4 Mart 2017 Cumartesi

ALLAH'A KAÇINIZ



ALLAH'A KAÇINIZ

Karanlık bir çağı yaşıyoruz. Modernizm, insanı aygıtlara ayırdı, atomize etti. Kırık bir aynaya bakıyoruz, suratlarımız paramparça ve ruhlarımız paramparça, sonra hayatın rengi ve anlamı değişti. Çağın insanının anlam haritası bozuldu. İman ve İslam ışığı söndü yaşantımızda adeta, ortaçağ karanlığından daha bir karanlıktayız. Düşünce-eylem, ruh-beden, madde-mana bütünlüğü, dengesi kayboldu. Elbette bir yerde, şahitlik yoksa, duyarlılık yoksa, çağı anlamak ve sorgulamak yoksa, düşünsel ve ahlaki kararlılık yoksa, ilkesellik, vahiyle yüzleşmek yoksa orada cahiliyye karanlığı var demektir.

Yaşadığımız hayatın ritmi savunma komutuna ayarlı Mukaddeslerine, inanç ve ilkelerine, ahirete arkasını dönen, kör ve sağır kesilmiş bir çelişkiye barındıran kokuşmuş ve çürümüş bir dünyada olduğunun farkında bile olmayan insanların çoğunluğu bir gafletin bir nasipsizliğin içindeler.

Kurt insanlar köşe başlarını tutmuş. Kapkara bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlarda içeriksiz bir yoğunlaşma var. İnsanlık eriyor, buharlaşıyor, insan hayatın firarisi konumunda. Kendi ellerimizle zulmettiğimizin farkında değiliz.

Şehrin en kalabalık caddesine iniyorum, bakıyorum insanlar kaçıyorlar, koşuşturuyorlar, gidiyorlar, geliyorlar ama nereye, kime kaçıyorlar işte tam bu noktada kollarımı makas gibi açarak olanca gücümle haykırıyorum.

Kerim olan kitabın diliyle; KAÇINIZ ALLLAH’A
Bu koyu karanlıktan aydınlığa
Zulmetten Nur’a
Şirkten Tevhid’e
Batıldan Hakka
Atalar dininden Allah’ın dinine
Ulustan ümmete
Dinin sahtekar bekçilerinden, Hz. Muhammed’in önder ve liderliğine
Allah’a kaçarsanız, Süreka’nın devesi çöle batacak
Allah’a kaçarsanız, Ebu Cehiller ölecek
Allah’a kaçarsanız, Ebu Leheblerin elleri kuruyacak

Allah’a kaçarsanız, altınlar eriyecek ama Samiriler put yapamayacak, irili ufaklı putlarınız olmayacak, Musa’ya, Harun’a ihanet edemeyeceksiniz. Aşağılık kompleksine kapılıp diğer kavimlerin putlarına, ineklerine özenmeyeceksiniz. Bir olan Allah ile yetineceksiniz.

Allah’a kaçarsanız, Allah düşmanlarının tankları, topları, silahları çöllere ve asfaltlara gömülecek.

Allah’a kaçarsanız, dünya hayatında imanın enlem ve boylarında yer alırsınız.

Allah’a kaçarsanız, büyük düşleriniz, büyük idealleriniz olacak, birbirinize sıkı tutunacaksınız, birbirinizin yüreğinden, kalbinden tutacaksınız. Birbirinizi harcamayacaksınız, eskitip bitirmeyeceksiniz, birbirinizi olsa olsa sıkıştırılmış saflardaki omuzlarınızdan eskiteceksiniz.

Allah’a kaçarsanız, anlamlı ve Allah’lı bir hayat süreceksiniz, gerçek mutluluğun hazzını yaşayacaksınız.

Allah’a kaçarsanız, güneşi önce siz karşılayacaksınız, ilk açan güle siz merhaba deyip dokunacaksınız. Sabahın ilk ışıklarıyla güne dokunmanın keyfini siz tadacaksınız.

Allah’a kaçarsanız, reklamlara, vitrinlere takılıp kalmayacaksınız. Gözlerinizi ötelere yatıracaksınız. Ötelerden haber vermeyen nizama lanet olsun diyeceksiniz.

Allah’a kaçarsanız, boyunlarına demir halkalar, metal ağırlıklar geçirilen çağdaş köleler olmayacaksınız.

Allah’a kaçarsanız, herkesin birbirine benzediği, aynılaştığı, sıradanlaştığı, basitleştiği, koflaştığı insan olmayacaksınız.

Allah’a kaçarsanız, gecenin kalbinden tutabilirsiniz, gecenin hakkını verebilirsiniz. Gece zahit, gündüz mücahit olabilirsiniz.

Allah’a kaçarsanız, inkarcı budalaların karşısına granitten bir kaya gibi dikilir, zillete boyun eğmezsiniz.

Allah’a kaçarsanız, size deli gömleği giydirmek isteyen küstahların karşısında dimdik durur, vahye tanıklık edip Allah’ın boyasıyla boyanmış olmanın gururunu haykırabilirsiniz.

Allah’a kaçarsanız, inancınızda, imanınızda ısrarın ve inadın adamı olursunuz ve devrimci bir ruh taşımanın ayrıcalığını taşırsınız.

Allah’a kaçarsanız, psikolojik bunalım ve düşünsel dengesizliklerden kurtulur, vehimler peşinde koşmazsınız, hakikati olduğu gibi idrak edersiniz.
Allah’a kaçarsanız, tefekkürünüz, okumanız, ibadetiniz anlamlı olur, zamanın kalp atışlarını duyarsınız. Tevhidi umdeler yozlaşmaz, çöküş ve çözülüş olmaz kimlikler ve kişilikler erimez, sadece Allah’a adanmışlık tercihinizi yerine getirirsiniz.

Allah’a kaçarsanız, ne için kimlerle nasıl mücadele etmeniz gerektiğinizi bilirsiniz. Nebevi bir mücadele içinde olursunuz.

Allah’a kaçarsanız, aidiyet bilincine kavuşursunuz. Zihinsel ve ahlaki sorumluluğu kuşanmanın hassasiyetini yaşarsınız.

Aynı zamanda hangi parametreler ile düşündüğünüzü netleştirirsiniz. Her şeyi ama her şeyi, özellikle modern ve vahşi batının dayattığı, insan hakları özgürlükler, hukuk  devleti gibi içi boşaltılmış katilliklerine, işgallerine zemin hazırlayan kavramları aidiyet bilinciyle sahih bir temele oturtursunuz.

Allah’a kaçarsanız, dünya hayatındaki rüsvaylık azabını tatmamış olursunuz.

‘İman edipte imanı kendisine fayda sağlayan bir ülke (halk) olsaydı ya. Yunus’un kavmi bundan müstesnadır. Bunlar iman edince üzerlerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırıp giderdik ve onları bir süreye kadar faydalandırdık.’ (Yunus  - 98)

Allah’a kaçarsanız, insan başını, sümüklü böcek başından ayıran haysiyetli bir varlık olsan insan olma şerefinin tadını almış olursunuz.

Allah’a kaçarsanız, imanınızı konjonktüre kurban etmezsiniz.

Allah’a kaçarsanız, namuslu bir yürek işçisi olursunuz. Eli merhem, dili merhem olursunuz. Önce yüce Allah’a hizmet aşkına sahip olursunuz.

Allah’a kaçarsanız, imanın ve İslam’ın çiçeklenmesi için verimli tertemiz topraklar sağlarsınız. Güller yetiştirmek için.

Allah’a kaçarsanız, yeryüzünün ve insanlığın gündemini sizler belirlersiniz. Akı kara, karayı ak gösteren şeytan ve dostlarının tespit ettiği gündemlerde boğulmazsınız, onlara takılıp kalmazsınız.

Allah’a kaçarsanız, cinsellik ve mide arasında sıkışıp kalmazsınız.

Allah’a kaçarsanız, inançta ve eylemde tereddüt göstermezsiniz. İbrahim gibi teslim olursunuz. Hem de kayıtsız şartsız.
Allah’a kaçarsanız, ideallerinizi, rafa kaldırmazsınız, ya da onların yerine başka idealler koymazsınız. Asli uğraşlarınız arasında din yerini almış olur, dininizi ibadetlerinizi festival eğlencelerine döndürmezsiniz.

Allah’a kaçarsanız, tükenmişliği değil, mevzilerinizi siperlerinizi beklersiniz.

Allah’a kaçarsanız, sezonluk iman etmezsiniz, mevsimlik Müslüman olmazsınız. Hayat dört mevsimden ibarettir dersiniz. Zoru görünce kaçmazsınız. Bilakis zorluklara talip olursunuz. Mücadeleyi tatil etmezsiniz, kendinizi mazur ve masum göstermezsiniz, tövbe eder, Adem gibi adam olur ‘Ey Rabbimiz biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.’ dersiniz.

Allah’a kaçarsanız, ‘Rabbimiz halkı zalim olan bu memleketten bizi çıkar ve katından bize bir dost bize bir yardımcı gönder.’ (Nisa – 75) Ayeti gereği dünyada zalimlerin zulmüne uğramış mustazaflar uğrunda fiili ve kavli, maddi ve manevi yardımlarda bulunursunuz. Onları bağrınıza basarsınız.
Allah’a kaçarsanız, aksiyoner bir ruha sahip olup, Allah’ın yardımcıları olma şerefine nail olursunuz.

Allah’a kaçarsanız, aşkın sahibi olursunuz, aşk sahibi umut taşır, umut taşıyan imkan sahibidir, imkan sahibi iman sahibidir.

Allah’a kaçarsanız, salt Allah’ın iradesine teslim olursunuz. Kendi iradenizi, Allah’ın iradesiyle uyumlu hale getirirsiniz.

Allah’a kaçarsanız, ‘Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur böyle emir olundum ve Müslümanların ilkiyim.’ dersiniz.

Bu andınız bu dünyada en büyük şeref ve izzet değil mi, bu şeref, bu onur yetmez mi?

Elbette yeter.

Ne mutlu ben alemlerin Rabbine kayıtsız şartsız teslim oldum diyene
Ve ne mutlu Müslümanım diyene.

BÜNYAMİN DOĞRUER


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder