zalim güçler bununla da yetinmedi ve
ümmetin kalbine korku, ümitsizlik, tembellik ve dünya sevgisini musallat etti.
Müslüman oldukları halde zulme ve zalime karşı olmayı gereksiz gören ne idüğü
belirsiz bir din anlayışı türedi. Hâlbuki, ey oğul, bizim geleneğimizde zulme
karşı susan, dilsiz şeytan olarak adlandırıldı. Ve Yüce Rabbimizin Kur’an’da “Zalimlere
meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur.
Sonra yardım olunmazsınız.” (Hud 113) emri biz Müslümanlaraydı.
Ey Oğul!
Zalime meyletmek demek, onları
sevmek, onlara itaat edip boyun eğmek ve onların amellerinden razı olmaktır. Ey
oğul! Zalim, ekonomik, siyasi ve askeri açıdan güçlü diye ondan korkma ve ona
kalben dahi olsa meyletme. Her daim Hakkın ve haklının yanında, adaletin ve
mustazafların yanında yer al. Haddi aşan tağutlara ve zorba zalimlere dayanma.
“Kafirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah’a
güvenip dayan, vekil olarak Allah yeter”(Ahzab 48)
Ey Oğul!
Ashab-ı Kehf gibi, Rablerine
yürekten inanan, zalim toplumun kirliliklerinden hicret eden, mücadelenin
tıkandığı dönemlerde zalime değil, Allah’a sığınan ve sadece O’ndan yardım
umanlardan ol.
Ey Oğul!
Allah Teala İslam ümmetini diğer
ümmetlere üstün kılmıştır. Yüce Rabbimiz “Siz, insanların iyiliği için
ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder
ve Allah’a inanırsınız.” (Ali İmran 110) buyuruyor. Ancak ey oğul, biz
emaneti zayi ettik. Dinimizi ne kendimiz yaşadık ne de başkalarına yaşattık.
Büyük bir cezayı hak ettik. Şimdi bunu çekiyoruz.
Ey Oğul!
Ümmet fırkalara ayrılıp bölünmüşken,
toplumsal hastalıklar Müslüman halkları kırıp geçirirken, devletler ırkçılık
mücadelesine düşmüşken, düşman mukaddesata el uzatmışken ve dünya çapında
siyonizm ve kapitalizm hareketi devam ederken, “Şeref hilali ne zaman
görülecek ve yeniden şafak söküp İslam güneşi yeniden ne zaman doğacak?”
diye haklı bir soru sarabilirsin. Ey oğul! İçinde bulunduğumuz bu zelil duruma
nasıl düştüğümüzü düşünüp, kurtuluş çareleri ararsak, şartlar değişecek,
beklentiler bir bir gerçekleşecek ve uyuyan dev yerinden kalkacaktır inşallah.
“O gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah dilediğine
yardım eder, galip kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir. Bu,
Allah’ın vaad ettiğidir. Allah vaadinden caymaz, fakat insanların çoğu
bilmezler.” (Rum 4-6)
Ey oğul!
“Öyle bir fitneden sakın ki, o
sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. Tüm topluma sirayet eder ve hepimizi
perişan kılar.”(bkz 8/25) Unutma ki, ümmet bir beden gibidir. Bedendeki bir
uzvun rahatı, diğer uzuvların rahatına bağlıdır. Başka bir ifadeyle ferdin
kurtuluşu ümmetin kurtuluşuna bağlıdır. Bu nedenle ey oğul, toplumda zulüm ve
pislik çoğalır ve sen bu duruma “Bana ne!” dersen, içinde bulunduğun toplumun
iyileri bile helaktan kurtulamazlar. Ey oğul, eğer zulüm, bozgunculuk ve
kötülük yaygınlık kazanmışken, sen hiçbir şey yapmadan yerinde oturuyorsan bil
ki, Allah’ın azabı ağır ve çetindir.
Ey Oğul!
Mazluma da, zalime de yardım et.
“Mazluma yardımı anladık da, zalime nasıl yardım ederim?” diye sorarsan Resulallah’a
(sav) kulak ver: “Zalimin zulmüne engel olmaya çalışın, bu da ona bir
yardımdır.” Ey Oğul! Hesabi değil, hasbi davranan yiğit yürekliler gibi çık
meydana ve zalime “Sen zalimsin!” de. Peygamberimiz (sav) “Bu ümmet zalime
“Zalim” deme cesareti göstermediği zaman kıyameti bekle.” Ve yine O(sav) “Cihadın
en büyüğü, zalim yöneticiye hakkı söylemektir.” Buyuruyor.
Ey Oğul!
Bölgesel kurtuluş yoktur Müslümanlar
için. Şu ya da bir ırkın ve kavmin tek tek kurtuluşu yoktur. Müslümanlar
kurtulacaksa hep beraber kurtulacaklardır. Bu kurtuluş Müslümanların bilincinde
olması gereken “İslam kardeşliği” ortak paydasıyla olur. Ey Oğul, Müslüman
topraklarını kuşatan iç ve dış zulümden kurtuluşun yollarını aramalı ve
kardeşlik bilinci içinde yerli ve yabancı zalimlerin tümüne “hayır”
diyebilmelisin.
Ey Oğul!
Hz. Ömer’in dediği gibi: “Şiddet
göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol.”
Kur’an şairi Akif’in dediğini de unutma:
“Zulmü
alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümdü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümdü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?
İdris
GÖKALP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder