14 Mayıs 2016 Cumartesi

GENÇLİĞİN PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ






İnsan hayatının önemli bir dönemi olan gençlik çağı , biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönü ile insanın bedensel, ruhsal ve sosyal gelişmesinin ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir dönemi kapsamaktadır. Gençlik dönemi, bir yandan bunalımlar, çatışmalar, yanılgılar, çelişkiler ve kararsızlıklarla gencin gerek kendisiyle ve gerekse çevresiyle çatışma dönemi iken; diğer yandan da, tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, kendini ispat ve kimliğini bulma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu yüzden, toplumun içinde bulunduğu buhranlardan en fazla etkilenen kesim de yine gençlik kesimidir.
Sosyolojide şöyle bir kural vardır. Sosyal bir hâdisenin sebebi, yine başka bir sosyal hâdisedir. Günümüz gençliğinin problemlerinin sebebi içinde yaşadığı toplumdur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de, çocuklarımıza karşı görevlerimizi şöyle vurgulamaktadır: "Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte ve ikramda bulununuz, onları en güzel şekilde terbiye ediniz." (İbn Mace, "Edeb", 2/368) 
Toplumdaki büyükler gençlere karşı vazifelerini yapıyor mu? Aile çocuğuna karşı vazifelerini yerine getiriyor mu? Öğretmen ve okul fonksiyonu istendiği ölçüde icra ediyor mu? Gencin içinde yaşadığı çevre, onun maddi ve manevi yönden yetişmesine uygun mu? Devlet, gençlerine ne kadar sahip çıkıyor? Gençliği yetiştirmede benimsenen ölçüler ve eğitim düsturları, onların yetişebilmesi için hangi seviyede? Bütün bu sorular, bir ülkenin bugününü ve yarınını tayinde en önemli sorulardır.
Gençlik, büluğa erme neticesinde, biyolojik ve psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile, toplum hayatında sorumluluk alma dönemi olan 12-24 arasında kalan yaş gurubudur (DPT Raporu, 1983, 13) Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın tarifine göre "Genç, 15 ile 25 yaşları arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve ayrı bir konutu bulunmayan kişidir." (Yörükoğlu 1986, 3) 
Gençlik çağı bir belirsizlik ve arayışlar devresidir. Bu çağ, hayat için bir yön ve hedefin arandığı, meslek ve ailevi rollerin üstlenilmesi için gerekli kişilik özelliklerinin kazanıldığı, ferdin daha müstakil ve problemli bir kimse olarak hareket etmeye başladığı bir hazırlanma dönemidir. 
Kavrama, İslâmî bir perspektiften bakmayı denersek görüyoruz ki Asr-ı Saadet döneminden bu yana birçok olayda gençlerin yüklendiği görevler küçümsenemeyecek kadar yoğun bir içerik arz ediyor.

Hz. Peygamber zamanında askeri görevlerden içtimaî görevlere, muallimlikten hükümet sorumluluğuna kadar birçok alanda gençler aktif olarak rol almıştır. Yine bundan sonraki dönemlere göz attığımızda İslâmî davayı sahiplenmiş, kendisine İslâmî davayı şiar edinmiş nice gençlerin, üzerlerine aldıkları ağır sorumlulukları doğru bir İslâm gençliği tasavvuru ile rahatça yerine getirdiklerini görüyoruz. Ve yine görüyoruz ki, İslâmî davanın atardamarı misyonunu genç nesil oluşturmaktadır.

Maalesef, bu zaman diliminde görüyoruz ki gençlik gerek yoğun ders tempoları ile ilgilenmekten, gerek internetin bitmeyen cazibesine kapılmaktan, gerek arkadaş ortamının oluşturduğu şartlardan, gerekse de televizyonda birbiri ardına gelen dizilerden kafasını kaldıramamasından dolayı akletme melekesini kaybederek İslâmî bir hayat nizamından uzaklaşarak yaşamaktadır.
Tarih sahnesine bakacak olursak; bilinçli, ahlaklı; kültürlü bir gençlik yetiştirebilen toplumlar daima başarılı olmuşlardır. Peygamberimiz (sav)’in davetine ilk tabi olan müminlerin belirgin özellikleri; fakir olmalarının yanı sıra büyük bir çoğunluğunun genç olmasıdır. Yine bütün inkılabî hareketlerde, toplumsal dönüşümlerde en ön saflarda hep gençleri görürüz.

      Tüm bunlar; gençliğin; insan hayatının en önemli evrelerinden, toplumların ise en önemli kesimlerinden biri olduğunu kanıtlamaktadır.

      Ancak bir sorunlar çağı olarak niteleyebileceğimiz bu yüzyılda; gençlik artık umut vaad etmek yerine bir problem yumağına dönüşmüştür. Son günler de gündemden düşmeyen şiddet olayları, pek çok anket, istatistik gibi çalışmalarda ortaya çıkan vahim sonuçlar; bilinçsiz, inançtan yoksun, kültürsüz ve cahil bir neslin ortaya çıktığını gösteriyor.
Esas itibariyle günümüzde aşikâr olan problemler, salt gençliğe mahsus değildir. Ancak gençlik, bu problemlerin daha bir etkisi/riski altındadır. Bugün birinci derecede önem teşkil eden problemler ve özellikle gençlik için tedirgin olduğum durum, popüler kültür ve bunun da içinde yer aldığı dünyevileşme tehdididir.


Gençliğin Problemleri ve Çözüm önerileri
Gençlik çağı, bağımsızlık ve topluma karışma çağıdır. Genç evden kopar, çevreye yönelir. Yaşıtlarıyla kaynaşma imkânı bulacağı faaliyetlere yönelir. Hepsinin benzer çabalar içinde olması, buna karşılık mizaç ve o ana kadarki yetişme farklılıkları, gençlerde gruplaşmalara yol açar. (Komisyon 1986, 9) Bazı gençlerde tedirginlik, kuruntulu olma, zor beğenme, çabuk tepki gösterme, kararsızlık, bencillik, savurganlık ve dağınıklığın artması, süse ve giyime düşkünlük, dilin değişmesi, müzik zevkinin başkalaşması vb. olarak ortaya çıkan davranış değiştirme görülmektedir.
Gençler için bir diğer problem sahası, meslek ve eş seçimidir. Aşırı hayalcilik, refah hastalığı, özenti, kimlik bunalımı ve kendini tanımama, idealsizlik ve lâkaytlık, bencillik, ahlâki ve manevi değerlerin azalması, uyuşturucular, fanatizm ve kötü alışkanlıkların kazanılması, zararlı yayınlar ve terör odaklarının varlığı, ailenin bozulması ve güvensizlik, işsizlik ve gelecek kaygısı, başkaları ile ilişki kuramama... gibi durumlar, günümüz gençliğinin temel problemleri olarak görülmektedir.
*Aile, çocuğa ilk bilgilerin verildiği yerdir. Ailenin sağlam olması gerekir. Sağlam aileden sağlam nesiller, sağlam nesillerden sağlam milletler, sağlam milletlerden sağlam devletler meydana gelir. Avrupa'da gençliğin en büyük problemi ailenin zayıf oluşudur. Aile çocuklarına sevgi göstermelidir ki, sonra çocuklar da onlara saygı göstersin. Sevgisiz yetişen çocuklar problemli olmaktadır.

         Ailenin dini bilgisi bakımından önemi büyüktür. Çocuk ilk dini bilgileri, dua ve ibadet şekillerini aile ocağında öğrenir. Genç aile ocağından birini kendine örnek seçer ve onu taklit eder. Aile fertleri çocuğa doğru bilgi vermeli ve onu topluma kazandırmak için camiye alıştırmalıdır.
Çocuklarını doğru ve sağlam bir inanca sahip olarak güzel bir ahlâkla yetiştirebilmek için ailelerin en baştan itibaren çocuklarıyla doğru bir iletişlim kurmaları gerekmektedir.
Günümüz gençliğinin problemlerine dinimizin ortaya koyduğu çözüm yolları içinde en önemlilerinden biri de eğitimdir. Dinimiz İslâm, ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. 
Dinimize göre eğitimin gayesi, mükemmel insan yetiştirme ve faziletli toplum oluşturmaktır. Hz. Ali (r.a.), "çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştiriniz" sözleri ile, ileriye dönük eğitimin verilmesini tavsiye etmiştir. 
Günümüzde gençlerimizin birtakım problemlere düşmemeleri için şunlara dikkat etmeliyiz:

1. Gençlere sağlam bir aile terbiyesi verilmeli ve anlayışla yaklaşılmalı,
2. Ailede ve okulda gençlere doğru bilgiler verilmeli,
3. Maddi ve manevi yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli,
4. Gençlere sorumluluk bilinci verilmeli ve onlara örnek olunmalı,
5. Gençleri sosyalleştirerek içinde yaşadıkları topluma uyumlu hale getirilmeli,
6. Gençler kötü arkadaş grubundan uzak durmalı ve iyi arkadaş edinmeli,
7. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve faydalı işler yaparak geçirmeli,
8. Kötü alışkanlıkların başladığı İnternet, birahane ve kahvehane gibi yerlerden uzak durulmalı,
9. Alkol ve uyuşturucu kullananlardan ve satanlardan uzak durmalı,
10. Gidecekleri yerler konusunda ailesine ve büyüklerine danışmalı,
11. Gençlerin hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı ve çevre bilinci yerleşmiş bireyler olmaları sağlanmalıdır.
Günümüz gençliğinin en önemli sorunu,  yaratılış gayesinden habersiz olmalarıdır. Gençlik, bir nevi belirsizlik, arayış ve şekillenme dönemidir. Gençler arasında yaygın olarak kullanılan, “hızlı yaşa genç öl, cesedin yakışıklı olsun”, “atın ölümü arpadan olsun”, “gençliğini yaşayacaksın” gibi sözler, kural tanımazlıklarını meşrulaştırmaya yönelik olumsuz beyanlardır. Gençlik, aşk,  para, eğlence ve top peşinde koşmakta ve bunlarla kendini ispatlama çabasındadır.
Gencin Cinsellik Sorunu

Gençler, şehvetin ve cinsel dürtülerin imtihan olduğunu, sadece sevgi ve bağlılıkla birlikte olduğunda, yani evlilik içinde yaşanmasının gerektiğini bilmelidirler. Bu manevî ve ahlak hassasiyetinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda ergenin zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlığı yanında evliliğinin gelecekteki istikrarı açısından da çok önemlidir. Gencin cinsel tutkularına ve hislerine hâkim olması, hayır diye bilmesi, cesaret ve güç göstergesidir.  Bunun ispatlanması gerekir. Genç, iffetini korumakla yaratıcının yasaklarına uyması karşılığında pek çok yönden faydalar elde edecektir. AIDS, frengi hastalıklardan korunacaktır. (Doç. Dr. Sefa Saygılı,  Ergenlik Sorunları, s. 101) Tabii ki, Yüce Allah’ın emirlerine uygun yaşayanlar maddî ve manevî açıdan kazanımları olacaktır.
*Günümüzde gençlerimizin birtakım sorunlara yenik düşmemeleri için şu hususlara dikkat etmeliyiz: Gençlere iyi bir aile terbiyesi verilmeli ve kendilerine anlayışlı olmalı. Gençlere sorumluluk bilinci verilmeli ve onlara güzel örnek olunmalı.  Boş zamanlarını kitap okuyarak ve yararlı işler yaparak değerlendirmeli. Maddî ve manevî yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli. Ailede ve okulda doğru bilgiler verilmeli.  Onları anlamaya çalışmalı.  Gençler kötü arkadaş grubundan uzak durmalı ve iyi arkadaş edinmeli. Sigara, içki, kumar, uyuşturucu, fuhuş ve hırsızlık gibi kötü alışkanlıklardan ve onların edinileceği yerlerden uzak durmalı. Tabii ki, gençlerimize dinî ve manevî idealleri kazandırmak onların ruh sağlığı, yönünden son derece önemlidir. Nesli korumak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için gençlerimize iyi bir din eğitimi verilmeli. Gençlerin kendilerini korumaları, dünya ve ahirette mutlu, huzurlu olmaları için inanç, ibadet ve güzel ahlak sahibi olmalarına yardımcı olmalıyız.

İyi arkadaş çevresi oluşturun


Özellikle iyi bir arkadaş ortamı oluşturulmalı, bunu, onun da ilgisini çekecek unsurlarla cazip hale getirmelidir. Faydalı sporlar, sanatsal kurslar, geziler, piknikler, izci kampları vs. bu gibi arkadaşlıkları pekiştirebilir. Arkadaş ortamı doğal bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç faydalı olanla tatmin edilmezse, oluşan boşluk zararlı olanla doldurulacaktır.

Kişiliklere göre davranın


Gençlerin yetiştirilmesinde hikmetli hareket edilmelidir. Yapı ve yetenekleri iyi tespit ve teşhis edilmeli, nabızlarına göre şerbet sunulmalıdır. Allah her insanı farklı yapıda yaratmıştır.


Kimisi hareketli, kimisi durgun; kimisi konuşkan, kimisi suskun; kimisi atak, kimisi çekingen; kimisi heyecanlı, kimisi de soğukkanlı bir yapıya sahiptir. Her bir yapının bu dünyada üstleneceği bir rol, dolduracağı bir boşluk vardır. İnsanları eğitip yönlendirirken bu yapılar zorlanmamalı, sadece dengeleyip olumluya kanalize edilmelidir. Aksi halde tepkiyle karşılaşmak ve sunulan yanlış reçeteyi reddetmek sürpriz olmayacaktır.





Yaşına uygun yayınlar verin


Yaşına ve meraklarına göre yayınlar temin edilmeli ve bunlardan istifadesi sağlanmalıdır. Bundan yirmi yıl öncesine kadar, çocuklarımızın okuyabileceği doğru dürüst dinî dergi, roman, hikaye yok denecek kadar azdı. Şu anda her seviyeye göre, her türlü yapıya hitap edici, son derece kaliteli, rengarenk kitap ve dergi mevcuttur. Bu konuda hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır.
Çocuklarımızın en az giyim ve beslenmelerine verdiğimiz önem kadar zihin ve ruhî beslenmelerine de özen göstermeliyiz. Bilim ve eğitime yapılacak yatırım fazlasıyla geri dönecektir. Evlatlarımıza bırakacağımız en değerli miras, onlara vereceğimiz güzel bir terbiye ve eğitimdir. Bunun da yolu faydalı yayınlardan geçer.

Tarihteki örnek insanları okutun


Tarihimizden örnek şahsiyetlerin hayat hikâyelerini roman akıcılığıyla sunmalıyız. Başka milletler, bu boşluğu hayalî kahramanlarla doldurmaya çalışırlar. Bizim çok şükür öyle hayalî kahramanlara ihtiyacımız yoktur. Tarihimiz gerçek kahramanlarla doludur. Her birinin hayatından birkaç romanlık bilgi ve malzeme çıkar. Bunlar her seviyedeki gençler için ayrı ayrı düzeylerde kaleme alınıp sunulmalıdır. Piyasada bu tür faydalı eserler çok şükür ki, oldukça boldur. Rahatlıkla temin edilebilir.


Kendi hayatımıza dikkat edelim


Örnek ve rehber sunma ihtiyacı sadece uzak ve yakın tarihteki şahsiyetlerle doldurmak yetmez. Kendimiz de gençlere düzgün ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Hal dili, söz dilinden daha etkilidir. Sigara içen birinin, başkasına “içme” demesi ne derece etkili olur? Bu yapılmadığı takdirde, Müslümanlığın ancak geçmiş çağlarda yaşanabildiği, günümüzde ise ideal prensiplerinin yaşama şansı olmadığı sanılır ve sürekli geçmişin hayal ve özlemi ile yaşanır. Eski evliya menkıbeleri faydalı olabilir; ancak modern evliyalara daha çok ihtiyaç var. En büyük problemimiz rehber olabilecek örnek şahsiyetler kıtlığıdır. Onları yetiştirebilmeliyiz.

Gençliğimizi, muhakkak İslam ahlakıyla ahlaklandırmalıyız. Kafalarının dışını değil, içini nizama sokmalıyız. Çünkü; düşünmeyen, kafa yormayan, aktivitesi olmayan, asosyal yaşayan, kültürel ve düşünsel faaliyetlere ilgi duymayan bir gençlikten hayır gelmez. Kitabı muhakkak sevmeliler, sevdirmeliyiz. Çok okumaları, hayatı anlamaları ve anlamlı bir dünya kurmaları için bu elzemdir.
Ölümcül tuzaklarla karşı karşıya olan gençlerimize destek olmalıyız. Onlara karşı dürüst olmalıyız. Onlara güven vermeliyiz. Kalplerine ALLAH korkusunu muhakkak ama muhakkak nakşetmeliyiz. Bilinçli ve şuurlu hale getirmeliyiz. Sorumluluk alabilecek düzeye yükseltmeliyiz. Bilen ama okumayan gençliğin tek davranışı korku olmuştur. Ürkek, korkak, kişiliksiz, kimliksiz, hedonist ve mütemadiyen tüketen bir nesilden fayda ve hayır ummak safdilliktir. Gençliğin ümitleri kesinlikle kırılmamalıdır. Her fırsatta onların azimlerini bilemek gerekir. Onları diriltmek için medeniyetimizin diriliş ruhunu üflemek gerekiyor. Cehd ve gayreti zerk etmek elzemdir. Eğer, bu uğurda gençlere bir ışık gösterilmiş olsaydı muhakkak karanlıkları deler geçerdik. Aile bahçesinde tomurcuklanan ve açan, toplumda filizlenen ve devletin himayesinde sosyal sorumluluk mevkine gelen genç, say ve cidal ruhuyla yetiştirilmelidir.
 İlmi muhakkak sevdirmeliyiz gençlere. İlimsiz insan pusulasız kaptan gibidir, nereye nasıl gideceğini, ne yapacağını, kim için yapacağını, niçin ve nasıl yapacağını asla bilemez. İlimsiz insanın sonu, hüsrandır, bunalımdır, boşluktur ve son tahlilde feci bir yıkımdır. Bir yabancı bilgin der ki; ‘’dehalarını kitaplarla beslemeyen bir millet yok olmaya mahkûmdur.’’ Ne kadar isabetli ve hakikatli bir söz
Gençler üniversite içinde dernek, klüp vb imkânları değerlendirmeye çalışmak ve fikri, kültürel etkinliklerle kendilerini geliştirmek sorumluluğunu taşımalıdırlar.
Genç neslin duçar olduğu ahlaki çöküntü muhakkak önlenmeli ve onlara iş imkânları sağlanarak başıboş kalmalarına fırsat tanınmamalıdır. Tüm eğitim-öğretim imkânlarını seferber ederek, kaliteli eğitim vererek, kalifiye elemanlar yetiştirmeye öncelik vermeliyiz. Toplumla gençlik arasındaki kopukluğu gidererek yabancılaşmalarının önüne geçmeliyiz. Gençlerde İslami bir vicdan teşekkülüde hayati öneme haizdir. Zira İslami bir vicdana sahip olmayan bir gençlik, geçmişten, andan ve gelecekten bihaber, sonu olmayan bir karanlığa gitmeye ve başkalarına ram olmaya mahkûm olur.

         Gençliğin kişilikli ve problemlerini çözmüş olarak yetişmesi için önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz;


1. Gençlerimizin akli özelliklerini nazar-ı itibara alarak gerekli bilgilerle bezemek ve kafalarını yararlı şeylerle donatmak,

2. Gönül dünyalarını duygu ve sevgi ile yoğurarak kulluk bilinci ile ahlakî erdemlere ulaştırmak,

3. Gençlerin güçlü bir irade ile nefislerine hâkim kişilikler haline gelmelerini sağlayacak manevi eğitim sürecinden geçirmek,

4. Düzgün bir ibadet hayatını özendirmek ve bu tür bir hayatın insanın kendisine ve diğer insanlara saygılı olmayı sağlayacak bir altyapı oluşturduğunu anlatmak ve bunu fiilen göstermek,

5. Toplum değerleriyle çatışmadan kendine güvenen, inandığı gibi yaşayan kişiliklere sahip olunmasını sağlamak,

6. Gençlerdeki model insan tutkusu ve onlarla aynileşme duygusundan yola çıkarak onların dünyalarına uygun modeller sunmak. Özellikle tarihî kahramanların hikâyeleriyle, eserleriyle ya da bunlar hakkında yapılan belgesellerle fikri planda gençleri besleyip özendirmek. Bir de yaşayan model insanlarla onları buluşturmak. Gerek akranları arasından, gerekse daha büyüklerden model olabilecek insanlarla bir araya getirmek bu konuda en etkili yoldur.

Gençliğimizi güzel bir şekilde yetiştirmek istiyorsak, sadece sözlü ikazlar, öğütlerle yetinmeyip, ayrıca güzel örnek olmalıyız.

Gençlik sorunlarımızdan biriside boş zamanların nasıl değerlendireceğidir? Bu gün birçok genç boş zamanlarını nasıl değerlendireceklerini bilmemektedir. Boş zamanlarını sağlıklı bir şekilde değerlendirebilecek bir ortam ve organizasyonlar maalesef yoktur.