KUR’AN NASIL BİR KİTAPTIR?
Kur'an'ı Kerim; Alemlerin
Rabbi olan Allah Katından, güvenilir bir elçi vasıtasıyla, ebedi hakikatin
anlam ve amacına uygun olarak, Hz. Muhammed'in (sav) kalbine açık ve anlaşılır
bir Arapça ile insanlığa iletilmek üzere indirilen, önceki vahiylerde yer alan
ezeli hakikatleri bünyesinde taşıyan ve onları tasdik eden, insanlığa yol
gösteren ve iyiyi kötüden ayıran ilahi kelamdır.
Yüce Allah’ın kıyamete kadar insanlara
doğru yolu göstermek üzere gönderdiği hidayet rehberi Kur’an, “Kara’e”
kökünden türemiş olup “okumanın tüm olumlu anlamlarıyla daima okunan”
demektir. Kur'an'ın diğer isimlerinden
bazıları da şunlardır: Zikir, Furkan, Mushaf, Kitabu'l-Mübin, Kelâmullah, Nur,
Hüdâ, Şifa, Mev'ize... Bazı müfessirler, Kur'an veya Kitaba sıfat olarak gelen
tabirleri de sıralayarak, bu isimlerin sayısını yüze kadar çıkarmışlardır.
Kur'an’ı Kerim, yirmi üç senede peyderpey nazil olmuştur. Kitab'ın hepsi bir
defada indirilmemiştir. Kur'an, bölüm olarak 114 sûreye ayrılır. Bu sûrelerin
hepsi aynı uzunlukta değildir.Elli sayfalık bir sûre olduğu gibi, bir satırlık
sûre de vardır. Sûreler de âyetlere ayrılır. En kısa sûre üç âyet(Kevser
suresi), en uzun sûre de iki yüz seksen altı âyettir(Bakara suresi). Kur’an,
Fatihâ Sûresi ile başlayıp Nas Sûresi ile sona eren ve ayet sayısı konusunda
alimler arasında ihtilaflar olmasına rağmen 6236 ayetten oluşan bir kitaptır.
Kur’an’ı Kerim, Allah’ın
sözüdür/kelâmıdır. Hz.Muhammed’in (sav) sözü değildir, onun tarafından
uydurulmamıştır. Hz.Muhammed’e (sav) başkası tarafından öğretilmiş de değildir.
Kâhin sözü değildir. Şiir değildir , şair sözü değildir , “esâtîru’l-evvelin”
yani önceki milletlerin uydurdukları masallar, hikâyeler asla değildir. Bütün
insanlar ve cinler bir araya gelip toplansa Kur’an’ın bir benzerini, bir
âyetini dahi meydana getiremezler. Kur’an, bütün insanlığa apaçık bir
tebliğdir, “ahsenü’l-hadis”tir, sözlerin en güzelidir, sözlerinde bir
bozukluk/yanlışlık yoktur, çelişki ve tutarsızlık da yoktur, önünden ve
arkasından ona bir batıl gelip karışmamıştır
İslam’ı
din olarak seçip Allah’a teslim olan her Müslüman için en temel referans kitabı
Kur’an’dır. O, dünya ve ahiret saadetini temin edecek hayat prensiplerini
Kur’an’dan öğrenecektir. Nelere inanması, neleri reddetmesi gerektiğini; nelerin
iyi, güzel ve helal, nelerin kötü, çirkin ve haram olduğunu ondan öğrenecektir.
Kalbini, gönlünü ve nefsini onunla arındıracak, Allah’a teslimiyetini onunla
pekiştirecek, iman ve heyecanını onunla tazeleyecektir. Cennetin
güzelliklerini, cehennem azabının dehşetini Allah’ın kitabından öğrenecek,
böylece erdemli ve faziletli bir hayat yaşama konusunda daha bir gayretli
olurken, günahlardan ve kötülüklerden uzak durma konusunda da daha bir dikkatli
olacaktır.
Vahyin kitabı Kur’an’ı en iyi kendisi ve
vahyi tebliğ, beyan ve tatbik etmekten sorumlu olan Hz.Rasûl (sav) tanıtabilir.
Nitekim “Kur’an nasıl bir kitaptır?” sorusunun cevabını yine Kur’an’dan
öğrenebiliriz. Bununla ilgili âyetler Kur’an’ın hem özelliklerini ortaya
koymakta, hem de Kur’an hakkında yanlış düşünenlere yeterli cevabı vermektedir.
Allah Resulü (sav), her şeyin
karmakarışık olduğu, gelenek, hurafe ve batıl anlayışlarla İslami doğruların
ayırt edilemez hale geldiği bir dönemde Kur’an’a sarılmamızı, çünkü onun şefaat
eden ve şefaati kabul edilen kitap olduğunu vurgulamıştır. Başka bir
hadislerinde Allah Resulü (sav) Kur’an’ı bizlere tanıtırken şöyle buyurmuştur:
“O, yüce Allah’ın kitabıdır. O’nda sizden öncekilerin tarihi ve sizden
sonrakilerin haberleri vardır. Aranızdaki olayların ve sorunların hükmü vardır.
O, hak ile batılın arasını ayıran ölçüdür. O’nda her şey ciddidir; gayesiz bir
kelam yoktur. Kim akılsızlık edip onu terk ederse, Allah onu helak eder. Kim
onun dışında bir rehber ararsa Allah onu dalalete düşürür.O, Allah’ın
sapasağlam ipidir. O, hikmet dolu bir öğüt ve hatırlatmadır. O, dosdoğru
yoldur. Hevalar ancak onunla hakkın dışına meyletmezler. Hiçbir lisan/söz ona
benzemez ve karışmaz. Kim onu (referans alarak) konuşursa doğru yapar. Kim
onunla amel ederse ecir alır. Kim onunla hükmederse adaletle hükmetmiş olur.
Kim ona davet ederse sırat-ı müstakime kavuşturulur.(Tirmizi, Sevabul
Kuran)
Kur'an, bütün
toplumlara, bütün çağlara ve insan hayatının bütününe hitabeden bir hidayet
rehberidir. Kur’an; Allah’ın varlığını, birliğini, hakimiyetini, gücünü ve
kuvvetini, ölümden sonra dirilmeyi ve hesabın hak olduğunu enfüsi ve afaki
ayetlerle (insanların, hayvanların, bitkilerin, dağların, yerlerin, göklerin
konumlarına, denizlerin, gemilerin, gecenin, gündüzün, yıldızların, güneşin ve
ayın hareketlerine ve konumlarına dikkat çekerek) en güzel misaller vererek
anlatır. (3/191), (36/71,72), (67/3,4)
Kur’an, dokunulmaz, anlaşılmaz, ellerin
ulaşmayacağı en muhkem yerlerde muhafaza edilir tasavvurunun aksine, Hayat
Veren Kitab olma özelliğine sahiptir. O, insanlara hayat veren ilahi bir
mesajdır. Kur’an tüm hayatımızı kuşatmıştır; öyle ki, göz ve kulaklarımız ondan
âyetler görerek ve işiterek dünyaya açılır, onunla tahsile başlar, onunla
yaşar, öldüğümüzde miras hukuku için ona başvurulur, onun âyetleriyle kabre
defnediliriz.
Kur’an sıkıntı, musibet karşısında en
yakın dostumuz ve teselli kaynağımız olmuş, akide, ahlak ve yaşantımızı
biçimlendirmiştir. Kur’an dirilişimizdir, hayatımızdır; ruhun kalbin
diriliş ve hayatıdır. Cehalet, hurafe, nifak ve dünyevileşmeyle ölen kalpler
Kur’an’ın hayat veren nefesleriyle dirilir, istibdat, baskı ve despotizm ile
yozlaşan toplumlar Kur’an dirilişiyle silkelenir, kendine gelir.
Allah’ın en büyük mucizelerinden biri,
insan müdahalesinden korunmuş, tutarlı, derin ve eşsiz bir hazine, insanlığa
kılavuz, rahmet ve en büyük hediye olarak gönderilmiş bir nurdur Kur’an-ı Kerim Varlığa, ölüme ve ölüm sonrasına anlam
kazandırır Neden var olduğumuzu ve varlığımızı nasıl
sürdürmemiz gerektiğini öğretir Hak ile batılı, iyi ile kötüyü, güzel ile
çirkini, birbirinden ayırır, doğruya ve hayra iletir Hatırlatıcıdır, uyarıcıdır, ibretliktir Okunmak için anlaşılmak için ayetleri
üzerine derin derin düşünmek için gönderilmiştir Yaratanı tanıtır, âlemi tanıtır, geçmiş
nesilleri tanıtır Anne rahmindeki oluşumlardan uzayın
derinliklerine kadar eşsiz açıklamalar içerir Kur’an’ı anlatmak için ne yazılsa az gelir
ve hiçbir yazı Kur’an ayetleri kadar güzel ifade edemez Kur’an’ı
“Bütün insanlar için hidayet rehberi
Kur’an, yol gösterici ve hakkı batıldan ayırıcı apaçık belgeler olarak Ramazan
ayında indirildi.” (Bakara, 185) “Bu kendisinde şüphe olmayan,
muttakilere(Allah için iyilik yapıp güzel davranışta bulunanlara) yol gösterici
bir kitaptır.” (Bakara, 2) Evet,
Kur’an “Hüda’dır; kılavuz, rehber, yol göstericidir”. En genel anlamda tüm
insanlık için, tüm Müslümanlar ve Mü’minler için, dar anlamda ise muttakiler ve
Muhsinler için daha iyiye, daha güzele, en doğruya, en mükemmele ve nihayet
Allah’ın rızasına ulaştıran bir rehberdir.(bknz: Nahl 89, Ali İmran 38)
Kur’an insanlığı karanlıklardan aydınlığa
çıkaran bir nurdur. Kur’an, tarihin her döneminde ve özellikle de günümüzde
manevi bunalımlar, ahlaki çöküntü ve sosyal sıkıntılar içinde şaşırıp bocalayan
insanoğlu için bir “kurtuluş reçetesi”,
bir “can simidi” ve karanlık yolları aydınlatan bir projektördür.
“Bu öyle bir kitaptır ki, bütün
insanları Rabblerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, güçlü ve övülmeye layık
olan Allah’ın yoluna çıkarman için onu sana indirdik(İbrahim,1)
Kur'an-i Kerim her harfiyle, her ayetiyle, her
süresiyle aziz olan; eleştirilerek çürütülmesi, geçersiz kılınması, mağlup
edilmesi mümkün olmayan izzetli bir Kitap'tır. “Şüphesiz, kendilerine zikir
gelince ona (karşı) küfre sapanlar (ateşin içinde bırakılırlar); oysa o, aziz
(şerefi yüksek, üstün) bir Kitab'dır.”(Fussilet 41),
Kuran-ı Kerim, birçok meseleye sadece bir yerde
değinen ve sadece orada açıklık getiren bir Kitap değildir. Herhangi bir
meseleye muhtelif yerlerde değinen ve aynı meseleye değişik yerlerde, değişik
boyutlardan fasıllar ve bölümler halinde açıklık getiren bir Kitap'tır. “Andolsun,
onların kıssalarında temiz akıl sahihleri için ibretler vardır. (Bu Kur'an)
düzüp-uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı,
her şeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir
hidayet ve rahmettir. (Yusuf 111)
Kur'an-ı Kerim herkes tarafından görülebilen ve
görülmesi gereken şeyleri apaçık bir şekilde ortaya koyarak gösteren Kitap'tır.
“Bu (Kur'an), insanlar için basiret (görülebilecek ayet)lerdir, kesin bir
bilgiyle inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir rahmettir. (Casiye 20)
Kur'an-ı Kerim bazılarının zannettiği gibi sadece
hikmet veya beşeri kanun kitaplarında olduğu gibi sadece hüküm değil; hüküm ile
hikmetin bir arada olduğu, hikmetinde hüküm, hükmünde hikmet olan eşsiz bir
Kitap'tır.“Hiç şüphesiz o, bizim katımızda olan Ana Kitaptadır; çok yücedir,
hüküm ve hikmet doludur. Bunlar hikmetli Kitab'ın ayetleridir.” (Lokman 2)
Kur’an’ın üslubu ne şiir ne de
nesirdir. Ancak her ikisinin de özelliklerini taşır.O, nazımdan daha çekici ve
daha caziptir. İnsan ruhuna nüfus eden ilahi ve mucizevî bir üsluba sahiptir.
Bu özelliğinden dolayı olacaktır ki Arapça bilmeyen Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm
vb. dinlere mensup bazı kişiler bile Kur’an'ı dinlerken heyecan içinde kalmakta
vecde gelmekte ve bu ilahi atmosferden haz almaktadırlar.
Kur’an’ın temel hedefi dile,
edebiyata yön vermek değil, hayata müdahale etmek, onu doğru amel ve inanç
üzerine kurmaktır. Bu özelliği onun diyolojik özelliğe sahip bir metin
olduğunu göstermektedir. Yani, Kur’an önyargıdan uzak, objektif düşünen
okuyucunun imanını arttırdığı gibi, önyargıyla okuyanların inkarını
arttırmaktadır. O, her şeyiyle farklıdır. Merhum Aliya İzzet Begoviç’in de dikkat çektiği gibi Kur’an edebiyat ve
belagatin zirvesinde olduğu halde edebiyat değil, hayattır.
Kur’an Hz. Peygambere nazil oldu.
Ancak tüm insanlığa rehber konumdadır. Necip Fazıl Kur’an’ın icazına
dair şu örneği verir: “Kur’an’ı bir takım yapraklar üstüne yazsalar da,
dağlarda kuytularda bir yere bıraksalar da ve kimin yazdığı, nereden geldiği,
ne olduğu bilinmezse, yine de selim akıl anlar ki bu, Allah’ın kelamından
başkası olmaz.” Dostu, düşmanı, fakiri, zengini, alimi, ümmiyi, filozofu,
Müslümanı, gayrimüslimi, hukukçuyu, dilciyi etkileyen bir kitap beşer ürünü
olabilir mi? Keza hepsini ilahi kelam uğrunda mesailerini harcamaya sevk eden
güç nereden kaynaklanmaktadır. Tek cevap: O, Aziz, Alim ve Hakim olan Allah’tan
inmiştir. Bu kitabı getiren zat (Hz. Peygamber)
ilim, kültür, fen ve medeniyetten uzak bir muhitte yetişti. Orada ne
mütefekkir, ne alim ne de filozof vardı. Ümmi bir toplumda yetişti. Kalemim,
divitin, kırtasiyenin Anka kuşundan daha nadir olduğu bir zeminde elinde ilahi
bir meşaleyle çıktı. Herkese meydan okudu, halen de okumaya devam etmektedir.
Kur’an’ın tamamı ahenk içindedir,
birbiriyle bağlantılıdır. Hepsine iman etmek gerekir. Haberleri doğrudur,
birbiriyle çelişmez. Hepsi insanın saadetini ve kurtuluşunu hedef alır. Emir ve
yasakları insana yöneliktir. Onlara sarılmak iki dünya saadetini getirir.
Kur’an ayetlerinin hepsi nizam, disiplin, doğrulukta birbirine benzer;
aralarında çelişki yoktur. Kur’an her şeyi ile mutedil bir kitaptır. Mutedil
bir hacimde nazil olmuştur. Ne ihtiyaçları ikmal edecek derecede kısa, ne de
gereksiz bilgileri sunarak usandıracak kadar uzundur. Kur’an itidali önerir.
“Biliniz ki bu Kur’an insanları en doğru/mutedil yola hidayet eder…(isra 9)
Kur’an Allah’a varmanın, O’nu
tanımanın adresidir. Allah’ı tanımak ve O’na varmak isteyenlerin bu adrese
ulaşmaları gerekmektedir. Kur’an ikincisi ve alternatifi olmayan bir yoldur.
Allah’a, O’nun rızasına ve O’nun cennetine varmanın adresidir.
İnandığımız kitap öyle bir kitaptır ki, dünyadan bahsederken
ahireti hatırlatır, ahiretten bahsederken de dünyayı haber verir. Çünkü o
kendisine yapışanlara dünya ve ahiret saadetini sağlar.İnsanlığın
problemlerini çözme iddiasıyla ortaya atılan beşeri ideolojiler, geçici ve
eksik çözüm yolları ile sorunları iyice derinleştirip kangren haline
getirirken, Kur’an, bütün zamanlar ve mekanlar için geçerli, ebedi ve mutlak
kurtuluş yollarını sunar. Beşeri çözüm önerileri ile sorunlarını çözmeye
çalışan kimseyi Kur’an, zifiri karanlıkta biraz yürümek için geçici bir ateş
yakan, ya da gözleri kamaştıran ani bir şimşek ışığıyla birkaç adım atıp sonra
yerinde çakılıp kalan çaresiz bir insana benzetir.(bknz: Bakara 17-20)
Kur’an, inananlar için bir ferahlık ve
huzur kaynağı, bir sığınaktır. Mü’minler bunalım ve sıkıntıya düştüklerinde,
gönülleri daraldığında, kalpleri paslanmaya başladığında, ona sığınacak, ona
başvuracak, onunla teselli bulacaklardır. “Ey insanlar, size Rabbinizden bir
öğüt, kalplerdeki dertlere bir deva, inanlara bir yol gösterici ve rahmet
gelmiştir.”(Yunus 57)
Kur’an, kendisine iman edip, gönülden
boyun eğen ve onun emirlerini uygulamaya, onun yasak saydığı, günah addettiği,
kerih gördüğü şeylerden kaçınmaya niyetli ve hazır olan insanlar için bir deva,
bir şifadır. “İndirdiğimiz bu Kur’an, inananlara bir şifa ve rahmettir.
Zalimlerin ise ziyanını arttırmaktan başka bir katkıda bulunmaz”(İsra, 82)
Hz. Ali’nin (ra) ifade ettiği gibi: “ Kur’an,
öğüdünde aldatmayan, yol göstermede insanı azdırmayan, söyleyişiyle yalan
söylemeyen bir öğütçüdür. Dertlerinize ondan şifa dileyin; güçlüklerinize karşı
ondan yardım isteyin; çünkü o, küfür, nifak, azgınlık ve sapıklık gibi en büyük
dertlere bile devadır.(Nechul Balağa)
Manevi kir ve günahlarla kararan,
katılaşan ve hastalıklı hale gelen kalpler, (2/10,6/43, 8/49) ancak Kur’an’la
arınır, yumuşar, yatışı ve şifa bulur.
Kur’an öylesine mübarek bir kitaptır ki,
Hz. Ömer’in dediği gibi, “Allah, kapalı gözleri, sağır kulakları, kilitli
kalpleri ancak onunla açar.”
Kur’an baştan sona Zikr’dir. Allah’ın
güzel isim ve sıfatlarını, varlığına delalat eden hüccetleri, onun emir ve
yasaklarını, tekliflerini, vaadini, Yaradana karşı görev ve sorumluluklarımızı
hatırlatan, insanı iyiyie, güzele ve doğruya yönlendiren öğüt, uyarı ve
tavsiyeler bütünüdür. (10/57,39/27,14/52)
Kur’an baştan sona kadar, insanın
kendisine, Rabbine, diğer insanlara ve tabiata karşı görev ve sorumluluklarını
anlatır. Kur’an, M. Akif’in ifadesiyle “Ne ölülerin ardından okunmak ne de fal
bakmak için inmiştir. O, bir üfürük kitabı değildir. O, sadece yaşayanlara öğüt
vermek, gafillere gerçekleri hatırlatmak ve başlarına gelebilecek dünya ve
ahiret felaketlerine karşı onları uyarmak için gönderilmiştir.”
“O, içinde en ufak bir yanlış barındırmayan bir
kitaptır.(18/1) Kur’an, Müslümanların, kendi aralarında anlaşmazlığa düştükleri
konuları çözümlemek için başvurulacak ilk kaynaktır.”(Nisa 59-64)
Kur'an-ı Kerim tüm dünya insanları için her
zamanda ve her mekanda güncel olan bir Kitaptır. Zamanımızdaki insanlar için
geçmişte indirilmesine rağmen, hem geçmişten, hem günümüzden ve hem de
gelecekten bahseden evrensel boyutuyla, geçmişe nisbet edilebilecek masalımsı
bir Kitap değildir.“Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: "Geçmişlerin
uydurma masallarıdır" dedi. (83/13)
“Bin dört yüzyıldan beri tek bir harfi
bile yıpranmamış, hayat fışkıran bir mucizedir Kur’an. Kur’an’ı Kerim,
inanlara, Allah’ın güzelliğinden bu dünyada gösterilmiş bir işaret, bir
örnektir. Onu okuyan, Sina dağına çıkar, Hz. Musa’yla birlikte Allah’ın
büyüklüğü önünde yere kapanır, Kızıldeniz’in yarıldığını görür, Cebrail, Hz.
Meryem’le konuşurken sanki yanındadır. Hz İsa ve havarileriyle birlikte gök
sofrasının başındadır; Bedir savaşında düşman gözüne meleklerle birlikte kum ve
toprak atandır. Hz. İbrahim’le birlikte bir Pazar günü putları kırandır. Ab-ı
hayat Kur’an’dır. İksir Kur’an’dır. Şifasız dertlerin doktoru Kur’an’dır. Genç
nesli olgunlaştıran, olgun nesli genç tutan, kadına iffet, erkeğe vakar
bağışlayan, toplumlara haşmet ve heybet getiren, mutluluğun mimarı, muştu
şiiri, ölümü yenen teselli,ruhun zafer takı, kalbin rahmet anıtı
Kur’an’dır.”(Sezai Karakoç, Sütun, 1/194)
Kur’an, sadece birtakım tarihi, sosyal,
felsefi ve ahlaki gerçekleri teorik düzlemde ele alıp açıklayan bir kitap
değildir. Aksine, ortaya koyduğu evrensel ahlaki ve manevi ilkelerle
şekillenmiş bir toplum oluşturmayı hedefler, Tıpkı 23 yıl içerinde dünya
tarihinin “en cahil” toplumlarından birini, “en erdemli” toplum haline
getirdiği gibi, yeryüzünde erdemsizlik ve kötülük(fitne) adına ne varsa
temizlemeyi ve bütün bir insanlığın Allah’a teslimiyetini (İslam’ı)
gerçekleştirmeyi gaye edinmiş(2/193) “inkılapçı” bir kitaptır o.
Kur’an; insanlara kötülüklerden
arınmayı, zulme karşı tavır almayı, zorda olanlara yardım etmeyi, paylaşmayı,
yardımlaşmayı, dostluğu, kardeşliği, barışı, sevgiyi, medeniyeti, iman
esaslarını, ibadetleri, dua etmeyi, güzel ahlaklı olmayı, şirk koşmamayı, kul
hakkı yememeyi, cinayet işlememeyi, hırsızlık yapmamayı, yalan söylememeyi,
dedikodu yapmamayı, lakap takmamayı, alay ve hakaret etmemeyi, kıskançlık
yapmamayı, iftira atmamayı, fitnecilere inanmamayı, haberin kaynağını
araştırmayı, kibirlenmemeyi, israf etmemeyi, cimri davranmamayı, içki, kumar,
fal, büyü ve boş inançlardan uzak durmayı, zanna uymamayı, öfkeli davranmamayı,
insan haysiyetini ve şerefini korumayı, aile hayatına önem verip onurunun
korunması gerektiğini, anneye, babaya, akrabalara, komşuya, yolcuya,
çalışanlara, dosta hatta düşmana iyilik etmeyi ve adaletli davranmayı emreden
bir kitaptır.
Kur’an dirilişimizdir, hayatımızdır;
ruhun kalbin diriliş ve hayatıdır. Cehalet, hurafe, nifak ve dünyevileşmeyle
ölen kalpler Kur’an’ın hayat veren nefesleriyle dirilir, istibdat, baskı ve
despotizm ile yozlaşan toplumlar Kur’an dirilişiyle silkelenir, kendine gelir.
Özetle Kur’an;
bizleri doğruya ulaştıran bir rehber (Huda), Yolumuzu aydınlatıcı bir ışık
(Nur), Doğruyu yanlıştan ayıran bir ölçü (Furkan), İhtilaf içinde bocalayanlara
bir delil (İlim), Tüm beşeriyet için bir mucize (Ayet), Kalplerinde manevi
hastalık bulunanlara bir ilaç (Şifa), Sıkıntıdaki müminlere bir müjde (Büşra),
Tüm insanlara bir öğüt ve hatırlatma (Zikr), Her şeyi detaylı olarak açıklayan
bir yasa (Mufassal), Düşünenlere bir bilgelik kaynağı (Hikmet), Her şeyi
açıklayan bir kitap (Tıbyan), Haklıyı belirleyen bir kanıt (Beyyine), Müminler
için bir bağış (Rahmet), Geride kalmayıp ilerlemek isteyenler için bir uyarı
(Zikra), Akleden müminler için apaçık bir kitap (Kitabul Mümin), Adalet arayan
toplumlar için evrensel bir yasa (Hüküm), Birbirine düşmüş insanları
birleştirici bir ip (Hablullah), Dirileri uyarsın diye gönderilen bir
kitap’(Kur’an’ı Mübin)tır.
Müslüman, dünya ve ahret
mutluluğuna ulaşmak için lazım olan her türlü öğüt, uyarı, nasihat,
yönlendirme, ilke, yöntem, kural ve davranış adabını en genel çerçevesi ile
Kur’an’da bulacaktır. Müslüman doğru düşünmeyi, aklını gereği gibi kullanmayı
Kur’an’dan öğrenecektir.
İslam davetçisi, insan gerçeğini ve insan
psikolojisini tanımak için Kur’an’a başvuracaktır. Tarih boyunca ve günümüzde
toplum gerçeğini tanımak isteyen Kur’an’a başvuracaktır. İnsanlar ve toplumlar
arasındaki ilişkilerin nasıl tanzim edilmesi gerektiğini araştırmak isteyen
Kur’an’dan yola çıkacaktır.
İslami temele dayalı bir
yönetim ve siyaset anlayışının nasıl şekillendirilmesi gerektiğini inceleyen
Müslüman, insan ve toplumların nasıl yönetilmesi gerektiğine ilişkin temel
esasları yine Kur’an’da bulacaktır.
İslami temele dayalı bir
ekonomik sistem kurmak isteyen Kur’an’ın şaşmaz ilkelerinden yola çıkacaktır.
İslami temele dayalı bir eğitim sistemi kurmak isteyen, Kur’an’ın asırlar boyu
toplumları eğiten, değiştiren, muazzam inkılaplara vücut veren ilkelerinden
hareket edecektir.
Müslüman edebiyatçı, şair,
sanatçı, yazar vb. herkes, ilhamını ondan alacaktır. Hasılı Müslümanlar a’dan
z’ye hayatın bütün alanlarını kuşatan yüce Kur’an’dan hareketle sistemlerini
inşa edeceklerdir.
Ne mutlu Hayat Kitabı Kur’an’ı
okuyup anlayanlara ve anladıklarını hayatlarında tatbik edenlere.
İdris GÖKALP
Kaynaklar:
Kur’an’ı Anlamak
Farzdır- A. Yıldız, Ş. Özdemir, Pınar y.
Kavram Tefsiri-
Ahmed Kalkan
Dinde Aşırılık ve
İtidal- Abdulcelil Candan, Düşün y.
Kur’an’a
Yönelirken- Mehmed Alagaş, İnsandergisi y.
Nasıl Bir Kitaba
İnanıyoruz- Mustafa Çelik, Fütüvvet y.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder