KARANLIKTAN AYDINLIĞA ÇIKIŞ ve ŞEHADETLE SÜSLENMİŞ BİR ÖMÜR:
MALCOM X
“Bir Müslüman olarak, yeryüzünde Allah’ın
huzurunda secde etmeyen tek fert kalmayıncaya kadar İslam’ın hakim kılınması yolunda kendimi görevli
hissediyorum.” (Malcom X)
İslam; öyle bir dünya görüşüne sahiptir
ki, onun dünyasında yeryüzünün her tarafından İslam’ın aydınlık ve mutluluğuna
kavuşmuş insanlar vardır. İşte onlardan biri de el Hacc Malik el Şahbaz isimli,
Malcom X’tir.
Amerika’da karanlık ve kötü bir
hayattan, İslam’ın aydınlığı ve şehadete uzanan bir ömürdür onun hayatı. Adeta
dipsiz kuyulardan, ona uzanan İslam ipine tutunup kurtulan isimdir.
HAYATI
1492 yılında Kristof Kolomb Amerika’yı
keşfedince Avrupa’dan bu kıtaya göçler başladı. Bu kıtada Amerikan yerlileri
olan Kızılderililer yaşamaktaydı. Avrupa kökenli beyazlar 1800’lerin sonuna
kadar 70 milyon Kızılderili’yi katlederek, devasa bir soykırım sonucu
Amerika’ya yerleşip egemenlik kurdular.
Dünyanın her yerinden insanlar
beyazların diyarı bu yeni kıtaya göç ederken siyah derililer Afrika’dan zorla,
köle olarak getirildiler. 16. yüzyılda başlayan köle ticareti, 19. yüzyıla
kadar sürdü. Siyahlar,“özgürlükler ülkesi(?!)” Amerika’ya köle olarak getirildiler.
Burada kendilerine hiç bir insani muamelede bulunulmayarak ikinci sınıf
muamelesi gördüler.
Bu muamelenin sürdüğü bir zamanda
Malcom X, dünyaya geldi.
Malcom X, 19 Mayıs 1925’te Amerika’nın
Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde doğdu. Asıl ve ilk adı, Malcolm Little’dır.
Adını anne babası vermişse de soyadını siyahların köle olduğuna inanan yönetim
tarafından Little(köle) olarak belirlenmiştir.
Annesi ve rahip olan babası, siyahların
haklarını savunma mücadelesi içerisine girmiş iki kimseydi. Hatta babası, siyah
halkların özgürlüğüne yönelik vaazlar veren bir kimseydi. Bunun yanında tam
tersi bir durum da beyaz ırk arasında yayılıyordu. Siyah-beyaz ırkının hiç bir
şekilde eşit olmayacağını, onlara özgürlük verilmeyerek geçmişte kendilerine
uygulanan köle pozisyonunun devam etmesini isteyen Ku Klux Klan (KKK)
örgütü vardı. Bu örgüt Malcom daha anne karnında ve Malcom’un babası evde
yokken evlerine saldırmış ve tehditlerle Little ailesine Omaha’yı terk etmesini
bildirmişti.
Malcom daha 4 yaşlardayken tekrar aynı
örgüt tarafından evleri ateşe verilir ve aile Omaha’dan ayrılarak, Michigan
eyaletinin Lansing şehrine taşınmak zorunda kalır. Malcolm, yıllar sonra yangın
olayını şöyle anlatmıştır: “İtfaiye geldi, fakat yanan evimizi kurtarmak için hiç bir
yardımda bulunmadı. Yangına bir damla su sıkmadı. Baba evimizi yakan ateş, hâlâ
aynı şiddetle yüreğimi yakmaktadır.”
8 Eylül 1931 yılında babası beyaz ırkı
savunanlar tarafından feci bir şekilde öldürülür ve aile ekonomik zorluklarla
boğuşmaya başlar. Bu günlerde annesinin bir tencere dolusu hindiba ağacı
yaprağı pişirdiğini duyan arkadaşları Malcom’u “pişmiş ot yiyorlar” diyerek kızdırırdı. Kısa bir süre sonra eşinin hayatını
kaybetmesine aşırı üzülen annesi, akli melekesini yitirdi. Bu durum karşısında
aile bireyleri 1934 yılında sosyal hizmet görevlileri tarafından koruyucu
ailelere verildi. Annesi de 1939 yılında girdiği akıl hastanesinden 24 yıl
sonra 1963 yılında çıkabildi.
Malcom, Michigan’da okul dışında boş
zamanlarında çeşitli işlerde çalıştı. Bir ara demiryollarında işe başladı.
Şikayet üzerine işten çıkarılınca, bir barda çalışmaya başladı. İşte haramlarla
dolu bir hayatla tanışmaya burada başladı.
Malcolm, 1941 yılında 8. sınıfı
bitirdikten sonra okulu bırakıp üvey ablasının yanına Boston’a taşındı. Burası
adeta Malcom’un bütün haram işlerin içine girdiği bir dönemdir. Bu dönemde
aşırı sigara, alkol ve uyuşturucu tüketimi, uyuşturucu satıcılığı, yasadışı
kumar organizatörlüğü, dolandırıcılık, hırsızlık, silahlı soygun, zinanın da
içinde olduğu çetelerin içine girdi. Bu çetede bir çok suç işledi. Malcolm,
hayatının bu dönemi hakkında şöyle der: “En iyi müşterilerim papazlar, güvenlik
mensupları, toplumsal yardım işlerinde çalışanlar ve başkalarının hayatlarını
yönetmekte büyük rolleri olan önemli kişilerdi.”
“Detroitli Kızıloğlan” lakabıyla tanındığı bu dönemi daha çok
Boston-New York arasında geçmişti. Malcolm, hayatının bu devresi hakkında şöyle
demiştir: “Geriye baktığımda düşünüyorum da, gerçekten neredeyse
aklımdan oluyormuşum. Birçok insanın sebze yemesi gibi uyuşturucu alıyordum.
Bugün nasıl kravat takıyorsam, o gün silah takıyordum… Bence ölümü her yoldan
davet etmiştim, en çılgın yollarla.”
HAPİS YILLARI
Bu çete ile işlediği suçlarda ön plana
çıkan Malcom, çetenin lideri olmuştu. Bu çetede beyazlarla birlikte hareket
ediyordu. Bu çetenin çökertilmesi ve hapse girmesine sebep olan olay şöyle
gerçekleşti: “Çete kurulduğunda şöyle bir kural konuldu: “Asla çaldığın malı kendine alma ve
mümkün olan en kısa sürede çalıntı malı sat.” Kuralı Malcolm X bozdu.
Çaldıkları çok değerli ve güzel bir saati kendisine almıştı. Tamir gerektiren
bu saati tamirciye vermiş, almak için geri döndüğünde polisleri karşısında
bulmuştu.”
Mahkemeye çıkarılan Malcom X’in çete
üyesi beyaz kadınlardan birine para cezası, diğer arkadaşına 7 ay hapis cezası
verilirken Malcom’a 7 yıl hapis cezası verildi.
Çok kötü şartları bulunan Charlestown
Hapishanesi’ne düştüğünde 21 yaşındaydı. Bu kötü durum karşısında görevlilere,
rahiplere ve hatta Tanrıya en ağır biçimde küfürler etmektedir. Bundan dolayı
kendisine “şeytan” lakabı takılmıştır. Psikolojisi bozulur. Uyuşturucu ve sinir
krizleri geçirir. Üvey ablası Ella’dan dilendiği para ile gardiyanlar
aracılığıyla uyuşturucu temin eder.
Bir yıl sonra biraz daha iyi bir yer
olan Massachusetts Concord Hapishanesine, orada geçirdiği 14 aydan sonra ise
Norfolk Mahkûmlar Sitesi’ne nakledildi. Burada bulunan geniş kütüphane Malcolm
için ayrı bir öneme sahiptir. Malcom burada okuduğu kitaplar ve çevresine saygı
duyan bir zenciden etkilenir.
Bu dönemde hapishane dışında bulunan
kardeşi Philbert, kendisiyle birlikte tüm aile fertlerinin“siyahlara özgü olan bir İslam dini
anlayışına” geçtiğine dair bir mektup yazdı. Ayrıca “kurtuluşa ermek için Allah’a ibadet
etmesi gerektiği” yazıyordu.
HİDAYET YOLUNDA 20.YY’DA BİR SELMAN EL FARİSİ
Selman el Farisi(r.anh)’ın hayatını
okuyanlar onun küfrün en koyu karanlığından İslam’ın aydınlığına kavuşabilmek
için ne büyük gayret gösterdiğine şahit olur.
İşte Malcom X… O da 20.yy’da bir
Selman…
Onun hakikat arayışını şu örnek bizlere
göstermektedir: “Hafta sonu hapishaneye gelen bir ilahiyatçı İncil dersi
veriyordu. Bu derslere katılmaya karar verdi Malcolm. Bir gün papaza: “Pavlusun
rengi neydi? Siyahtı elbet; çünkü o bir İbrani’ydi ve esas İbranilerse siyahtı…
Öyle değil mi?” İlahiyatçı “Evet” dedi. Malcolm tekrar sordu: “Ya İsa’nın
rengi… O da İbrani’ydi değil mi?” Adam, nereye dayanarak diretebilirdi ki? Ona,
“Evet İsa esmerdi” dedi. Malcolm “Peki kiliselerde çizilen resimlerde İsa hep
beyaz çizilmiş, öyleyse bu resimler gerçeği yansıtıyor mu sizce?” deyince,
İlahiyatçı “Bak bu konuda bir şey söyleyemeyeceğim” deyip çekip gitmişti.”
Malcolm, 1949 yılında mektup yoluyla
tanıştığı İslam Milleti (Nation Of Islam) cemaatinin lideri Elijah Muhammed’in
öğretisini kabul ederek Müslüman oldu ve 1952 yılında tahliye olana kadar,
vaktini yoğun bir okuma programı içinde verimli bir biçimde geçirdi.
7 Ağustos 1952’te hapisten çıktı ve
Elijah Muhammed’in hareketinde yerini aldı. İslam Milleti cemaati şu fikirler
üzerine kuruluydu: “Siyahlar üstün ırk, beyazlar şeytandır. Tanrı Amerika’ya
indi ve Elijah Muhammed’e siyah adam suretinde göründü, o Allah’ın elçisidir. ” Bu hareket gerçek manada bir İslam
inancına sahip olmamakla birlikte onları sömürgeci beyaz efendilerin “afyonlu” dini olan Hristiyanlıktan ve dinsizlikten
alıkoymaktadır. Bunun yanında siyah insanlarda ahlak oluşmasına katkıda
bulunmuştur.
Eljah Muhammed, Malcom’un gençlere çok
önem vermesini istedi. Malcolm da cemaatin üye sayısını arttırmak için zenci
mahallelerine gider ve böylece bir çok kişiyi cemaate kazandırır.
Malcolm bu arada soyadı değişikliği
için başvuruda bulunmuş ve başvurusu kabul edilmişti. Eljah Muhammed, cemaat
üyelerine “X” soyadını kullanmalarını öğütlemişti. Buradaki X Afrika’dayken
ailelerin sahip oldukları soyadlarını simgeliyordu.
Malcolm X, Amerika’nın dört bir yanında
örgütlenme çalışmaları yapmak için gece gündüz gayret göstermiştir. Boston ve
New York’taki teşkilatlanmada baş rol oldu. O artık radyo, televizyon, sokak ve
üniversitelerde davasını anlatmak gayesiyle konuşmaktadır.
Harekete Malcolm X’in etkisi ile
katılan ve ilerleyen yıllarda kritik roller oynayacak Louis Farrakhan,
gözlemlerini şu sözlerle ifade etmektedir: “Hiç kimse Malcolm ile başa çıkamazdı.
Çok parlak bir zekası vardı. Disiplinliydi. Onu hiç sigara içerken görmedim.
Hiç beddua ettiğini duymadım. Bir kadına kaş göz yaptığına hiç tanık olmadım.
Öğünler arasında hiç yemek yemezdi. Günde tek bir öğün yerdi. Sabah namazını
kılmak için her gün 5’te kalkardı. Randevularına asla geç kalmazdı. Saat gibi
dakikti.”
Onun gösterdiği gayret ile İslam
Milleti cemaati üyelerinin sayısı kısa sürede 50.000 ila 75.000 kişiye ulaştı.
Bu dönemdeki başarısı hakkında şu sözleri söyler: “İlahi bir insan olduğumu iddia
etmiyorum. Ben eğitim görmüş biri de değilim. Hiçbir konuda uzman da değilim.
Ama ben samimiyim. Samimiyetim, itibarımdır.”
Malcolm X bu arada Müslüman bir hemşire
olan ve bu teşkilat için çalışan Betty X adında birisiyle,Eljah Muhammed’ten
onay aldıktan sonra evlendi.
İslam Milleti içinde Eljah Muhammed’in
vekili olarak konuştukça, diğer imamlar onu kıskanmaya başladılar. Onunla
arasını bozmak isteyenlere karşı 1963 yılında bir konuşmasında Eljah Muhammed:“İşte benim en sadık, en yılmaz
vekilim. Ölünceye dek ayrılmayacaktır izimden” diyordu.
1958’de bir FBI ajanı Malcolm’u ve
İslam Milleti içindeki yerini açık yüreklilikle şöyle anlatıyor:“Mükemmel bir konuşmacıdır. Etkileyici
ve ikna edicidir. Yorulmak nedir bilmeyen uzman bir örgütçüdür. Malcolm’un
‘mavi gözlü şeytanlara’ büyük bir nefreti vardır ama bu nefretini asla şiddet
olarak açığa vurmayacak kadar zeki ve kültürlüdür. Korkusuzdur ve şahsına zarar
vermeye yönelik tehditlere ve sözlere pabuç bırakmaz. Bütün cevaplar parmağının
ucundadır ve onunla uğraşırken dikkatli olunmalıdır. Ne içki ne de sigara içer.
Yüksek ahlaklı bir karakteri vardır.”
İslam Milleti cemaati ülkede
yaygınlaşmaya başlayınca, FBI ajanlarını hareket içine yerleştirmeye başladı.
Bunu farketmiş ve hareket lideri Elijah’a bildirmişti. Diğer yandan Elijah’ın
gayri meşru ilişki içinde olduğunu oğlu haber verip bu ilişkilerden hamile
kalan kadınlar çocuklarını doğurduğunda, Malcom, Elijah’ın insanları kandıran
bir düzenbaz olduğunu anladı.
Elijah, siyahların desteklediği başkan
Kennedy hakkındaki sözlerinden dolayı 90 gün boyunca Malcom’un
herhangi bir yerde konuşmasını yasaklandı. Bunun ardından yaşananlar ile
birlikte hareketten ayrıldı.
Hareketten ayrıldığında yapmak isteğini
şöyle ifade ediyordu: “Allah’ın sadık bir kulu olarak nice zamandır buna(hacca)
niyetlenip duruyordum zaten. Ama altından kalkamayacağım bir meblağı
gerektiriyordu bu iş.”
Milyon dolarlık cemaatte hiç bir zaman
mala göz dikmemiş ve maddi sıkıntı içindeydi. Üvey ablasından aldığı para ile
hacca gider.
YENİDEN DOĞUŞ: HACC YOLCULUĞU ve DEĞİŞEN HAYAT
Malcolm dünyanın dört bir yanından gelmiş, rengi, ırkı, dili
çeşit çeşit Müslümanların, Rabbleri huzurunda tam bir eşitlik, kardeşlik içinde
bulunmalarına şahit olduğunu görünce şaşkına döner ve eşine yazdığı
mektubunda bunu şöyle dile getirir:
“Hz. İbrahim, Hz. Muhammed ve kutsal
kitapta adı geçen tüm peygamberlerin diyarı olan kadim kutsal beldede bütün
renklere ve bütün ırklara mensup insanlar arasında görülen sarsılmaz, gerçek
kardeşlik ruhunun bir eşine daha rastlamadım. Geçtiğimiz hafta, her renkten insanın
bana gösterdiği cana yakınlık karşısında büyülenmiştim, dilim tutulmuştu sanki…
Dünyanın her yerinden gelen, yüz
binlerce hacı vardı. Her renkten insan vardı; mavi gözlü sarışınlardan tutun da
Afrikalı kara derililere değin. Ama hepimizde birlik ve kardeşlik anlayışına
bağlı kalarak, aynı ibadeti yapmakla bütünleşiyorduk. Oysa Amerika’da
gördüklerimize bakıp beyazlarla ötekiler arasında hiçbir zaman, kardeşlik diye
bir şeyin var olmayacağına inanırdık.
Amerika’nın İslam’ı tanıması gerekir.
Çünkü Amerika’yı başındaki ırk belasından temelli olarak kurtarabilecek tek şey
İslam dinidir. Müslüman ülkelere yaptığım geziler sırasında, Amerikan
toplumunda “beyaz” olarak damgalanabilecek kişilerle tanıştım. Konuştum, hatta
onlarla aynı masada yemek yedim; ama İslam dini sayesinde bu insanların
kafasında “beyaz” damgasını yiyecek hiçbir düşünce barınmamaktadır. Çeşitli
renklere mensup olan insanlar arasındaki samimiyetin ve gerçek kardeşliğin
böylesine hiç tanık olmamıştım; birbirlerinin renklerine aldırdıkları bile yok.
Benden duyduğunuz bu sözler karşısında,
kim bilir, şaşırıp kalacaksınız. Ama hac sırasında gördüklerim, karşı karşıya
geldiklerim, eskiden beri sahip olduğum düşünce kalıplarının birçoklarının yeni
baştan düzene sokmamı ve eskiden beri sürdürdüğüm birçok yanlışlıkları bir yana
itmemi gerekli kılmıştır. Benim için pek zor olmadı. Bunlar katı inançların
bulunmasına karşın, her zaman gerçekleri araştıran ve yeni bilgilerin, yeni
deneylerin göz önüne serdiği hayat ilkelerini kabullenen birisi olmuşumdur hep.
Gerçek peşinden koşturan akıldan, yapacağı her atılımda belli bir esnekliği hiç
elden bırakmaması beklenir; işte ben, bu esnekliğe kapılarımı sonuna değin açık
tutan bir insanım.
İslam dünyasına geldim geleli on bir
gün oluyor; o gün bu gündür de, gözleri maviler mavisi ve saçları sarılar
sarısı ve tenleri beyazlar beyazı olan Müslüman kardeşlerle aynı yaratıcıya
inandığımız için aynı tabaklardan yemekteyiz, aynı bardaktan içmekteyiz, aynı
yataklarda (ya da aynı halılarda) uyumaktayız. Ve gene, “beyaz” Müslümanların
sözlerinde, davranışlarında, tutumlarında; Nijerya’dan, Sudan’dan, Gana’dan
gelen Afrikalı siyah Müslümanların gösterdikleri samimiyetin aynısını
bulmaktayım.
Hepimiz de gerçekten “kardeş” gibiyiz,
çünkü bu insanların aynı ilaha yönelen inançları; kafalarındaki tüm “beyaz”
imajları, davranışlarındaki tüm “beyaz” imajları, ruhlarındaki tüm “beyaz”
imajları silip atmıştır…
Hayatımda asla böylesine bir itibar
görmedim ben. Hayatımda bundan daha alçakgönüllü, bundan daha sıkılgan
hissetmedim kendimi asla. Kimin inanası gelir, bir Amerikan zencisi için bunca
izzet-u ikramda bulunulduğuna?…
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a
mahsustur.
Saygılarımla, El-Hajj Malik El-Shabazz
(Malcolm X), Mekke 1964”
Malcom X, hac dönüşü kendisine “El Hajj(Hac) Malik El Şahbaz” ismini künyeledi. Haccın kendi
üzerindeki etkisini ifade eden şu sözleri söyledi: “12 günlük hac ibadeti, ufkumu geçen 39
yılımdan çok daha fazla genişletti. Sen Allah’la beraber olunca, O, daima
varlığının işaretlerini sana hissettirir.”
Amerika`ya döndüğünde şunları
söylüyordu: “Ben ırkçıydım ve İslâmiyet’i ancak o şekilde benimsemiştim.
Fakat Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim`in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret
ettikten sonra şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim.”
İslami çalışmalarda bulunmak için “Birleşik Müslüman Camii” adlı hareketi oluşturdu. Burada ilk
olarak Ehl-i sünnet inancını yerleştirmek için çalışmaya başlar. Bir yandan
cemaatine namaz kılmayı öğretirken bir yandan da onların Kur’an ve sünnetle
bağlantılarını kurmaya çalışır.
Bu hareketin amacını hem kendi
ülkesinde hem de dünyaya duyurmak amacıyla Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden
bazılarına gitti. Gittiği yerlerde radyo ve gazetelerde halkının Amerika’da
maruz kaldığı şartları anlattı, destek istedi, bağlantılar kurdu.
10 Mayıs 1964’te Niyerya’dan yazdığı
satırlarda, nasıl karşılandığını anlatıyor: “Gittiğim her yerde biraz daha kalmam
için ısrar ettiler. Bu yüzden her ülkede, planladığımdan fazla kalmak zorunda
kaldım. Müslüman dünyada, Amerikalı bir Müslüman olduğumu öğrenince, hemen
seviyorlardı beni…”
ŞEHADETİ
Cahiliyenin en koyu karanlığından çıkıp
İslam’ın aydınlığına kavuşan el Hajj Malik el Şahbaz, kendi dışında cahiliyenin
karanlığında kalan insanlara da uzanan bir el olmak için yoğun gayret sarfetti.
Amerika’da İslam anlayışının doğru bir şekilde yerleşmesi, İslam gibi
gösterilmeye çalışılan tüm din dışı uygulamalara karşı çıktı.
Bu uyanışı hazmedemeyenler tarafından
14 Şubat gecesi çocuğu ve eşinin bulunduğu sırada evine ateş bombası atıldı.
Dondurucu soğukta, eşi ve çocuklarını alıp, yanmakta olan evden son anda
çıkmayı başarmışlardı.
Bu olaydan bir hafta sonra, 21 Şubat
1965 günü bir konuşma yapmak üzere Manhattan’da 400 kişinin karşısına çıktığı
kürsüde, selam verdikten sonra salonda bir karışıklık çıkar. Kürsüde bulunan
Malcolm, duruma hakim olmaya çalışarak; ”Durun! Durun! Telaşlanmayın, sakin
olun kardeşlerim“ der. Tam o esnada en ön sırada oturanlardan üç kişi aynı
anda ayağa kalkarak, nişan alıp Malcolm X’e hep bir elden ateş etmeye
başlarlar.
Sakalının arasından kanlar sızar ve
yere düşer. Tetikçiler yere düşmüş vücudunu iyice kurşunladıktan sonra
kaçarlar. Dört çocuğunun üzerine kapanan eşi ve dinleyicilerden bazıları hemen
sahneye koşarlar ancak 16 kurşun ile Malcom 39 yaşında şehid olmuştur.
Amerika’da yaşayan Arabistanlı birisi
tarafından İslami şartlarda toprağa verildi.
Onun söylediği şu sözü onu öldürerek
unutturmaya çalışanlara karşı her zaman için bir çağrıdır:“Zulüm, kısmak istediği sesi nara
yapar! Ve bazı ölüler, yaşayanlardan çok daha yüksek sesle konuşur.”
Suikastten 5 gün sonra Elijah Muhammed “Malcolm kendi düşünceleri yüzünden bu
akıbete uğramış bir riyakârdı.” dedi.
Cahiliyenin şaşmaz bekçileri,
insanların İslam aydınlığına kavuşmasını hazmedemeyenler ya da Kur’an’ın
ifadesiyle “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek isteyenler” (Saff, 8) bu davanın erlerini bitiremeyeceğini
anlamamıştır. Aynı ayetin devamında Yüce Allah bizlere şu müjdeyi veriyor: “Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah
nurunu tamamlayacaktır.”
MALCOM X ‘İN SÖZLERİ
“İnsanı küçük bir yaratık olmaktan alıp yetiştirerek, olgun
bir insan haline getiren şeylerden biri de imtihan, tecrübe ve sıkıntılardır.
Kar, yağmur ve fırtınadan geçerek gelirseniz, yapmak istediklerinizi güneş
çıkıp her şey düzeldiğinde daha kolaylıkla yapabilirsiniz.”
“En iyi nasihat, iyi örnek olmaktır.”
“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”
“Eğer, dikkatli olmazsanız, gazeteler, mazlumlardan nefret
etmenizi, zalimleri ise çok sevmenizi sağlar.”
“İnsanlar bir adamın bütün hayatının bir tek kitapla
değişebileceğinin farkında değiller.”
“Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.”
“Bana bir kapitalist gösterin, ben de size bir kan emici
göstereyim.”
“ Saçımıza gösterdiğimiz özeni beynimize de
gösterebildiğimizde, bin kat daha iyi durumda olacağız.”
“Bize kalmayacak dünya için, bize kalacak günahlar
biriktiriyoruz.”
“Eğer bir amaç uğruna ayakta değilseniz, her darbe sizi yere
serebilir.”
————————-
Kaynakça:
1. Malcom X; Alex Haley, İnsan Yayınları
3. Malcolm X, Recep Şentürk, İlke Yayınları
4. Şehadetinin 48.Yılında Malcolm X Malik El-Shabaz (19 Mayıs
1925 – 21 Şubat 1965), Dr Sami Gören (Makale)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder