6 Mart 2016 Pazar



ÇOCUK EĞİTİMİNDE İSLAMİ AİLE MODELİ

Hamd, bize kendi nefislerimizden eşler, eşlerimizden de çocuklar ve torunlar yaratan ve bizleri güzel nimetlerle rızıklandıran Allah’a mahsustur. Salât ve Selamda merhamet, fazilet, adalet ve edepte en güzel örnek, mükemmel aile reisi Hz. Muhammed’e olsun.

İslam toplumu aile esasına dayanmaktadır. Aile, genel tanımı itibariyle toplumun çekirdeği ve onu meydana getiren parçaların en küçüğüdür. Aile; birbirinden destek alan, birbirine dayanan ve yaslanan, birini çekince diğeri ayakta kalmayan birden fazla unsurun birlikteliğidir. Aile, acının, sevincin, ekmeğin, aşın, barınağın en yoğun biçimde paylaşıldığı ortamdır. Aile, kişinin huzur bulduğu ortam, neslin devamı için bir vesile, kişiyi günah iş ve davranışlardan koruyan bir engel ve kalkandır. Aile, kendimizi, eşimizi, çocuklarımızı ve yakınlarımızı Rabbimizin bildirdiği inanç ekseni çerçevesinde yetiştirmeye çalıştığımız ve sığındığımız güvenli limanımızdır.

            İnsanlığın değişmez değerlerinin diğer adı olan Aziz dinimiz İslam, müntesiplerinin eliyle sağlam, sağlıklı ve huzurlu bir toplum kurmayı amaçlar. Bunun yolunun da “İslami Aile Modelinden” geçtiğini ifade eder. Yüce kitabımız Kur’an, bizlere model ve örnek ailelerden (Adem’in, Nuh’un, İbrahim’in, İmran’ın ailesinden) bahsederek, cennetin dünyadaki şubesi olan ailenin nasıl olması gerektiğini öğretmiştir. Toplumsal yozlaşmanın zirve yaptığı, yalan, dolan ve sahtekârlığın doğal karşılandığı bir toplumda yaşıyor oluşumuzun altında yatan sebep bozulan aile düzenidir. Dolayısıyla bu kötü gidişe dur demek için yine bozulmanın başladığı yerden; yani aileden düzeltmeye başlamak lazım toplumu. Aksi takdirde toplumdan şikayet ederek, memleket meseleleri lafazanlığı yapmaya hakkımız olmadığı gibi hiçbir faydası da yoktur. Toplumsal değişim de ancak tevhid, adalet ve özgürlük şiarıyla yüceltilmiş bir aile modeliyle mümkündür. İslam’a göre her aile, tevhid bilinciyle vahdete atılmış mübarek bir adımdır. İslam, dünyayı minyatür bir cennete çevirmek için gönderilmiştir. Müslüman aile; sevgi, şefkat ve dayanışma temelleriyle yükselen ailedir. Bu aile modelinde anne ve babanın birçok vazifesi olmasına karşın bunların içinde en öncelikli ve önemli olanı çocuklarının terbiyesidir; güçlü ve salih bir nesil oluşturmaktır.

İslami bir ailede ebeveynler çocuk eğitiminin küçük yaşlardan başlandığının bilincindedirler. Çünkü okul öncesi dönem  (0-6 yaş) olarak bilinen ve pedagogların ittifakıyla kritik dönem diye adlandırılan bu dönem çocuğun karakter ve şahsiyetinin belirginleştiği dönemdir. Bu dönem, çocuğun "şuuraltı beslenme dönemidir". Bundan dolayı, okul öncesi eğitim hayatın ilk ve en önemli basamağıdır.  Hatta bazı İslam alimleri meseleyi daha geniş bir pencereden ele almış ve çocuk eğitimine, sanıldığının aksine çocuğun doğumuyla değil, bu işin önemini vurgulamak amacıyla “eş seçiminden” başladığını ifade etmişlerdir. Salih bir baba ve Saliha bir annenin çocuk eğitimindeki etkisi göz ardı edilmemelidir. Rabbimizin rızasının gözetildiği ve prensiplerinin uygulandığı bir ortamda yetişen çocuk daha sağlıklı ve huzurlu bir birey olarak hayata adım atacaktır. “Dedenin yediği elmadan torunun dişleri kamaşırmış” düsturundan yola çıkan anne ve babalar önce kendi eksiklerini tamamlayarak çocuklarına güzel örneklikler sergilemelidirler.

            Çocuk yetiştirmek meşakkatli, bir o kadar da sabır isteyen bir uğraştır. Hepimiz birer emanetçiyiz ve çocuklarımız bize Rabbimiz tarafından verilmiş en büyük emanettir. Rabbimiz Allah(cc) Tahrim suresinin 6. ayetinde “Siz ey iman edenler! Kendinizi ve yakınlarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan tarifsiz bir ateşten koruyunuz!” buyurarak bizlere, çocuklarımıza sahip çıkma noktasında müthiş bir ikazda bulunmaktadır. Kutlu Nebi (sav) “Hepiniz çobansınız ve güttüğünüzden mesulsünüz” ve “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir miras bırakmaz” buyurarak bu emanet bilincimizi daha bir diri tutmaktadır. Çocuklarımızı dünya ve cehennem ateşinden korumak, bütün şeytani tuzaklara ve hastalıklara karşı koruyucu aşılar yapmak, onları yarınlara müslümanca hazırlamak İslami bir ailede her anne ve babanın görevidir.
           
            Müslüman bir ailede ebeveyn, çocuğunu hem ruhi, hem bedeni, hem de ahlaki anlamda eğitmekle mükelleftir. Çocuğa ilk öğretilecek kelime “Allah” olmalıdır. Onlara her zaman helal lokma yedirilmeli, evdeki dini, ahlaki ortam en güzel şekilde ayarlanmalıdır. Şükür, sabır, sadakat, merhamet, iyilik vb. ahlaki terimler örnek olunarak öğretilmeli, İslam büyüklerinin hayatları anlatılarak çocukların bunları örnek almaları sağlanmalıdır. Yedi yaşına gelindiğinde namaz kılmak, oruç tutmak vb. ibadetler uygulamalı öğretilmeli, çocuk on yaşına geldiğinde en güzel şekilde dini vecibelerini yerine getirecek halde olmalıdır. Bunun yanında çocuğun cemiyet içinde yaşayan bir birey olduğu gerçeği de unutulmadan, başkalarıyla paylaşma ve birlikte iş yapma kabiliyeti geliştirilmelidir. Günümüzün problemlerle do­lu ve karmaşık dünyasında, böyle bir istikamet sunan, insanî ve ahlâkî değerleri ihtiva eden bir eğitim anlayışına her ailenin ihtiyacı vardır. Şu bir gerçek ki, İslam’a aykırı davranışların benimsendiği, yaşandığı ve yadırganmadığı bir aile ortamında Müslüman çocuk yetiştirmek, çölde gül yetiştirmekten zordur.
           
            Kur’an ve sünnete uygun yani ideal çocuk, fıtratı bozulmamış çocuktur. İdeal aile ise bu fıtratı muhafaza etmeye çalışan ailedir. Rabbimiz, insanın anne karnından hiçbir şey bilmeden doğduğuna işaret eder. Bir rivayete göre de Resulallah (sav) çocuğun fıtrat üzere yani Rabbini birleme potansiyeli ile doğduğunu, ama onu anne ve babasının Yahudi, Nasrani ve Mecusi yaptığını söyler. İslami aile modelinde anne ve baba çocuğunu eğitirken bu fıtrat hadisi kendine düstur edinmeli ve çocuğunu Allah’ın çizdiği fıtrat kanunları çerçevesinde eğitmeyi kendine ilke edinmelidir.

            Ailenin baskıcı ve otoriter, aşırı serbestliğe dayanan, tutarsız, kararsız ve sorumsuz, aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumları Müslüman bir ailede olmaması gereken ve ileride sıkıntılara neden olacak hatalı davranışlardır. Çocuğu korkutup tehdit etmek, onun evhamlı, korkak ve sabit fikirli olmasına sebebiyet verecektir. Ceza vermek suretiyle sağlanan terbiye korkuya dayanan, temeli çürük bir terbiyedir. Çocuk üzerinde disiplin sağlamanın en emin yolu sevgi, şefkat göstermek ve çocuğa iyi örnek olmaktır. Şurası unutulmamalıdır ki, çocuğa harcanmış emek, boşa gitmeyen büyük bir yatırımdır. Aile, çocukla kaliteli ve dengeli zaman geçirmelidir. Çocukla nitelikli beraberlikler oluşturulmalıdır. Çocukla zamanı fazla geçirmek iyi bir iletişim oluşturmak anlamına gelmez. Buna ev hanımı annelerin dikkat etmesi gerekmektedir. Anne ve baba olarak çocuklarımızı kötü arkadaş ve ortamlardan, iletişim araçlarının ve medyanın mikroplarından arındırmalıyız. Çocuklara özgüven ve ahlak kazandırmalı, israfın her çeşidine karşı bilinç vermeliyiz. Çocukların zihinlerine kul hakkı ve adalet bilincini yerleştirmeli ve onlarda bu güzel hasletlerin meleke haline gelmesine çalışmalıyız.

            Müslüman bir ailede çocukla birlikte ibadet etmek, onun aklının alabileceği sözcükleri söylemek, bununla birlikte bunları ders anlatıyor havasında değil, çocuğun sevgi ve güvenini kazanarak, duygularına hitap ederek, sevdirerek ve yeri geldiğinde oyuna dönüştürerek sunabilmek önemlidir. Din ve manevi eğitim derken hep Kur’an okutmak ve namaz kıldırmak gelir aklımıza; oysaki Allah katında hak din olan İslam hayatın tümünü kuşatır. Sokağa çıktığımızda bir hayvana karşı davranışımız, bir misafir geldiğinde tutumumuz, yaşlı insanlarla diyaloglarımız, komşularımızla ve yakın akrabalarımızla münasebetlerimiz çocuğun dünyasında hayata dair kareler oluşturacaktır.

            Hülasa, İslami aile modeli, şahsiyetli bireylerin yetiştiği, vahyi önceleyen, fedakar ve itaatkar, Allah’a ibadet eden, çalışkan ve merhametli, misafirperver bir aile modelidir. Bu aile içinde eğitilen çocuklar dünyayı esenlik yurduna çevirmeye aday kişilikli ve şahsiyetli fertlerdir. Ebeveynin en büyük gayesi çocuğunu iyi yetiştirmektir. Hz. Ali’nin dediği gibi “Çocuklarınızı kendi yaşadığınız zaman göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” Eğitim ne kadar kuvvetli olursa, aile o kadar sevgi denizinde yüzecek, sevgi denizi ne kadar coşarsa toplumda o kadar huzur içinde yaşayacaktır.

            Ne mutlu Rabbimizin bizlere emanet ettiği göz nurumuz, yarınlar için umudumuz çocuklarımızı İslami bir aile atmosferi içinde yetiştirenlere. Ne mutlu kutlu Nebi’yi örnek alıp, çocuklarını en güzel edeple edeplendiren anne ve babalara.




                                                   İdris GÖKALP

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder