İSLAMİ EĞİTİMİN AYDINLIĞINDA ÇOCUK YETİŞTİRMEK
Modern(!) zamanlardayız. İnatla
vahye ve ilahi değerlere sırt çeviren modern zamanlar. Seküler(dünyevi) , batıl
ve insanı şirke düşüren değerlerin(!) fütursuzca körpecik dimağlara empoze
edildiği, ahlaktan ve insanlıktan uzak, çıkarcı, egoist ve post modern zalimlerin
üretildiği bir çağda yaşıyoruz. Tüm teknolojik gelişmelere inat gittikçe
ilkelleşen bir çağ.
Vahiyden uzaklaştırılmış, tek
tipleştirici ve ruhsuz eğitim anlayışlarının çocuklarımızın geleceğini ve en
önemlisi kalbini ve aklını kararttığı bu çağda, sadra şifa olacak sahih, sağlam
ve gür bir sedaya ihtiyacımız var. Bu gür seda, elbette ki aziz dinimiz İslam’ın
Rabbani eğitim anlayışıdır. Lakin temel problemimiz bu eğitim anlayışını asrın
idrakine uygun bir formda ifade edemeyişimizdir.
Bizlere Allah tarafından emanet
olarak bahşedilen göz nurumuz, ciğerparemiz çocuklarımız tertemiz İslam fıtratı
üzere dünya gelmektedirler; fakat ebeveynlerinin, ya da kötü arkadaş ve
toplumun etkisiyle temiz fıtratlarından uzaklaşıp batıl din ve ideolojilere
sapabilmektedirler. Tabi ki, önemli olan çocuğun fıtratını her daim aynı
safiyetle muhafaza edebilmektir.
Eğitimi, insanlığın fıtratını sözle
doğrudan doğruya, önder kadroyla da dolaylı olarak insanı en güzele doğru bir
şekilde yönlendirmenin en uygun metodu olarak tanımlar Şehid İmam Hasan El
Benna. Bu, Rabbani bir metoddur. Ufak ve büyük hiçbir hususu bırakmayan, bütün
incelikleri ve özellikleriyle insan ruhunu ihata eden, ayrıntılarıyla beşer
hayatını kuşatan ve her yönüyle gelişmiş bir metod.
İslami eğitim, sürekli olarak insanı
tüm hayatında harekete, canlılığa teşvik eder ve çevresiyle düzenli bir ilişki
kurarak sadece insanlarla değil, aynı zamanda hayvanlar, hava, deniz ve
bitkilerle iyi bir diyalog kazandırır. Çünkü, Müslüman temelde Allah’ın kendisi
için yaratmış olduğu tüm dünyaya karşı imar, inşa ve ıslah göreviyle
mükelleftir. İslam’ın dışında hiçbir eğitim sistemi, insanın hem dünya, hem de
ahiret hayatının ıslahına çalışmaz.
İslami eğitimin aydınlığında çocuk
yetiştirirken hedefimiz, onları dünya ve ahirette en iyi, en yararlı, en
hayırlı ve en güzele ulaştırmaktır. Allah’ın hükmünün yeryüzüne hâkim
olabilmesi, adaletin toplumda tesis edilmesi; can, mal, nesil, din ve akıl
emniyetinin sağlanması bu aydınlık eğitimin paralelinde yetiştireceğimiz
nesillerin eliyle mümkün olacaktır inşallah.
Aziz dinimiz İslam, tüm çağlara
hitap edip cevap verebilecek bir yücelikle gelmiştir. İslam, dünya ve ahiret
hayatını düzenleyen yegâne hak dindir. Bu dinin terbiyesiyle yetişen çocuk, dünyanın
her yerinde fazilet, şeref ve onurunu koruyacak bir şahsiyete ve üstün davranış
özelliklerine sahip olacaktır. Bu üstün ahlak ve terbiye ile çocuklarımızı
yetiştirirken anne ve babalara büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu görev ve
sorumlulukların bir kaçı:
-
Çocukların
kişiliğine küçük yaşlardan itibaren İslami ruhu aşılamak
-
Çocuklara ciddi
olmanın örneğini mutedil bir şekilde sergilemek
-
Çocukların erkek
veya kız olsun ileride faydalı salih birer insan olmaları için onların bedeni,
akli ve ruhi ihtiyaçlarını karşılamak
-
Çocukları camilere,
mescidlere alıştırıp cemaati tanımalarını sağlamak. Sohbetlere ve vaazlara
katılmalarını teşvik edip çevrelerinin genişleyip sosyalleşmelerine yardımcı
olmak
-
Dışarıda başıboş
dolaşıp oynamamaları, arkadaşlarıyla kaliteli zamanlar geçirmelerini sağlamak
şeklinde sıralanabilir.
Bunun yanında evde mutlaka İslami bir kütüphane bulunmalı
ki çocuklar Kur’an, sünnet ve sahabenin hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip
olsunlar.
İslam Eğitimi,
çocuğu bir bütünlük içerinde eğitmeyi, iyi insan ve iyi Müslüman yetiştirmeyi
hedef alır. İslam eğitimcilerine göre çok erken yaşlardan itibaren çocuğun
eğitimine başlanmalıdır. Başlangıçta beslenme, giyinme, sosyal ilişkiler ve
oyun gibi tabii davranışların eğitimine önem verilir. Çocuğun güzel davranışlarının
takdir edilmesi ve onu sevindirecek şekilde bazı hediyelerin verilmesi gerekir.
Hatalı davranışları ise dolaylı yollarla düzeltilmeye çalışılmalı, bunları
çocuğun yüzüne vurmamalı hatta çoğu zaman görmemezlikten gelmelidir. Hataların
düzeltilmesinde kötü söz, azarlama, bağırıp çağırma ve tehditler savurma
faydadan çok zarar getirir. Bu durumlar çocukta inatçılığın gelişmesine ve
nasihatin etkisinin ortadan kalkmasına yol açar.
İslam eğitimcileri çocuğun eğitilmesinde iki genel
kuraldan hareket ederler: Birincisi, çocuğun gelişim aşamalarının dikkate
alınması ve her bir aşamanın özelliğine göre uygun bilgi ve davranışların
kazandırılması. İkinci aşama, ferdi farklılıkların dikkate alınması ve her
çocuğa kendi yeteneğine uygun düşen bilgi ve davranışların öğretilmesidir.
İslam eğitimde
temel metod, sevgi ve şefkattir. Zor kullanma ve dayak atmak çok sınırlı
durumlar için, çocuğu fazla incitmeyecek tarzda ve son çare olarak uygun
görülmüştür. Bununla birlikte Hz. Peygamber’in, hayatı boyunca hiçbir çocuğu dövmediğini
bildiren bir çok hadise dayanarak, dövmenin doğru olmadığını savunan
eğitimciler de vardır.
Dini esasların öğretimi, çocuğun kendisine söylenenleri
tam olarak anladığı ve kendi düşüncelerini az çok ifade edebildiği yaşlardan
itibaren başlatılmalıdır. Bu konuda ilk önce tevhid inancını içeren cümle ve
ifadeler öğretilmelidir. Hz. Peygamber’in, “Çocuklarınıza en önce ‘la ilahe
illallah’ cümlesini öğretiniz” şeklinde tavsiyede bulunduğu nakledilir. İlkokul
çağından itibaren Kur’an’ı Kerim öğretimine başlatılabilir. Çocuk yedi yaşına
geldiğinde namaz kılmaya başlatılmalıdır. Ancak çocuğu namaza alıştırmada genel
olarak yumuşak bir yol tutulmalı, bu konuda çocuğun tam bilgi sahibi olması
temin edilmeli ve zaruret olmadıkça zora başvurulmamalıdır.
Çocuğa kısa
duaların öğretilmesi de çok önemlidir. Çocuğun terbiyesinde, Hz. Adem’den Hz.
Peygamberimize kadar devam eden ve Kur’an'la insanlığa yayılan ilahi yardım
talebi; yani dua, çocuğun sosyalleşmesinde, duygularının eğitilmesinde,
karakterinin sağlamlaşmasında, şahsiyetinin kuvvetlenmesinde, ahlaki
duygularının gelişmesinde, çocuktaki içsel enerjinin niyet haline dönüşmesinde
ve din eğitiminin hedeflediği mükemmel insanın yetiştirilmesinde merkezi bir
öneme sahiptir.
İslami eğitimin aydınlığında yetişen çocuk, güzel ahlak
üzere yaşayan çocuktur. Yüce Nebi (sav) “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere
gönderildim” diyerek ahlakın eğitimdeki önemine atıfta bulunmuştur.
Çocuklarımız İslam’ın ahlak öğretileriyle terbiye edilmelidir. İslam’ın ahlak
öğretileri, Allah’ın bütün yarattıklarına karşı merhametli olmayı, sosyal
ilişkilerde dürüstlük ve güvenirliliği, karşılık beklemeden sevgi ve fedakârlığı,
samimiyet ve iyi niyeti, kötü arzuların bastırılmasını ve daha birçok erdemleri
ihtiva etmiştir. Bu ahlaki öğretiler bizleri ve neslimizi insanlar arasındaki
ilişkilerde mükemmelliğe götüren esaslardır.
İslami eğitimin aydınlığında çocuklarımıza; özgür
düşünceli, sorgulayan, yanlışlara her ne pahasına olursa olsun karşı duran,
ahlaklı, faziletli bir duruş örneği “rol
model" şahsiyetler gösterilmelidir ki, çocuk bu erdemli davranış
biçimlerini hayatına geçirsin.
Hülasa biz Müslümanlar, Kur’an’ın rehberliğinde örnek
şahsiyetli nesiller yetiştirmek, dört başı mamur İslam medeniyetini bu yetişen
öncü nesille yeniden inşa edebilmek ve aydınlık yarınların olduğu müreffeh bir
dünyayı ve sonsuz saadetin olduğu bir ukbayı onlar için istiyorsak İslam’ın
evrensel öğretileriyle çocuklarımızı yetiştirmeli ve terbiye edebilmeliyiz.
Ne mutlu her dem sorumluluk bilinci içinde, İslam’ın
aydınlık eğitim sistemi ile çocuklarını yetiştirebilenlere…
İdris GÖKALP
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder