KERAMETLERİ
KENDİLERİNDEN MENKUL OLANLAR
Kerametleri kendilerinden
menkul günümüz tarikat şeyhleri neden bu kerametlerini müritleri dışında
kimseye göstermezler? Neden kapalı devre yayın yaparlar? O kerametleri de ne
hikmetse hiçbir mürit kendi görmemiştir, hepsi bir göreni görmüştür. Kerametin
amacı inkârcıları inandırmak ve sapanları doğru yola getirmek değil midir? Bu
amaca hizmet etmesi için açıktan ve meydan okuyucu tarzda yapmalı değil midir?
Mürit zaten yola gelmiş veya en azından yola koyulmuş kişidir, onun keramet
görmeye ihtiyacı yoktur. Kerametlerinizi Müslümanım deyip de hurafelere sapmış,
kafaları şirke ve hurafelere bulanmış milyonlara gösterseniz de uyansalar daha
hayırlı olmaz mı? Günümüzde Müslümanlara musallat olmuş binlerce münker,
kötülük varken âlimlerin ve mürşitlerin
inzivada zikir ve duadan başka bir şeyle meşgul olmamaları caiz midir? Hâlbuki
sosyal ve siyasal belalar kol gezerken sadece âlim ve mürşitler değil, kötülüğü
gören mü’minlerden her kim olursa olsun o münkeri değiştirmekle mükelleftir.
“Sizden her kim bir münker görürse onu eliyle
değiştirsin, gücü yetmez ise diliyle değiştirsin, gücü yetmez ise kalbiyle buğz
etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim)
Ey keramet ehli! Keramet
elinizle uyuşturucu sorununa el atsanız, zina, içki, kumar, boşanma, intihar ve
faiz problemlerine dokunup çözseniz daha doğru olmaz mı? Allah herkese gücü
oranında sorumluluk yükler ve sorumluluğu oranında onu hesaba çeker. Olağan
güçleri olan insanları kendi kapasitelerinden hesaba çekilecekler. “Olağanüstü”
gücü olan insanlara gelince onlar gerçekten bu güçlere sahipseler gereğini
yapıp yapmadıklarından, yapabilecek olup da yapmadıkları şeylerden de hesaba
çekilecekler.
Diyeceklerdir ki; “Keramet
Allah’tandır, dilediği zaman verir.”
Derim ki; Şeyhinizin
kerametini anlatırken şunları söylemiyor musunuz; “Benim şeyhim soruyu
sormadan cevap verir, kalbi okur, uzaktan tüm müritlerinin ne yaptığını görür,
himmet seydam! dersen yetişir, ledün ilmine sahiptir. Sadece zahiri değil
bâtını da bilir, tayy-ı mekân eder. Gece Kâbe’de namaz kılar gelir, aynı anda
birkaç yerde görülür. Tayy-ı zaman eder, geçmişe ve geleceğe gider-gelir. Ölüler
ve hayvanlarla konuşur.”
Sorarım; şeyh kalp okur da
neden kâfirlerle, katillerin kalplerini okumaz da tedbir almamıza yardım etmez?
Müritlerin her yaptığını gören gözleri neden tuzak kuran işgalcilerin
planlarını görüp deşifre etmez? “Himmet” diyeni duyar ve imdadına yetişir de
neden Myanmar’dan Suriye’ye, Orta Afrika’dan Orta Asya’ya feryadı figan eden
milyonları duyup yetişmez. Onları sevmez mi mübarek? Zahiri de bâtını da bilir
de neden zuhur eden sapkınlıkların ayan beyan sebebi olan demokrasi ve laiklik
illetlerine karşı sessiz kalır? Tayy-ı mekân eyleyip müritlerini şaşırtacağına
neden vahşi Beşşar ve Şebbihası’nın önde gelenlerine aynı anda görünüp bir
tekbirle şaşkınlıktan akıllarını almaz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder