ALLAH'A KAÇINIZ
Karanlık bir çağı yaşıyoruz. Modernizm, insanı aygıtlara ayırdı, atomize
etti. Kırık bir aynaya bakıyoruz, suratlarımız paramparça ve ruhlarımız
paramparça, sonra hayatın rengi ve anlamı değişti. Çağın insanının anlam haritası
bozuldu. İman ve İslam ışığı söndü yaşantımızda adeta, ortaçağ karanlığından
daha bir karanlıktayız. Düşünce-eylem, ruh-beden, madde-mana bütünlüğü, dengesi
kayboldu. Elbette bir yerde, şahitlik yoksa, duyarlılık yoksa, çağı anlamak ve
sorgulamak yoksa, düşünsel ve ahlaki kararlılık yoksa, ilkesellik, vahiyle
yüzleşmek yoksa orada cahiliyye karanlığı var demektir.
Yaşadığımız hayatın ritmi savunma komutuna ayarlı Mukaddeslerine, inanç ve
ilkelerine, ahirete arkasını dönen, kör ve sağır kesilmiş bir çelişkiye
barındıran kokuşmuş ve çürümüş bir dünyada olduğunun farkında bile olmayan
insanların çoğunluğu bir gafletin bir nasipsizliğin içindeler.
Kurt insanlar köşe başlarını tutmuş. Kapkara bir dünyada yaşıyoruz.
İnsanlarda içeriksiz bir yoğunlaşma var. İnsanlık eriyor, buharlaşıyor, insan
hayatın firarisi konumunda. Kendi ellerimizle zulmettiğimizin farkında değiliz.
Şehrin en kalabalık caddesine iniyorum, bakıyorum insanlar kaçıyorlar,
koşuşturuyorlar, gidiyorlar, geliyorlar ama nereye, kime kaçıyorlar işte tam bu
noktada kollarımı makas gibi açarak olanca gücümle haykırıyorum.
Kerim olan kitabın diliyle; KAÇINIZ ALLLAH’A
Bu koyu karanlıktan aydınlığa
Zulmetten Nur’a
Şirkten Tevhid’e
Batıldan Hakka
Atalar dininden Allah’ın dinine
Ulustan ümmete
Dinin sahtekar bekçilerinden, Hz. Muhammed’in önder ve liderliğine
Allah’a kaçarsanız, Süreka’nın devesi çöle batacak
Allah’a kaçarsanız, Ebu Cehiller ölecek
Allah’a kaçarsanız, Ebu Leheblerin elleri kuruyacak
Allah’a kaçarsanız, altınlar eriyecek ama Samiriler put yapamayacak, irili
ufaklı putlarınız olmayacak, Musa’ya, Harun’a ihanet edemeyeceksiniz. Aşağılık
kompleksine kapılıp diğer kavimlerin putlarına, ineklerine özenmeyeceksiniz.
Bir olan Allah ile yetineceksiniz.
Allah’a kaçarsanız, Allah düşmanlarının tankları, topları, silahları
çöllere ve asfaltlara gömülecek.
Allah’a kaçarsanız, dünya hayatında imanın enlem ve boylarında yer
alırsınız.
Allah’a kaçarsanız, büyük düşleriniz, büyük idealleriniz olacak,
birbirinize sıkı tutunacaksınız, birbirinizin yüreğinden, kalbinden
tutacaksınız. Birbirinizi harcamayacaksınız, eskitip bitirmeyeceksiniz,
birbirinizi olsa olsa sıkıştırılmış saflardaki omuzlarınızdan eskiteceksiniz.
Allah’a kaçarsanız, anlamlı ve Allah’lı bir hayat süreceksiniz, gerçek
mutluluğun hazzını yaşayacaksınız.
Allah’a kaçarsanız, güneşi önce siz karşılayacaksınız, ilk açan güle siz
merhaba deyip dokunacaksınız. Sabahın ilk ışıklarıyla güne dokunmanın keyfini
siz tadacaksınız.
Allah’a kaçarsanız, reklamlara, vitrinlere takılıp kalmayacaksınız.
Gözlerinizi ötelere yatıracaksınız. Ötelerden haber vermeyen nizama lanet olsun
diyeceksiniz.
Allah’a kaçarsanız, boyunlarına demir halkalar, metal ağırlıklar geçirilen
çağdaş köleler olmayacaksınız.
Allah’a kaçarsanız, herkesin birbirine benzediği, aynılaştığı,
sıradanlaştığı, basitleştiği, koflaştığı insan olmayacaksınız.
Allah’a kaçarsanız, gecenin kalbinden tutabilirsiniz, gecenin hakkını
verebilirsiniz. Gece zahit, gündüz mücahit olabilirsiniz.
Allah’a kaçarsanız, inkarcı budalaların karşısına granitten bir kaya gibi
dikilir, zillete boyun eğmezsiniz.
Allah’a kaçarsanız, size deli gömleği giydirmek isteyen küstahların
karşısında dimdik durur, vahye tanıklık edip Allah’ın boyasıyla boyanmış
olmanın gururunu haykırabilirsiniz.
Allah’a kaçarsanız, inancınızda, imanınızda ısrarın ve inadın adamı
olursunuz ve devrimci bir ruh taşımanın ayrıcalığını taşırsınız.
Allah’a kaçarsanız, psikolojik bunalım ve düşünsel dengesizliklerden
kurtulur, vehimler peşinde koşmazsınız, hakikati olduğu gibi idrak edersiniz.
Allah’a kaçarsanız, tefekkürünüz, okumanız, ibadetiniz anlamlı olur,
zamanın kalp atışlarını duyarsınız. Tevhidi umdeler yozlaşmaz, çöküş ve çözülüş
olmaz kimlikler ve kişilikler erimez, sadece Allah’a adanmışlık tercihinizi
yerine getirirsiniz.
Allah’a kaçarsanız, ne için kimlerle nasıl mücadele etmeniz gerektiğinizi
bilirsiniz. Nebevi bir mücadele içinde olursunuz.
Allah’a kaçarsanız, aidiyet bilincine kavuşursunuz. Zihinsel ve ahlaki
sorumluluğu kuşanmanın hassasiyetini yaşarsınız.
Aynı zamanda hangi parametreler ile düşündüğünüzü netleştirirsiniz. Her
şeyi ama her şeyi, özellikle modern ve vahşi batının dayattığı, insan hakları
özgürlükler, hukuk devleti gibi içi boşaltılmış katilliklerine,
işgallerine zemin hazırlayan kavramları aidiyet bilinciyle sahih bir temele
oturtursunuz.
Allah’a kaçarsanız, dünya hayatındaki rüsvaylık azabını tatmamış olursunuz.
‘İman edipte imanı kendisine fayda sağlayan bir ülke (halk) olsaydı ya.
Yunus’un kavmi bundan müstesnadır. Bunlar iman edince üzerlerinden dünya
hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırıp giderdik ve onları bir süreye kadar
faydalandırdık.’ (Yunus - 98)
Allah’a kaçarsanız, insan başını, sümüklü böcek başından ayıran
haysiyetli bir varlık olsan insan
olma şerefinin tadını almış olursunuz.
Allah’a kaçarsanız, imanınızı konjonktüre kurban etmezsiniz.
Allah’a kaçarsanız, namuslu bir yürek işçisi olursunuz. Eli merhem, dili
merhem olursunuz. Önce yüce Allah’a hizmet aşkına sahip olursunuz.
Allah’a kaçarsanız, imanın ve İslam’ın çiçeklenmesi için verimli tertemiz
topraklar sağlarsınız. Güller yetiştirmek için.
Allah’a kaçarsanız, yeryüzünün ve insanlığın gündemini sizler
belirlersiniz. Akı kara, karayı ak gösteren şeytan ve dostlarının tespit ettiği
gündemlerde boğulmazsınız, onlara takılıp kalmazsınız.
Allah’a kaçarsanız, cinsellik ve mide arasında sıkışıp kalmazsınız.
Allah’a kaçarsanız, inançta ve eylemde tereddüt göstermezsiniz. İbrahim
gibi teslim olursunuz. Hem de kayıtsız şartsız.
Allah’a kaçarsanız, ideallerinizi, rafa kaldırmazsınız, ya da onların
yerine başka idealler koymazsınız. Asli uğraşlarınız arasında din yerini almış
olur, dininizi ibadetlerinizi festival eğlencelerine döndürmezsiniz.
Allah’a kaçarsanız, tükenmişliği değil, mevzilerinizi siperlerinizi
beklersiniz.
Allah’a kaçarsanız, sezonluk iman etmezsiniz, mevsimlik Müslüman
olmazsınız. Hayat dört mevsimden ibarettir dersiniz. Zoru görünce kaçmazsınız.
Bilakis zorluklara talip olursunuz. Mücadeleyi tatil etmezsiniz, kendinizi
mazur ve masum göstermezsiniz, tövbe eder, Adem gibi adam olur ‘Ey Rabbimiz
biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan
edenlerden oluruz.’ dersiniz.
Allah’a kaçarsanız, ‘Rabbimiz halkı zalim olan bu memleketten bizi çıkar
ve katından bize bir dost bize bir yardımcı gönder.’ (Nisa – 75)
Ayeti gereği dünyada zalimlerin zulmüne uğramış mustazaflar uğrunda fiili ve
kavli, maddi ve manevi yardımlarda bulunursunuz. Onları bağrınıza basarsınız.
Allah’a kaçarsanız, aksiyoner bir ruha sahip olup, Allah’ın yardımcıları
olma şerefine nail olursunuz.
Allah’a kaçarsanız, aşkın sahibi olursunuz, aşk sahibi umut taşır, umut
taşıyan imkan sahibidir, imkan sahibi iman sahibidir.
Allah’a kaçarsanız, salt Allah’ın iradesine teslim olursunuz. Kendi
iradenizi, Allah’ın iradesiyle uyumlu hale getirirsiniz.
Allah’a kaçarsanız, ‘Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin
Rabbi Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur böyle emir olundum ve
Müslümanların ilkiyim.’ dersiniz.
Bu andınız bu dünyada en büyük şeref ve izzet değil mi, bu şeref, bu onur
yetmez mi?
Elbette yeter.
Ne mutlu ben alemlerin Rabbine kayıtsız şartsız teslim oldum diyene
Ve ne mutlu
Müslümanım diyene.
BÜNYAMİN DOĞRUER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder