EMPERYALİST
ÜLKELERİN GÜNAH GALERİSİ
Bismillahirrahmanirrahim
Bu yazımızda
emperyalist ülkelerin tarih boyunca işlemiş oldukları katliam, vahşet ve
insanlık suçlarından bahsetmeye çalışacağız.
Şunu hemen
belirtelim ki emperyalist ülkelerin yaptığı cürümlerin hepsini yazmaya kalksak
bize ayrılan sayfalar buna yetmez. Bu sebeple batılı emperyalistlerin yaptığı
zulümlerden özetle bahsedeceğiz. Bilinmesi gerekir ki bu zulüm ve vahşetler
burada bahsedilenlerden ibaret değildir.
Emperyalist İngilizlerin Kanlı Tarihi
İngiltere,
emperyalizmin en eski temsilcilerindendir. Uzun yıllar boyunca “üzerinde güneş
batmayan imparatorluk” sıfatını
taşıyan ve tüm insanlığı kana, acıya boğan bir hükümdarlık kuran İngiliz
emperyalizmi, bugün bu gücünü yitirmiş olsa da, ABD’nin her türlü emperyalist
işgal ve operasyonlarına bilfiil katılmaktadır.
Türklerin bir
atasözü var; “Karda yürür, izini belli etmez.” Bu söz tam da İngilizleri
anlatan bir ifadedir. İngilizlerin öyle ince, öyle sinsi hileleri vardır ki,
‘ağzınızdaki dişlerinizi söker ama siz farkında bile olmazsınız.’ İngiliz
siyasetinin en büyük özelliği kendini çok iyi kamufle etmesi ve yaptıklarıyla
ön plana çıkmamasıdır.
Eski gücünden
çok şey kaybetmiş olsa da; çok önemli maden kaynakları, verimli araziler ve
gelir getiren büyük şirketlerin dolaylı olarak İngiltere’nin elinde olduğu
unutulmamalıdır. Şuan İngiltere dünyada ABD’den sonra en büyük ikinci yatırımcı
ülkedir ve 2 trilyon dolara yakın bir dış yatırım stoku bulunmaktadır.
İngiltere,
orijinal adı Büyük Britanya (Birleşik Krallık)’tır. Bu krallık dört devletten
oluşur; İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda. Yönetim şekli monarşidir.
Yani bir kral-kraliçe-prens tarafından yönetilmektedir. İkili parlamenter bir
sistemi vardır. Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası. Avam Kamarasını halk
seçerken, Lordlar kamarası monark tarafından soylular (seçkinler) arasından
seçilir. Avam kamarasının aldığı kararlar, Lordlar kamarası tarafından
onaylanmadığı müddetçe hiçbir önemi ve bağlayıcılığı yoktur. Avam kamarası
sadece sistemi tatbik etmek ve sistemle halk arasındaki uyumu sağlamakla
görevlidir.
İngiliz Barbarlığının Tarihi
İngilizler;
Cermen halklarından olan Angluslardan (Angle) gelmedir. Daha sonra yine bölge
halklarından olan Saksonlarla karışmıştır.
Britanya
İmparatorluğu’nun temelini ise, 1588’de Avrupa’nın en güçlü donanması olan
İspanyol Armadasını yenilgiye uğratan Kraliçe I. Elizabeth attı. Bu tarihten
itibaren iyice güçlenen Britanya İmparatorluğu Kuzey Amerika’da büyük
katliamlar gerçekleştirerek (Kızılderili katliamları) ilk kolonilerini kurdu.
Ardından 1707’de İngiltere ve İskoçya birleşerek Büyük Britanya ve İrlanda
Birleşik krallığı kuruldu. Takriben 130 yıl sonra yani 1837’de ‘Britanya
İmparatorluğu’ olarak yeniden kuruldu.
1921
yıllarından neredeyse dünyanın dörtte biri İngiliz yağması ve sömürüsü altında
can çekişiyordu.
1948’de İngiltere’nin
önünü açması ile kurulan İsrail Devleti, bölgede resmî olarak 50 yılı aşkın bir
süredir onlarca katliama imza atmış bir “terör devleti” olarak varlığını
sürdürmektedir. Filistinlileri katlederek, işkence ve sürgün ederek
topraklarını her geçen gün büyütmektedir. Oysa Filistinli katliamları
İsrail’den de önce başlamıştır. Bu katliamların en büyüğü 1936 yılında İngiliz
yönetimi sırasındaki genel grevde olmuştur. 1939 yılında ayaklanma
bastırıldığında 40 bin Filistinli öldürülmüş 20 bini tutuklanmış ve 110
Filistinli de asılmıştır.
1948 yılında
ise Filistin’i İsrail için elinde tutan İngiltere; Yahudilerin yeterince
yerleşmesi, kurumlaşması ve bölgede aslan payı cinsinden söz ve güç sahibi
olmasını sağladıktan sonra İSRAİL devletinin kurulmasına imkân vermek için
Filistin’i boşaltmıştır.
İngiliz
İktisatçı Jevons’un şu sözleri tüm emperyalistlerin/sömürgecilerin dünyaya bakış
açılarını çok güzel yansıtmaktadır: “Kuzey Amerika ve Rusya ovaları bizim ekin
tarlalarımızdır; Chicago ve Odesa bizim ambarlarımızdır; Kanada ve Baltık bizim
kereste ormanlarımızdır; Avusturalya’da (Malay, Polinezya, Malinezya,
Mikronezya, Yeni Zelanda) bizim koyun çiftliklerimiz vardır; Arjantin’de ve
Kuzey Amerika’nın batısında ki kırlarında bizim öküz sürülerimiz yayılır; Peru
altınını gönderir, Güney Amerika ve Avustralya altını Londra’ya akar; Hindular
ve Çinliler çayı bizim için yetiştirirler ve bizim kahve şeker ve baharat
çiftliklerimiz tüm Hint adaları üzerindedir. İspanya ve Fransa bizim
bağlarımız, Akdeniz meyve bahçemizdir ve uzun süre Güney birleşik Devletlerini
kapsayan bizim pamuk alanlarımız artık dünyada ki sıcak bölgelerin her yanına
yayılmaktadır.”
Sömürgeler
içerisinde “Kara Afrika” kadar Hindistan’daki tablo da ürkütücü idi. İngiltere
tarafından yüzyıla yakın bir süre baskı altında tutulan Hindistan, yıllar
boyunca süren bağımsızlık mücadelesi sırasında öldürülen yüz binlerce insanın
dışında daha sonraki kışkırtılmış din savaşları döneminde de korkunç
katliamlara sahne oldu. İngilizlerin “böl-yönet” taktiğinin kurbanı olan
Hintliler, Pakistan ayrılığı döneminde 200 binden fazla ölü verdi.
Hindistan’ı
işgal ederek sömürgeleştiren İngilizler, orada bulunan yerli el dokumacılığını
yok etmedikleri sürece İngiliz fabrika kumaşlarına pazar açamayacaklarını
anlayınca, Hindistan’daki yerli kumaş üretimini yok etmek üzere Hindistanlı 20
binin üzerinde dokumacının başparmaklarını keserek onları Hint kumaşı üretemez
duruma düşürmüştür. Böylelikle hem dünya pazarlarında Hindistan kumaşını yok
ederek İngiliz kumaşının egemenliğini sağlamaya yönelmiş, hem de bir milyar
nüfuslu Hindistan’ı İngiliz kumaşlarının tüketicisi ve müşterisi durumuna
düşürmüştür. Bu İngiliz vari alçaklık, yaşanmış örnekler içerisinde sadece bir
tanesidir.
2 Mayıs
1857’de Delhi yakınlarında Meerut’taki askerlerin ayaklanmasıyla başlayan ve
buradan Hindistan’a yayılan ayaklanma kanlı şekilde bastırıldı. İngiltere
ayaklanmayı bir ırk savaşına dönüştürdü ve İşgalci İngilizler, girdikleri bütün
köylerdeki insanları imha ettiler.
Aynı yıl
İngilizler Delhi’yi ele geçirdiler. İşgale karşı ayaklanma Şubat 1859’a kadar
sürdü. Yine on binlerce Hintli katledildi.
İngilizler
1859’de ise Hindistan’da Morar’ı işgal ettiler.
Şu olay
İngilizlerin kibrini, barbarlığını ve zulmünü anlatmaya yeter. 1919 yılında
İngiliz işgali altında bulunan Hindistan’daki Hintliler, dini bir ayin için
toplanırlar. O sırada bir İngiliz misyoneri kadın, bisikletiyle oradan geçer.
Bu kadın oradan geçerken Hintlilerin kendisine saygıda kusur ettiğini yani
önünde eğilmeyip yere kapanmadıklarını görünce doğru General Dyere gidip
şikâyette bulunur. Bu olay üzerine General Dyere küçük bir birliği bu
topluluğun üzerine gönderip ateş açılması emrini verir. 15 dakika içerisinde
700 kişi ölür. Sağ kalanlar ise ibreti âlem olsun diye Hindistan sokaklarında
yüz üstü süründürülür.
İngiltere’nin
merkezden gönderdiği müfettiş, generale bu olayı niçin yaptığını sorduğunda
General Dyere, tam bir İngiliz kibri ile şöyle cevap verir: “Bu Hintliler kendi
Tanrılarına saygı için yerlerde yüz üstü sürünürler. Ben onlara bir İngiliz
kadınının Hint Tanrılarından daha yüce ve kutsal olduğunu göstermek için bunu
yaptım” der. Hindistan’ın her yerinde İngilizlerin aleyhine gösteriler
yapılmaya başlar. Bu ayaklanmaları bastırmak ve halkı sakinleştirmek için
İngiltere, General Dyere’in hak ettiği şekilde cezalandırılacağını söyleyerek
görevden alır. Fakaaat, 13 Nisan 1919 da ‘Amritsar şehrini kan gölüne çeviren
adam’ diye tarihe geçen bu alçak General İngiltere’ye döndüğünde Lordlar
kamarasında ağırlanıp kendisine üstün hizmet madalyası verilir. İşte İngiliz
siyaseti, İngiliz hainliği ve İngiliz sinsiliği…
İngiltere
sömürge tarihinde önemli bir yeri bulunan Avustralya’da, 1788-1938 yılları
arasında uygulanan soykırım ve tehcir, bizzat İngiliz Merkezî Hükümeti
tarafından 1824 yılında çıkarılan savaş kanunları çerçevesinde uygulanmıştır.
Yapılanları tanımlamak için barbarlık kelimesi bile kifayetsiz kalır… Öyle ki
Tazmanya’da binlerce yerli erkeğin cinsel organı kesilerek hadım edildi.
Çeşitli nedenlerden dolayı öldürülmekten kurtulan yerliler ve buna direnen
yerliler ise seri bir şekilde katledildiler. Yine “Queensland” bölgesinde de,
1824 ve 1908 yılları arasında yerli nüfusun % 25’lik bölümü olan 10.000 kişi
katledildi.
1885-1887
yılları arasında dayanılmaz işgal ve baskı politikasına karşı çeşitli
direnişler oldu. İngiliz sömürge yönetimi, bu direnişlerde ölen her beyazın
karşılığında ceza olarak yerlilerden 50’sini katletti.
1788 yılında Avustralya Kıtasında 750.000 siyah derili yerli Aborjin yaşamaktaydı. 1911 yılına gelindiğinde, bu sayı 31.000 kişiye düşmüştü.
1788 yılında Avustralya Kıtasında 750.000 siyah derili yerli Aborjin yaşamaktaydı. 1911 yılına gelindiğinde, bu sayı 31.000 kişiye düşmüştü.
1860’da
Pekin’i işgal ettiler.
1874’te
Sudan’ı işgal ettiler.
1882’de
Mısır’ı işgal ettiler.
1881’de Mehdi
ayaklanmasıyla kovulduğu Sudan’ı 1896-1898 yılları arasında tekrar ele
geçirdiler.
1890’da Kenya
ve Uganda’yı işgal etti. İngiliz terörü aralıksız on yıllarca sürdü. 1950’li
yıllarda Kenya tam bir toplama kampına dönüştü. Ekim 1953’te İngiliz
emperyalizmi 138 bin Afrikalıyı gözaltına aldı. Aynı yıl 1300 Kenyalı
katledildi. Kenya’da İngiliz işgali boyunca köyler yakıldı, 39 toplama kampında
70 bin Kenyalı tutsak edildi ve bu süreç zarfında 30 bin Kenyalı vahşice
öldürüldü.
1900’de Güney
Afrika’da Boer’lere saldırıldı. İngilizlerin yakaladıkları ve toplama
kamplarına koydukları çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 20 binden fazla Boer
öldürüldü. 1902’de Vereeniging anlaşması sonunda Boerler bağımsızlıklarını
yitirdi.
12 Mayıs
1916’da İrlanda kurtuluş mücadelesinin önderlerinden James Conolly gizli bir
duruşmayla idam edildi. Kangrene dönüşen yaraları nedeniyle ayakta duramaz
halde olan Conolly koltuğa oturtularak kurşuna dizildi.
İngiliz işgali
altındaki İrlanda’da 1922-23 arasındaki iç savaş boyunca İngiltere hükümeti pek
çok IRA önderini yargılamaksızın idam etti. Ayrıca birçok Cumhuriyetçi ele
geçirilir geçirilmez kurşuna dizildi.
İngiltere
1927’de Shanghay’da İngiliz egemenliğine başkaldıran on binlerce Çinli işçiyi
katletti. 1929’da İngiltere işgali yıllarında Siyonist zulme isyan eden
Filistinlilerden 200 isyancıyı İngiliz güçleri katletti.
Birçok Arap
köylü idam edildi, birçoğu hapsedildi. Yine İngiliz emperyalistler 1936 yılı
içinde 1000 Filistinliyi katlettiler.
İngiltere,
Siyonizm’in silahlandırılması ve Ortadoğu’ya yerleştirilmesinde önemli rol
aldı. Bu destek nedeniyle İngiliz güçlerinin 1939 yılında Ortadoğu’dan
çekilmesiyle 5000 Arap katledildi. 14 bin Arap yaralandı. Ayrıca İngilizler,
özel terör örgütü olan “Özel Gece Birlikleri’ni” kurdular.
1931
Temmuz’unda İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri Hindistan’a 500 ton bomba attı.
1945-50 arasında
100 bin Korelinin öldürülmesinin sorumlularından biri de İngiliz
emperyalizmidir.
İngiltere,
işkence aletleri de pazarlıyordu. 11 Ocak 1995’te Channel 4’te yayınlanan bir
programda,
Arabistan’a 20
milyon Sterlin’lik işkence aletleri satıldığı açıklandı.
Endonezya’da
Suharto rejiminin 1976 yılında işgal ettiği Doğu Timor’da uyguladığı soykırıma
İngiltere tam destek verdi. Bugüne kadar Doğu Timor’da 210 bin kişi katledildi.
İngiliz hükümetleri Suharto’nun 30 yıldır süren diktatörlüğünü askeri ve mali projelerle
destekliyordu.
İngilizlerle
alakalı son sözümüzü bir Kızılderili atasözü ile bitirelim; “Eğer bir derede
iki balığın kavga ettiğini görürseniz, bilin ki oradan uzun bacaklı bir İngiliz
geçmiştir.” Bu söz; İslam coğrafyasında yaşanan tüm karışıklığa ışık tutuyor
öyle değil mi?
Amerikan Emperyalizmi
Amerika
kıtasının 1492’de Avrupalılar tarafından keşfinden sonra İspanyollar,
Portekizler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkları da katlederek
geniş toprak sahibi oldular. İngilizler, Amerika kıtasındaki topraklarını
genişlettikten sonra İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler
alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdular. 18. Yüzyılın ortalarına doğru
bu kolonilerin sayısı 13’ e yükseldi.
İngilizlere
bağlı olan bu koloniler, İngiliz kralının tayin ettiği bir vali tarafından
yönetiliyor ve birde meclisleri bulunuyordu. İşte bu 13 koloni Amerika
devletinin temelini oluşturdu.
İngilizler bu
kolonilerden ağır vergiler alıyordu. Zaman içinde bu koloniler ile İngiltere
arasındaki ilişkiler bozulmuş ve İngilizlerle 6 yıl sürecek bir savaş
başlamıştı. Bu savaşın sonunda koloniler, Hollanda, Fransa ve İspanya’dan da
aldıkları destekle İngilizleri mağlup etmiş ve 1787 Amerika Birleşik
Devletlerini kurmuşlardır. ABD bayrağında ki 50 yıldız, 50 eyaleti
simgelemektedir.
ABD, bugün
insanlığa karşı işlenen her suçun kaynağı ve odağı haline gelmiş bir terör
devletidir. Bu konuda tartışılmaz bir yere sahiptir. Ve her gün suçlarına bir
yenisini eklemektedir.
1950’lerden bu
yana, yalnızca ABD tarafından tezgâhlanan darbeler bile bunun en açık
kanıtıdır. O kadar ki, bu darbelerin sayılması bile mümkün değildir. Yalnızca
Türkiye’de 1971 ve 1980’de olmak üzere iki darbe tezgâhlayan ABD, dünyadaki
bütün kukla yönetimlerin baş destekçisidir.
1945’ten
1977’ye kadar ABD’nin tüm ülkelere yaptığı 140 milyar dolarlık “yardım(!)”ın
üçte ikisini (3/2), Amerikan yanlısı cuntalara gönderilmiştir.
Bunun 13,5
milyarı G. Kore’ye, 5,5 milyarı Brezilya’ya, 3 milyarı İran Şahı’na gitmiştir.
1979’da dünyanın en baskıcı yönetimlerinden 15’i, patronluğunu ABD’nin yaptığı
Dünya Bankası’ndan 2,9 milyar dolar yani yaklaşık tüm kredilerin 1/3’ünü
almışlardır. Rakamlar bile göz önüne alındığında kukla diktaların nasıl himaye
edildiği, nasıl ayakta tutulduğu görülmektedir. Öte yandan Uluslararası Af
Örgütü’nün 1998 verilerine göre 193 devletin yaklaşık üçte ikisinde, yani
ABD’nin “sevgisi ”ne layık görülen ülkelerde, yılda en az 500 bin kişi
sistematik işkenceye uğramaktadır.
Amerikan Emperyalizmine Hizmet Eden Kurumlar
Amerikan
emperyalizminin denetiminde bir dünya hükümeti gibi çalışacak Birleşmiş
Milletler Örgütü kuruldu. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu dünya
hükümetinin içişleri, savaş ve adalet bakanlığı işlevini yürütecekti. ABD
denetimindeki dünyanın maliye, ekonomi ve ticaret bakanlıkları görevini
üstlenmek üzere Uluslararası Para Fonu İMF ve Dünya Bankası kuruldu. Gümrük
Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması GATT imzalandı. GATT, sonradan Dünya
Ticaret Örgütü adını aldı.
ABD
emperyalizmi, kapitalist düzeni korumak ve kapitalist sistemin dışına çıkan
ülkeleri tehdit altında tutmak üzere ise askeri alanda Kuzey Atlantik bölgesini
denetim altına alan NATO, Güney Doğu Asya’yı denetim altına alan SEATO ve Orta
Doğu’yu denetim altına alan CENTO oluşturuldu. NATO, kapitalist dünyanın
genelkurmay başkanlığı işlevini üstlenmişti.
Kuruluşundan Bugüne ABD Emperyalizminin Suç Dosyası
Kızılderili Katliamı
Kızılderili
katliamı, ABD’nin kuruluşundan çok önce başlayan ve insanlık tarihinin en ağır
suçlarından biridir. Avrupalı denizci Kristof Kolomb’un, 1492 tarihinde Amerika
kıtasının varlığını keşfetmesinden hemen sonra başlayan Kızılderili katliamı,
yerli halkın tabi tutulduğu soykırımın adıdır. O tarihten 1886 yılına kadar
süren katliamda, 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı. Her ölü Kızılderili
için resmi olarak 5 dolar ödeyen ABD’nin devlete ait binalarının bodrumları,
Kızılderili kafataslarıyla dolmuş taşmıştı.
İlk biyolojik
silah, Kızılderililer üzerinde uygulanmıştır. Sürgüne gönderilen
Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu
bulaştırılarak çok sayıda insanın öldürülmesi sağlanmıştı. Kızılderililerin
açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan öldürülmesi de
soykırım yöntemlerinden biri olmuştu.
Amerika
kıtasını keşfeden Kristof Kolomb’un seyir günlüğüne göre Kızılderililer,
”Keskin silahları ilk kez gören, kötülüğü tanımayan ve hiç silahı olmayan“ bir
ulustu. O tarihlerde dünya nüfusunun 5’te biri Kızılderili’ydi. Ancak bugün,
soykırımlarla yok denecek seviyeye geldi.
Korkunç bir
asimilasyon politikası ve sahtekârlıklarla topraklarından adım adım sürülen
Kızılderililer, yıllar boyunca toplama kamplarına ya da kimliksizliğe mahkûm
edildiler.
Amerikan
demokrasisi denilen şey, böylece yaklaşık 70 milyon yerlinin katledilmesi
üzerine kuruldu. Sayıları milyonlarla ifade edilen Aztek ve İnka halklarının
korkunç katliamlarla yok edilmesinin ötesinde sömürgecilerin yerlilerden gasp
ettiği maden ve altın stoklarının da miktarı tam olarak bilinmemektedir.
Afrikalı Zencilere Karşı Uygulanan Zulümler
ABD’nin bu
kanlı tarihi unutulmuş gözükse de Amerikan rüyasının altında yatan kan ve
gözyaşını hatırlamakta fayda var. Yüzbinlerce Afrikalı’nın köle gemileriyle
ABD’ye taşındığı bu dönem, ABD’nin ekonomik zenginliğinin de aslında ilk
temelini oluşturur. On binlerce kölenin açlıktan, hastalıklardan ve işkenceler
yüzünden öldüğü bu dönemden sonra ilk siyah hareketleri başladığında ise ortaya
çıkan Ku-Klux-Klan linçleri işin başka bir cephesidir.
1800’lü
yıllardan bugüne dek süren Amerikan linç geleneğinde, on binlerce siyah,
yakılarak, asılarak öldürülmüş, bu arada kısırlaştırma gibi iğrenç ırkçı
yöntemler de uygulanmıştır. Öyle ki, salt 1870-1890 arasındaki yirmi yılda on
bin siyah linç edilerek öldürülmüş, 1970’lere kadar siyah kadınların %24’ü,
Porto Riko’luların %35’i kısırlaştırılmıştır.
Aynı süreçte
suikastlarla öldürülen Martin Luther King gibi siyahi önderler ve Kara
Panterler’in katledilen militanları da bu arada anılmalıdır.
Meksika İşgali
2 Şubat
1848’de Meksika’ya ait Teksas, Arizona, California gibi sekiz kentin işgal
edilerek ABD toprakları haline getirilmesi de ABD tarihinin utanç sayfalarından
biridir. Daha da ileriye giderek bu topraklar üzerinden eski sahiplerini kovan
Amerikalılar, zaman zaman çıkan ayaklanmaları da 1957’de olduğu gibi kanla ve
tutuklamalarla bastırmışlardır. Bu arada Meksika’nın büyük Kızılderili
uygarlığı talan edilmiş ve bu kültür neredeyse tamamen yok edilmiştir.
Diğer İşgal ve katliamlar
1898’de
Küba’ya girdi.
1921 yılında
Nikaragua’yı işgal etti. Somoza’nın başını çektiği terör örgütünü kurdu.
Anti-emperyalist direnişin başını çeken Sandino ve 300 kişiyi katletti. 40
yıldan fazla sürecek bir terör devrini başlattı. Sabotaj ve suikastlar
düzenledi.
1945’te
Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atarak dakikalar
içerisinde 250 bin sivil insanı vahşice öldürdü.
1955’te
Endonezya, Laos ve Kamboçya’da çok sayıda CIA operasyonu düzenledi.
1956-59
yılları arasında Küba’da 60.000 kişiyi, ABD’li danışmanların ve Batista’nın
birlikte yürüttüğü operasyonlarda
katletti.
1961’de
Küba’ya karşı Domuzlar Körfezi çıkartmasını örgütledi.
1965’te ABD
desteğiyle işbirlikçi Suharto, 1 milyon Endonezyalıyı katletti.
1965’ de
Dominik’e paraşütçülerini indirdi ve 10 bin Dominikliyi katletti.
ABD, 1975’te
Vietnam’da halkın üzerine attığı 638 bin ton bomba, II. Dünya Savaşı sırasında
Avrupa ve Afrika’ya atılan toplam bombaların yarısıdır. Kişi başına aşağı
yukarı 5 bomba atıldığı söylenmektedir.
Milyonlarca
insan “stratejik köylere” sürülmüş, on binlerce kadının ırzına geçilmiş,
yüzbinlerce insan sakat
bırakılmıştır. Milyonlarca insan işkenceden geçirilmiştir.
ABD, 1970-75
yılları arasında Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon insanı katlettiler.
1973’te
Şili’de CIA’nın düzenlediği darbe ile 30 bin kişi katledildi.
ABD,
Arjantin’de kendine yakın generallerle yaptığı işbirliği sonucu ABD karşıtı 30
bin kişi katledildi.
1983’te
Lübnan’a müdahale etti. 14 bin Deniz Piyadesinin katıldığı operasyonda binlerce
Lübnanlı katledildi.
Aynı yıl
Lübnan’a ikinci bir müdahalede bulundu. Akdeniz’de eşkıyalık yapan Amerikan 6
Filosu’na ait savaş gemileri Lübnan’a günlerce bomba yağdırdı.
1983 yılında
Grenada’yı işgal etti. Yüzlerce insan katledildi.
1986’da
uluslararası haydutluk örneği sergileyerek Libya’yı bombaladı, bine yakın
sivili katletti. Ülkeye ambargo
uygulayarak deniz ablukasına başvurdu.
1989’da
Panama’ya asker çıkarttı ve 5 bin Panamalıyı öldürdü.
1991’de
Irak’ın Kuveyt’e girişini bahane ederek ve diğer emperyalist güçleri de ardına
takarak Irak halkına karşı bomba yağdırdı. 100 binin üzerinde insanı katlettiği
bu vahşeti iletişim kanallarıyla tüm dünyaya resmen izlettirdi. ABD uçakları
Irak halkının üzerinde 12 bin sorti yaptılar.
2001 yılında
Afganistan’ı işgal etti. On binlerce insanı katletti. İşgal halen devam ediyor.
Her gün insanlar katlediliyor.
2003 yılında
Irak’ı yeniden işgal etti. 1.000.000 civarında insanın katledilmesine zemin
hazırladı. Yüz binlerce
Müslüman’ı şehit etti, kadınların namuslarına el uzattı ve hapishanelerde on
binlerce Müslüman’a sistematik işkenceler yaptı.
Somali’deki
durumu bahane ederek yine diğer emperyalist güçleri de peşine takarak ülkeyi
işgale girişti.
Latin Amerika
da ABD’nin bulaşmadığı savaş, katliam, insan hakları ihlali yok gibidir.
Nikaragua’dan kaçan ABD yanlısı işbirlikçileri “Özgürlük Savaşçıları” adı
altında Honduras’ta üslendirdi ve silahlandırarak yeniden Nikaragua halkının
üstüne saldırttı.
Birçok Latin
Amerika ülkesinde de “Ulusal Muhafızlar” adı altında “Ölüm Mangaları”nı
örgütledi, eğitti, finanse etti, silahlandırdı ve halkın üzerine saldırttı.
ABD, sadece
1946-1975 yılları arasında amaçlarına ulaşmak için tam 215 kez askeri gücüne
başvurmuştur. Aynı yıllarda insanlığa 19 kez “nükleer silah kullanma” tehdidini
savurmuştur.
ABD’li
emperyalistler, dünyanın birçok bölgesinde halklar arasındaki birlik zeminini
ortadan kaldırmak için danışmanları ve işbirlikçi hükümetler eliyle komplolar
düzenlemiştir. Bir taraftan milliyetçilik duygularını körüklerken diğer
taraftan karşıt görüşleri desteklemiştir. Dünya görüşleri birbirine zıt olan
toplulukların birbirleriyle çatışmasını sağlamak için karşıt suikastlar
düzenleyerek iç savaşlar çıkarmıştır.
Burada
bahsettiğimiz olaylar ABD’nin kuruluşundan bugüne yaptığı zulümlerden sadece
bir kaçıdır. ABD devleti bu alçaklıklarının yanında dünyayı kontrol altında
tutmak için birçok ülkede kurduğu askeri Üs’leriyle, çıkardığı ekonomik
krizlerle, istihbarat birimi CIA marifetiyle giriştiği darbelerle, suikastlar,
adam kaçırmalar, sistematik işkence yöntemleriyle, yine işkence için özel
tasarlanmış uçaklarıyla; yeryüzünü kirlettikten sonra gökyüzüne de zulüm
bulaştırarak adını utanç tarihine yazdırmış TERÖRİST bir devlettir.
Şüphesiz ki
emperyalist ülkeler sadece ABD ve İngiltere’den ibaret değildir. ABD ve
İngiltere’den sonra Fransa, Portekiz, Belçika, Hollanda, Çin ve Rusya’ da en
büyük emperyal terör devletleri olarak tarihe geçmiştir.
Küfrü
tanımadan, hile ve yöntemlerini bilmeden ona galip gelemezsiniz.
NEDİM BAL
İstifade Edilebilecek Kaynaklar
Kanda Yürüyenler / F. Karaduman
Irak, Afganistan ve Çağımız Emperyalizmi/ Otonom
Yayınları
Sermaye İmparatorluğu / Yordam Yayınları
Sömürgecilikten Günümüze Emperyalizm/ Kalkedon Yayınları
Haşhaş ve Emperyalizm/ Alfa Yayınları
Kültür ve Emperyalizm/ Nil Yayınları
Makale/ S. Kırlangıç
Makale/ M. Güldağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder