İnsan hayatının önemli bir dönemi olan “gençlik çağı ”, biyolojik,
psikolojik ve sosyolojik yönü ile insanın bedensel, ruhsal ve sosyal
gelişmesinin ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir dönemi kapsamaktadır.
Gençlik dönemi, bir yandan bunalımlar, çatışmalar, yanılgılar, çelişkiler ve
kararsızlıklarla gencin gerek kendisiyle ve gerekse çevresiyle çatışma dönemi
iken; diğer yandan da, tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği,
kendini ispat ve kimliğini bulma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu
yüzden, toplumun içinde bulunduğu buhranlardan en fazla etkilenen kesim de yine
gençlik kesimidir.
Sosyolojide şöyle bir kural
vardır. Sosyal bir hâdisenin sebebi, yine başka bir sosyal hâdisedir. Günümüz
gençliğinin problemlerinin sebebi içinde yaşadığı toplumdur. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s) de, çocuklarımıza karşı görevlerimizi şöyle
vurgulamaktadır: "Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte ve ikramda
bulununuz, onları en güzel şekilde terbiye ediniz." (İbn Mace,
"Edeb", 2/368)
Toplumdaki büyükler gençlere
karşı vazifelerini yapıyor mu? Aile çocuğuna karşı vazifelerini yerine
getiriyor mu? Öğretmen ve okul fonksiyonu istendiği ölçüde icra ediyor mu?
Gencin içinde yaşadığı çevre, onun maddi ve manevi yönden yetişmesine uygun mu?
Devlet, gençlerine ne kadar sahip çıkıyor? Gençliği yetiştirmede benimsenen
ölçüler ve eğitim düsturları, onların yetişebilmesi için hangi seviyede? Bütün
bu sorular, bir ülkenin bugününü ve yarınını tayinde en önemli sorulardır.
Gençlik, büluğa erme
neticesinde, biyolojik ve psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile, toplum
hayatında sorumluluk alma dönemi olan 12-24 arasında kalan yaş gurubudur (DPT
Raporu, 1983, 13) Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın tarifine göre "Genç,
15 ile 25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve
ayrı bir konutu bulunmayan kişidir." (Yörükoğlu 1986, 3)
Gençlik çağı bir belirsizlik ve arayışlar devresidir.
Bu çağ, hayat için bir yön ve hedefin arandığı, meslek ve ailevi rollerin
üstlenilmesi için gerekli kişilik özelliklerinin kazanıldığı, ferdin daha
müstakil ve problemli bir kimse olarak hareket etmeye başladığı bir hazırlanma
dönemidir.
Kavrama, İslâmî bir
perspektiften bakmayı denersek görüyoruz ki Asr-ı Saadet döneminden bu yana
birçok olayda gençlerin yüklendiği görevler küçümsenemeyecek kadar yoğun bir
içerik arz ediyor.
Hz. Peygamber zamanında askeri görevlerden içtimaî görevlere,
muallimlikten hükümet sorumluluğuna kadar birçok alanda gençler aktif olarak
rol almıştır. Yine bundan sonraki dönemlere göz attığımızda İslâmî davayı
sahiplenmiş, kendisine İslâmî davayı şiar edinmiş nice gençlerin, üzerlerine
aldıkları ağır sorumlulukları doğru bir İslâm gençliği tasavvuru ile rahatça
yerine getirdiklerini görüyoruz. Ve yine görüyoruz ki, İslâmî davanın
atardamarı misyonunu genç nesil oluşturmaktadır.
Maalesef, bu zaman diliminde görüyoruz ki gençlik gerek yoğun ders
tempoları ile ilgilenmekten, gerek internetin bitmeyen cazibesine kapılmaktan,
gerek arkadaş ortamının oluşturduğu şartlardan, gerekse de televizyonda birbiri
ardına gelen dizilerden kafasını kaldıramamasından dolayı akletme melekesini
kaybederek İslâmî bir hayat nizamından uzaklaşarak yaşamaktadır.
Tarih sahnesine bakacak olursak;
bilinçli, ahlaklı; kültürlü bir gençlik yetiştirebilen toplumlar daima başarılı
olmuşlardır. Peygamberimiz (sav)’in davetine ilk tabi olan müminlerin belirgin
özellikleri; fakir olmalarının yanı sıra büyük bir çoğunluğunun genç olmasıdır.
Yine bütün inkılabî hareketlerde, toplumsal dönüşümlerde en ön saflarda hep
gençleri görürüz.
Tüm bunlar; gençliğin; insan hayatının en önemli evrelerinden, toplumların ise en önemli kesimlerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.
Ancak bir sorunlar çağı olarak niteleyebileceğimiz bu yüzyılda; gençlik artık umut vaad etmek yerine bir problem yumağına dönüşmüştür. Son günler de gündemden düşmeyen şiddet olayları, pek çok anket, istatistik gibi çalışmalarda ortaya çıkan vahim sonuçlar; bilinçsiz, inançtan yoksun, kültürsüz ve cahil bir neslin ortaya çıktığını gösteriyor.
Esas itibariyle günümüzde aşikâr olan
problemler, salt gençliğe mahsus değildir. Ancak gençlik, bu problemlerin daha
bir etkisi/riski altındadır. Bugün birinci derecede önem teşkil eden problemler
ve özellikle gençlik için tedirgin olduğum durum, popüler kültür ve bunun da içinde yer aldığı dünyevileşme tehdididir.
Gençliğin Problemleri ve Çözüm önerileri
Gençlik çağı, bağımsızlık ve
topluma karışma çağıdır. Genç evden kopar, çevreye yönelir. Yaşıtlarıyla
kaynaşma imkânı bulacağı faaliyetlere yönelir. Hepsinin benzer çabalar içinde
olması, buna karşılık mizaç ve o ana kadarki yetişme farklılıkları, gençlerde
gruplaşmalara yol açar. (Komisyon 1986, 9) Bazı gençlerde tedirginlik,
kuruntulu olma, zor beğenme, çabuk tepki gösterme, kararsızlık, bencillik,
savurganlık ve dağınıklığın artması, süse ve giyime düşkünlük, dilin değişmesi,
müzik zevkinin başkalaşması vb. olarak ortaya çıkan davranış değiştirme
görülmektedir.
Gençler için bir diğer
problem sahası, meslek ve eş seçimidir. Aşırı hayalcilik, refah hastalığı,
özenti, kimlik bunalımı ve kendini tanımama, idealsizlik ve lâkaytlık,
bencillik, ahlâki ve manevi değerlerin azalması, uyuşturucular, fanatizm ve
kötü alışkanlıkların kazanılması, zararlı yayınlar ve terör odaklarının varlığı,
ailenin bozulması ve güvensizlik, işsizlik ve gelecek kaygısı, başkaları ile
ilişki kuramama... gibi durumlar, günümüz gençliğinin temel problemleri olarak
görülmektedir.
*Aile, çocuğa ilk bilgilerin
verildiği yerdir. Ailenin sağlam olması gerekir. Sağlam aileden sağlam
nesiller, sağlam nesillerden sağlam milletler, sağlam milletlerden sağlam
devletler meydana gelir. Avrupa'da gençliğin en büyük problemi ailenin zayıf
oluşudur. Aile çocuklarına sevgi göstermelidir ki, sonra çocuklar da onlara
saygı göstersin. Sevgisiz yetişen çocuklar problemli olmaktadır.
Ailenin dini bilgisi bakımından önemi büyüktür. Çocuk ilk dini bilgileri, dua ve ibadet şekillerini aile ocağında öğrenir. Genç aile ocağından birini kendine örnek seçer ve onu taklit eder. Aile fertleri çocuğa doğru bilgi vermeli ve onu topluma kazandırmak için camiye alıştırmalıdır.
Ailenin dini bilgisi bakımından önemi büyüktür. Çocuk ilk dini bilgileri, dua ve ibadet şekillerini aile ocağında öğrenir. Genç aile ocağından birini kendine örnek seçer ve onu taklit eder. Aile fertleri çocuğa doğru bilgi vermeli ve onu topluma kazandırmak için camiye alıştırmalıdır.
Çocuklarını doğru ve sağlam
bir inanca sahip olarak güzel bir ahlâkla yetiştirebilmek için ailelerin en
baştan itibaren çocuklarıyla doğru bir iletişlim kurmaları gerekmektedir.
Günümüz gençliğinin
problemlerine dinimizin ortaya koyduğu çözüm yolları içinde en önemlilerinden
biri de eğitimdir. Dinimiz İslâm, ilme, eğitim ve öğretime büyük önem
vermiştir.
Dinimize göre eğitimin
gayesi, mükemmel insan yetiştirme ve faziletli toplum oluşturmaktır. Hz. Ali
(r.a.), "çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları
zamana göre yetiştiriniz" sözleri ile, ileriye dönük eğitimin verilmesini
tavsiye etmiştir.
Günümüzde gençlerimizin
birtakım problemlere düşmemeleri için şunlara dikkat etmeliyiz:
1. Gençlere sağlam bir aile terbiyesi verilmeli ve anlayışla yaklaşılmalı,
2. Ailede ve okulda gençlere doğru bilgiler verilmeli,
3. Maddi ve manevi yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli,
4. Gençlere sorumluluk bilinci verilmeli ve onlara örnek olunmalı,
5. Gençleri sosyalleştirerek içinde yaşadıkları topluma uyumlu hale getirilmeli,
6. Gençler kötü arkadaş grubundan uzak durmalı ve iyi arkadaş edinmeli,
7. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve faydalı işler yaparak geçirmeli,
8. Kötü alışkanlıkların başladığı İnternet, birahane ve kahvehane gibi yerlerden uzak durulmalı,
9. Alkol ve uyuşturucu kullananlardan ve satanlardan uzak durmalı,
10. Gidecekleri yerler konusunda ailesine ve büyüklerine danışmalı,
11. Gençlerin hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı ve çevre bilinci yerleşmiş bireyler olmaları sağlanmalıdır.
Günümüz gençliğinin en
önemli sorunu, yaratılış gayesinden habersiz olmalarıdır. Gençlik, bir
nevi belirsizlik, arayış ve şekillenme dönemidir. Gençler arasında yaygın
olarak kullanılan, “hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun”, “atın ölümü
arpadan olsun”, “gençliğini yaşayacaksın” gibi sözler, kural tanımazlıklarını
meşrulaştırmaya yönelik olumsuz beyanlardır. Gençlik, aşk, para, eğlence
ve top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini ispatlama çabasındadır.
Gencin Cinsellik Sorunu
Gençler, şehvetin ve cinsel dürtülerin imtihan olduğunu, sadece sevgi ve bağlılıkla birlikte olduğunda, yani evlilik içinde yaşanmasının gerektiğini bilmelidirler. Bu manevî ve ahlak hassasiyetinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda ergenin zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlığı yanında evliliğinin gelecekteki istikrarı açısından da çok önemlidir. Gencin cinsel tutkularına ve hislerine hâkim olması, hayır diye bilmesi, cesaret ve güç göstergesidir. Bunun ispatlanması gerekir. Genç, iffetini korumakla yaratıcının yasaklarına uyması karşılığında pek çok yönden faydalar elde edecektir. AIDS, frengi hastalıklardan korunacaktır. (Doç. Dr. Sefa Saygılı, Ergenlik Sorunları, s. 101) Tabii ki, Yüce Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar maddî ve manevî açıdan kazanımları olacaktır.
*Günümüzde gençlerimizin
birtakım sorunlara yenik düşmemeleri için şu hususlara dikkat etmeliyiz:
Gençlere iyi bir aile terbiyesi verilmeli ve kendilerine anlayışlı olmalı.
Gençlere sorumluluk bilinci verilmeli ve onlara güzel örnek olunmalı. Boş
zamanlarını kitap okuyarak ve yararlı işler yaparak değerlendirmeli. Maddî ve
manevî yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli. Ailede ve okulda doğru
bilgiler verilmeli. Onları anlamaya çalışmalı. Gençler kötü arkadaş
grubundan uzak durmalı ve iyi arkadaş edinmeli. Sigara, içki, kumar,
uyuşturucu, fuhuş ve hırsızlık gibi kötü alışkanlıklardan ve onların
edinileceği yerlerden uzak durmalı. Tabii ki, gençlerimize dinî ve manevî
idealleri kazandırmak onların ruh sağlığı, yönünden son derece önemlidir. Nesli
korumak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için gençlerimize iyi bir din eğitimi
verilmeli. Gençlerin kendilerini korumaları, dünya ve ahirette mutlu, huzurlu
olmaları için inanç, ibadet ve güzel ahlak sahibi olmalarına yardımcı
olmalıyız.
İyi
arkadaş çevresi oluşturun
Özellikle iyi bir arkadaş ortamı oluşturulmalı, bunu, onun da ilgisini çekecek unsurlarla cazip hale getirmelidir. Faydalı sporlar, sanatsal kurslar, geziler, piknikler, izci kampları vs. bu gibi arkadaşlıkları pekiştirebilir. Arkadaş ortamı doğal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç faydalı olanla tatmin edilmezse, oluşan boşluk zararlı olanla doldurulacaktır.
Kişiliklere
göre davranın
Gençlerin yetiştirilmesinde hikmetli hareket edilmelidir. Yapı ve yetenekleri iyi tespit ve teşhis edilmeli, nabızlarına göre şerbet sunulmalıdır. Allah her insanı farklı yapıda yaratmıştır.
Kimisi hareketli, kimisi durgun; kimisi konuşkan, kimisi suskun; kimisi atak, kimisi çekingen; kimisi heyecanlı, kimisi de soğukkanlı bir yapıya sahiptir. Her bir yapının bu dünyada üstleneceği bir rol, dolduracağı bir boşluk vardır. İnsanları eğitip yönlendirirken bu yapılar zorlanmamalı, sadece dengeleyip olumluya kanalize edilmelidir. Aksi halde tepkiyle karşılaşmak ve sunulan yanlış reçeteyi reddetmek sürpriz olmayacaktır.
Yaşına uygun yayınlar verin
Yaşına ve meraklarına göre yayınlar temin edilmeli ve bunlardan istifadesi sağlanmalıdır. Bundan yirmi yıl öncesine kadar, çocuklarımızın okuyabileceği doğru dürüst dinî dergi, roman, hikaye yok denecek kadar azdı. Şu anda her seviyeye göre, her türlü yapıya hitap edici, son derece kaliteli, rengarenk kitap ve dergi mevcuttur. Bu konuda hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır.
Çocuklarımızın en az giyim ve beslenmelerine
verdiğimiz önem kadar zihin ve ruhî beslenmelerine de özen göstermeliyiz. Bilim
ve eğitime yapılacak yatırım fazlasıyla geri dönecektir. Evlatlarımıza
bırakacağımız en değerli miras, onlara vereceğimiz güzel bir terbiye ve
eğitimdir. Bunun da yolu faydalı yayınlardan geçer.
Tarihteki örnek insanları okutun
Tarihteki örnek insanları okutun
Tarihimizden örnek şahsiyetlerin hayat hikâyelerini roman akıcılığıyla sunmalıyız. Başka milletler, bu boşluğu hayalî kahramanlarla doldurmaya çalışırlar. Bizim çok şükür öyle hayalî kahramanlara ihtiyacımız yoktur. Tarihimiz gerçek kahramanlarla doludur. Her birinin hayatından birkaç romanlık bilgi ve malzeme çıkar. Bunlar her seviyedeki gençler için ayrı ayrı düzeylerde kaleme alınıp sunulmalıdır. Piyasada bu tür faydalı eserler çok şükür ki, oldukça boldur. Rahatlıkla temin edilebilir.
Kendi hayatımıza dikkat edelim
Örnek ve rehber sunma ihtiyacı sadece uzak ve yakın tarihteki şahsiyetlerle doldurmak yetmez. Kendimiz de gençlere düzgün ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Hal dili, söz dilinden daha etkilidir. Sigara içen birinin, başkasına “içme” demesi ne derece etkili olur? Bu yapılmadığı takdirde, Müslümanlığın ancak geçmiş çağlarda yaşanabildiği, günümüzde ise ideal prensiplerinin yaşama şansı olmadığı sanılır ve sürekli geçmişin hayal ve özlemi ile yaşanır. Eski evliya menkıbeleri faydalı olabilir; ancak modern evliyalara daha çok ihtiyaç var. En büyük problemimiz rehber olabilecek örnek şahsiyetler kıtlığıdır. Onları yetiştirebilmeliyiz.
Gençliğimizi,
muhakkak İslam ahlakıyla ahlaklandırmalıyız. Kafalarının dışını değil, içini
nizama sokmalıyız. Çünkü; düşünmeyen, kafa yormayan, aktivitesi olmayan,
asosyal yaşayan, kültürel ve düşünsel faaliyetlere ilgi duymayan bir gençlikten
hayır gelmez. Kitabı muhakkak sevmeliler, sevdirmeliyiz. Çok okumaları, hayatı
anlamaları ve anlamlı bir dünya kurmaları için bu elzemdir.
Ölümcül
tuzaklarla karşı karşıya olan gençlerimize destek olmalıyız. Onlara karşı
dürüst olmalıyız. Onlara güven vermeliyiz. Kalplerine ALLAH korkusunu muhakkak
ama muhakkak nakşetmeliyiz. Bilinçli ve şuurlu hale getirmeliyiz. Sorumluluk
alabilecek düzeye yükseltmeliyiz. Bilen ama okumayan gençliğin tek davranışı
korku olmuştur. Ürkek, korkak, kişiliksiz, kimliksiz, hedonist ve mütemadiyen
tüketen bir nesilden fayda ve hayır ummak safdilliktir. Gençliğin ümitleri
kesinlikle kırılmamalıdır. Her fırsatta onların azimlerini bilemek gerekir.
Onları diriltmek için medeniyetimizin diriliş ruhunu üflemek gerekiyor. Cehd ve
gayreti zerk etmek elzemdir. Eğer, bu uğurda gençlere bir ışık gösterilmiş
olsaydı muhakkak karanlıkları deler geçerdik. Aile bahçesinde tomurcuklanan ve
açan, toplumda filizlenen ve devletin himayesinde sosyal sorumluluk mevkine
gelen genç, say ve cidal ruhuyla yetiştirilmelidir.
İlmi
muhakkak sevdirmeliyiz gençlere. İlimsiz insan pusulasız kaptan gibidir, nereye
nasıl gideceğini, ne yapacağını, kim için yapacağını, niçin ve nasıl yapacağını
asla bilemez. İlimsiz insanın sonu, hüsrandır, bunalımdır, boşluktur ve son
tahlilde feci bir yıkımdır. Bir yabancı bilgin der ki; ‘’dehalarını kitaplarla
beslemeyen bir millet yok olmaya mahkûmdur.’’ Ne kadar isabetli ve hakikatli
bir söz
Gençler
üniversite içinde dernek, klüp vb imkânları değerlendirmeye çalışmak ve fikri,
kültürel etkinliklerle kendilerini geliştirmek sorumluluğunu taşımalıdırlar.
Genç
neslin duçar olduğu ahlaki çöküntü muhakkak önlenmeli ve onlara iş imkânları
sağlanarak başıboş kalmalarına fırsat tanınmamalıdır. Tüm eğitim-öğretim
imkânlarını seferber ederek, kaliteli eğitim vererek, kalifiye elemanlar
yetiştirmeye öncelik vermeliyiz. Toplumla gençlik arasındaki kopukluğu
gidererek yabancılaşmalarının önüne geçmeliyiz. Gençlerde İslami bir vicdan
teşekkülüde hayati öneme haizdir. Zira İslami bir vicdana sahip olmayan bir
gençlik, geçmişten, andan ve gelecekten bihaber, sonu olmayan bir karanlığa
gitmeye ve başkalarına ram olmaya mahkûm olur.
Gençliğin kişilikli ve problemlerini çözmüş
olarak yetişmesi için önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz;
1. Gençlerimizin akli özelliklerini nazar-ı itibara alarak gerekli bilgilerle bezemek ve kafalarını yararlı şeylerle donatmak,
2. Gönül dünyalarını duygu ve sevgi ile yoğurarak kulluk bilinci ile ahlakî erdemlere ulaştırmak,
3. Gençlerin güçlü bir irade ile nefislerine hâkim kişilikler haline gelmelerini sağlayacak manevi eğitim sürecinden geçirmek,
4. Düzgün bir ibadet hayatını özendirmek ve bu tür bir hayatın insanın kendisine ve diğer insanlara saygılı olmayı sağlayacak bir altyapı oluşturduğunu anlatmak ve bunu fiilen göstermek,
5. Toplum değerleriyle çatışmadan kendine güvenen, inandığı gibi yaşayan kişiliklere sahip olunmasını sağlamak,
6. Gençlerdeki model insan tutkusu ve onlarla aynileşme duygusundan yola çıkarak onların dünyalarına uygun modeller sunmak. Özellikle tarihî kahramanların hikâyeleriyle, eserleriyle ya da bunlar hakkında yapılan belgesellerle fikri planda gençleri besleyip özendirmek. Bir de yaşayan model insanlarla onları buluşturmak. Gerek akranları arasından, gerekse daha büyüklerden model olabilecek insanlarla bir araya getirmek bu konuda en etkili yoldur.
Gençliğimizi
güzel bir şekilde yetiştirmek istiyorsak, sadece sözlü ikazlar, öğütlerle
yetinmeyip, ayrıca güzel örnek olmalıyız.
Gençlik sorunlarımızdan
biriside boş zamanların nasıl değerlendireceğidir? Bu gün birçok genç boş
zamanlarını nasıl değerlendireceklerini bilmemektedir. Boş zamanlarını sağlıklı
bir şekilde değerlendirebilecek bir ortam ve organizasyonlar maalesef yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder