KARDEŞLİK HUKUKUNU
ZEDELEMEYELİM!
Bismillahirrahmanirrahim
“Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.” (Al-i İmran: 103)
Kur’an, sünnet ve selef–i salihinin yolunu esas almak, İslami bir toplumun uzvu olarak yaşamak ve değişen şart ve ortamlarda İslami duruşundan ödün vermemek Allah Teâlâ’nın büyük lütuflarındandır.
Dünyevileşmenin yoğun bir şekilde dayatıldığı, birçok yerde batılın hak kalıbında sunulduğu, İslam düşmanlarının Müslümanların onuruyla oynamak, darbe vurmak ve etkisizleştirmek için yoğun bir çabanın içinde bulunduğu bu ortamda İslami çizgiyi muhafaza etmek zordur. Müslümanların böylesi bir zamanda İslam’a sıkıca sarılmaları ve birbirleriyle kenetlenmeleri gerekir. Dünyevileşmeden uzak durmak, İslam ve Müslümanların maslahatını her türlü çıkar ve menfaatin önünde tutmak, bunun için çabalamak büyük bir erdemdir. Böyle bir oluşumun içerisindeki Müslümanlar daima hassasiyet ve duyarlılık göstermeli, bu birlikteliği geliştirmek için gayret içerisinde olmalıdırlar.
Son yıllarda İslami hassasiyetleri olan Müslümanların savrulduğu, dünya nimetlerine dalarak İslami hedeflerinden vazgeçtikleri ve daha önce haram olarak nitelendirdikleri alanlara açılarak, haram helal sınırına aldırmaksızın zenginleşmek için çabaladıklarıyla ilgili çok şey söylenmekte hatta bununla ilgili makaleler ve kitaplar yayınlanmaktadır. Bu yöndeki söylem ya da ithamların tamamının doğru olduğu söylenemez. Her şeye rağmen İslami çizgilerini muhafaza etmek için çabalayan, İslam’ı dünyalık hiçbir şeye değişmeyen ve bu alanda gayret sarf eden Müslümanların varlığı inkâr edilemez. Allah Teâlâ’dan bu kardeşlerimizi muhafaza etmesini ve ayaklarını İslam üzere sabit kılmasını diliyoruz.
Bu konuda söylenenlerin tümü doğru olmazsa bile doğruluk payının olduğu da bir gerçektir. Dünyevileşmenin birçok Müslümanı İslami çizgiden uzaklaştırdığını, helal haram sınırının zorlandığını ya da çiğnendiğini, İslami kaygıların büyük ölçüde gevşediğini görünce içimiz kan ağlamaktadır. Oysa hiçbir maddi menfaat, makam ve mevki İslami duyarlılığı gölgelememeli, Müslümanca duruşu zedelememelidir. Geçici olan dünya ve içindekiler; kalıcı ve sürekli olan ahiret hayatının önüne geçmemelidir.
Bugün zahiri bir bahar havası yaşansa bile zulmün ve küfrün kaynağı varlığını korumaktadır. Müslümanlar her zamanki gibi uyanık olmalıdırlar. Fert ve yapı olarak Rabbimizin razı olacağı şekilde birbirimizi uyarma ve koruma konusunda hepimiz sorumluyuz. Birbirimizi itham etmeden, tahrik etmeden, inatlaşmadan bu sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz.
Birbirlerinin hata ve yanlışlarını yan yana gelip birebir ileterek çözme yerine gazete köşelerinden ya da televizyon ekranlarından birbirlerine yüklenmeler, hakaretler ve töhmetlerde bulunmalar rahatsızlık verici boyuta ulaşmıştır. Bir Müslümanın hata ve yanlışını milyonlarca insanın önünde tekrarlayıp imha kampanyalarına girişmek, gıybetin ve töhmetin en büyüğü olup belki büyük günahlara neden olmaktadır. Hiçbir Müslüman kardeşimiz ve hizmet eden yapı, elimizden ve dilimizden zarar görmemelidir. Milyonlarca insan karşısında Müslüman kardeşlerini rencide etmek, onları tahkir etmek, hak ve hukuklarını çiğnemek sadece şeytan ve dostlarının gönlünü hoş etmektir.
İki Müslümanın birbirini çekiştirme, eleştirme ya da kavga etme yeri gazete köşeleri, televizyon ekranları ve sosyal medya olmamalıdır. Müslümanlar arasındaki tartışma ve çekişmelerin ölçüsüz bir şekilde gazete köşelerine, televizyon ekranlarına ve sosyal medyaya çekilmesi ne ahlakidir ne insanidir ne de İslamidir.
Müslüman kardeşinin hak ve hukukunu çiğnemek, onu kötü duruma düşürmek için çabalamak Müslümanlara yakışmaz. Özellikle davetçi olarak bilinen ve Hz. Peygamberin varisi olmaya aday olan veya öyle tanınan şahsiyetlere bu tavır hiç yakışmaz.
Müslümanların bir araya gelerek hal edebilecekleri meselelerini gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında ve sosyal medyada gündeme getirip birbirlerine dil uzatmaları ve hakaretlerde bulunmalarından büyük rahatsızlık duymaktayız. Bu işleri yapan Müslümanlara çağrımız, kardeşlik hukukunu çiğnememeleri ve zulüm olan bu tür davranışlardan uzak durmalarıdır. Sorun ya da sıkıntılar varsa bunların çözümü, bir köşeye yaslanıp diğer Müslümanları karalamak ve töhmet altında bırakmak değildir. Bu tür davranışlar sorun çözmek yerine kin, nefret ve düşmanlıklara sebebiyet vermektedir. Bu ise şeytan ve dostlarının arzuladığı bir durumdur. Oysa Müslümanlar samimi olarak bir araya gelip hata ve yanlışlarını birebir konuşurlarsa hem sorunların çözümü kolaylaşacak hem de insi ve cinni şeytanların zarar vermesi engellenmiş olacaktır.
Müslümanlar, kardeşlerinin hak ve hukukunu korumak için çabalamalı, rencide edecek ve İslam düşmanlarının istismarına yol açacak davranışlardan uzak durmalıdır. Aralarında sorun olan Müslümanlar, salih ortamlarda bir araya gelip İslami kardeşlik çerçevesinde sorunlarını hal edebilirler. Yeter ki İslami duyarlılık muhafaza edilsin ve menfaatler kardeşliğin önüne geçmesin.
Müslümanların her zamankinden daha çok birbirlerine sahip çıkmaları ve dayanışma içerisinde olmaları gerekir. Yekvücut hareket ederek, kendilerine karşı kurulan tuzakları boşa çıkarmalı, oyunları bertaraf etmelidirler.
Rabbimiz bizleri, Müslüman kardeşlerine kötülük etmekten sakındırsın.
Allah’a emanet olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder