DERS
HALKALARI
Hayat bizim
için bir mektep değil midir? Ömrün her saatini bir ders hükmünde değerlendirmek
gerekmiyor mu? Dünya bir sınav salonu ise bu salonda gökyüzünün öğrencisi
olduğumuzu nasıl unutabiliriz? İşte bu bilinçle bizim de derslere başlamamız
lazım
“Tefsir dersleri” ve “Siyer sohbetleri”ni
yaygınlaştırmak durumundayız… Söz medeniyetinin çocukları, kadim sohbet
geleneğinden beslenen bizler için en güçlü damar; ders halkalarıdır… Her
birimizin bir şekilde dahil olup katıldığı ders ortamları oldu… İçinde
beslendiğimiz, bilgilendiğimiz, bilinçlendiğimiz, bilendiğimiz ders halkaları…
Kıymetini ancak
yokluğunda fark ettiğimiz, mahrum kaldığımızda özlediğimiz o doyumsuz ortamlar…
O sohbetlerin varoluşumuzdaki etkisini, katkısını kim inkar edebilir ki?
Hayatımızın
herhangi bir evresinde mutlaka bir şekilde o halkalardan geçtik. Belki önceleri
bir merak saiki ile veya birilerinin hatırı içindi… Ama içine girdikten
vazgeçilmezimiz oldu… Önce dinlemede kaldığımız sonra katılımcı olduğumuz
zamanla derin vukufiyet imkanı bulduğumuz zenginlikler içeriyordu…
Bu gün hala
üzerimizde o derslerin izlerini ve etkilerini görebiliyoruz… Sohbet ortamları
bereketli zaman dilimleridir… Ruhumuzda ki hareketlenmeler, yüreğimizdeki
kıpırdanmalar o saatlere rastlar… Rahmet dolu, hikmet yüklü sımsıcak halkalar…
Kardeşliğimizin
arka-planında o ders ortamları vardır… Kaynaşmanın, paylaşmanın, katılımın
kıvam bulduğu içtenlikli bir atmosferdir… Kimlik kazanımı, kişilik oluşumu
oralarda neşvü nema bulur… Ders halkaları hayatımızın en anlamlı duraklarıdır…
Edebin, erdemin, görgünün, iffetin, izzetin, davranış biçimlerinin, disiplinin,
kolektif ruhun ve cemaat bilincinin işlendiği ortamlardır.
Hayatın anlam
ve amacını oralarda yakalarız… Silik ve sinik birey olmaktan uzak, güçlü ve
güzel birer şahsiyet olabilmek için o ortamlara ihtiyacımız var…
Hayatta bir
çizgi tutturmak istiyorsak, geleceğe bir iz, bir eser bırakmak niyetinde isek
yolumuzun o adreslere düşmesi lazım… Nitelikli ders ortamlarını, pekâlâ birer
sivil akademiye dönüştürebiliriz… Toplumsal değişimin dinamosu bu ders
halkalarıdır… Buraları gelip geçici bir heves ya da bir hobi olarak görmemek
lazım… Mutlaka bu pratikleri gelenekselleştirmemiz gerekiyor… Gelecek nesillere
bırakabileceğimiz en anlamlı miras bu mektepler olacaktır…
Dünyevi bir
amaç gütmeden özveriyi, özgüveni, özgünlüğü orada öğreniriz… Aidiyet,
mensubiyet, mesuliyet, mücadele oralarda tahsil ve tedris edilir… Değerlerini
yitiren insanlarımız için en emin durak sohbet evleridir, diyebiliriz…
Zaman zaman bıkkınlık
verse de, monoton geçse de yine de vazgeçmemek gerekir… Beklentiler farklılaşsa
da, verimlilik düşse de hayatı sohbetsiz, derssiz düşünmemek lazım… Ders
yavanlaşsa da, yavaşlasa da, yorulsak ta yine devam demeliyiz… Modern kent
yaşamı bizi boğmaya ve bozmaya çalışırken var olmanın mücadelesini bir şekilde
sürdürmek zorundayız… Bu gün bu ülkede sahih İslam düşüncesinin geldiği seviye
ve İslami kimlik kazanımı bu özgün ders halkalarının semeresidir, dersek abartı
olmaz, sanıyorum…
Sahih iman,
salih amel, selim kalp, sağlıklı iletişim ve sa’yü gayretlerimizi büyük çapta o
halkalara borçluyuz… Bu uygulamaları geliştirerek, zenginleştirerek,
yaygınlaştırarak sürdürmeliyiz ki, toplumsal sorumluluğumuzun altından
kalkabilelim… Bu gelenek küresel kuşatmaya karşı önemli bir yarmadır…
Bu zemini
kaybedersek, dışarıdaki kaygan zeminde nasıl ayakta kalabiliriz? Dersler bizi
besleyen en güçlü damardır, üzerinde duracağımız en sağlam alandır… Diyorum ki,
derdi olanın mutlaka dersi de olur…
“Davam var” deyip te hiçbir
daveti, dersi, derdi, gayreti olmayanları doğrusu gerçekçi bulmuyorum… Hatta
bir “ders alan” olmakla yetinmeyip, süreç içerisinde yeni ders halkalarının
oluşmasına önayak olup yeni halkalarda “ders veren” olmak hedeflenmelidir… Yeni
dostlukların, kardeşliklerin kapısıdır bu halkalar… Derslerle yeni ufuklar,
gerçekçi hedefler, uzun soluklu seferler mümkündür…
Periyodik
dersler, düzenli sohbetler, anlam, aksiyon, azim, aşk, hikmet ve irfan
devşirmenin zaman dilimleridir…Savsaklamadan, sulandırmadan, sabote etmeden
sürdürebilmeliyiz…
Mübalağa,
mugalâta, münakaşa, mürailik, müstağnilik, malayanilik ve menhiyattan uzak mana
yüklü bir ruhla sonuna kadar bu işi kararlılıkla götürmeliyiz… Bu ulvi bir
görevdir… Kutsi bir eylemdir… Nerede, nasıl sürdürebileceksek; evde, vakıfta,
dernekte, camide, işyerinde, açık alanda, kapalı mekânda neresi müsaitse orada…
Yeter ki olsun…
Aslında en
güzeli ve doğalı evlerimizi bu derslere hazırlamak… Evin düzenini, dizaynını
buna göre ayarlamak…
Evlerin
mektepleşmesinden daha güzel ne olabilir? Evlerimizi Dar’ul- Erkamlaştırmanın
yolu budur işte!
Yeni yerleşim
planlamasına, kentsel dönüşüme baktığımızda, TOKİ büyük sitelerle hayatımızı
farklı bir zemine kaydırıyor… Mahalle kültüründen, site düzenine geçiş
gerçekleşiyor… Komşuluk, akrabalık, arkadaşlık kan kaybediyor… Önlem olarak her
sitede bir ders halkası hedeflemeliyiz… Böylelikle yeni şehircilik anlayışına,
değerlerimize dayalı yeni bir format atabiliriz…
Kadınlar
arasında yaygın olan “gün düzenleme” geleneğinin içini nasıl doldurabiliriz,
sorusu da cevap bekliyor… Ayakta kalmak, amaca ulaşmak, anlamı yakalamak için
tüm bunlar birer ihtiyaçtır… Ancak ders halkaları da sonuçta her şey değil, bir
aşamadır…
Kendimizi
sadece ders ile sınırlamadan, dersler üzerinden neyi hedeflediğimizin
bilincinde olacağız…
Evet, sadece
ders ile yetinmeyelim ama şimdi ders vakti olduğunu da unutmayalım…
RAMAZAN KAYAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder